Mevsim normallerinin altında seyreden hava koşulları gibi insanca yaşamak. Her yeni günün bir şeyler eklediği hayatımızda inanmadığımız birçok şeyi öğretmek de en zoru olsa gerek.
Gerçek dediğimiz şey bir tane ise ve hepimiz ayrı şeyleri savunuyorsak peki bizim savunduklarımızın adı nedir? Doğrularımız mı acaba? Anlaşmak denilen şey, insanların doğrularının var olan tek gerçeğe ne kadar yakın olduğu mu?
Neydi anlaşmak? Alttan almak mı, idare etmek mi, herkese göre davranmak mı, taviz vermek mi ya da ben olmaktan çıkmak mı? Ben kendi adıma son dönemde bunu çok sorgular oldum. Benliğini yitirmiş kişilikler sarmış etrafı. Nefes alamıyor insan. Onların yalan düşleri ile doldurduğu havayı teneffüs etmek bile çile haline geliyor. Tamamen çıkar için birleşen zincirleri arasında kalmak can acıtıyor. İyi niyet adına hiçbir şey göremeyince bizlere de iki seçenek kalıyor. Ya vazgeç ben olmaktan ya da yaşamaktan… Bir kaktüs bile radyasyon önlerken dikenini sadece zarar vermek için kullanan insanlarla dolu etrafımız. İşin en ilginç taraflarından biri de böyle kişilikler karşısındakine de aynı kategoriye sanıp ona göre hareket ederler. Çünkü bunlar iyi niyetli insanlar ile karşılaşmadığından biz gibilere uzaylı muamelesi yapılır.
Bir eğitimci olarak ben dahi çırpınıyorum bu deli dalgaların arasında. Hani ne güzel demiş yazar, “Seni diğerlerinden farksız yapmaya bütün gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada, kendin olarak kalabilmek, dünyanın en zor savaşını vermek demektir.” Bu savaş bir başladı mı, artık hiç bitmez!…
Yarını yaratmak için güçlü olmak gerekir: Gücümüz nereden gelecek? “Kim olduğunu bil,” diyoruz; “kişinin gerçek gücü orada.”
Biz bu değerlerle büyüdük. Hak gözettik ve doğru olmak için yalnız kalmayı tercih ettik. Yani biz BEN olmak için savaştık. Gerçek eğitim yarını güzelleştirecek yavrularımızın benliğine katkıda bulunmaktır. Elbet bir yerlerde sesimizi duyan ve bizim ile aynı duyguları paylaşan duyarlı birileri vardır. Onların varlığını hissetmek bile bizim için dünyalara bedeldir.
Gün gelir değişir belki her şey. Daha önce hiç fark edilmeyen şeylerin önemini fark eder insan. Küçük şeyler için üzmez karşısındakini. Bir nasılsın sorusunun önemini anlar belki… Kimbilir bir gün insan olmanın anlamını keşfedilir…
Hayat devam ettikçe umut da var olmaya devam edecektir.
Biz de devam edeceğiz sevmeye ve inanmaya…