“Bende pes etme duygusu yoktur”

“Bende pes etme duygusu yoktur”

04.01.2016 11:36:24

“Artık kimseyi eleştirmiyorum” deyip herkesin mutlaka sahip olduğu ruh halinde ve yaşam koşullarında değerlendirilmesi gerektiğine dair yaklaşım inşallah birçok idrake erişir. Sözü fazla uzatmadan Silivri Kadın Girişimciler Derneğinin kurucu üyelerinden İlknur Sönmez'e bırakıyoruz.

Sevginar UYGUN: Sizi tanıyabilir miyiz?
İlknur SÖNMEZ: 1966 yılında İstanbul'da doğdum. Eczacılık Fakültesini bitirdikten sonra hayatımın bir dönemi beni Silivri'ye çıkardı. Meslektaşım Erdoğan Sönmez'le evlendikten sonra Silivri'de bir yaşam başlattık.
Sevginar UYGUN: Erdoğan beyle nerede tanıştınız?
İlknur SÖNMEZ: Okulda aynı gruptaydık. Mezun olduktan sonra arkadaşlığımız başladı. Birbirimizle kesişen birçok ortak şey varmış da biz farkında değilmişiz meğerse.
Derken her geçen yıl daha da çok sevdiğim, çok da keyif aldığım, İstanbul'da doğduğumdan daha çok zamanı Silivri'de yaşıyorum.

“ YAŞAMDA ‘KABUL' MODUNA GEÇTİM”
Sevginar U.: Silivri'de yaşamı güzel kılan nedir?
İlknur SÖNMEZ: Bir defa çok dingin bir yaşam var burada. Geldiğim zaman bunun hiç farkında değildim. İnanılmaz bir tempodan sonra muhteşem bir dinginliği hissettiriyor bana Silivri. Ama bu Silivri'nin salt kendisiyle alakalı değil belki benim yaşadığım yaş, bulunduğum ortam, aile, her şeyiyle bunu besliyor yoksa Silivri'de yaşayıp son derece, yoğun, hareketli ve tadını çıkaramayanlar da vardır. Ben artık yaşamda ‘kabul' moduna geçtim. Bir şeylerin farkında olmayı herkes belki belli zamanlarda yaşıyor ama ben artık birazcık daha doğanın, etrafımın, çevremin, yaşadıklarımın, insanların paylaştıklarını okuma, anlama ve yorumlama zenginliğindeyim şu anda. İnanılmaz güzel bir andayım; inşallah birkaç zaman bu anda kalırım.

“HAYATTAKİ HER ŞEY OLMASI GEREKEN”
Sevginar U.: Eczacılık bilinçli bir seçim miydi?
İlknur SÖNMEZ: O dönemde eczacılığı kazandığım için bir gün boyunca odadan çıkmadan ağlamıştım. Tıp istiyordum. Kazanamadığım için üzülmüştüm. Ama şu an, şu farkındalığımla hayattaki her şeyin bizim için olması gereken en doğru mesaj olduğunu daha iyi okuyorum. Sıralama yaparken şimdiki gibi profesyonel ekipler yoktu. Başarılı bir öğrenciydim; bir tıpı biliyordum bir de İngilizce öğretmeni olmak istiyordum. Benim eczacı olmama vesile olan çok değerli bir aile büyüğümüz doktor bir hanımefendiye bunu söylediğimde, “Olur mu öyle şey? Arada dişçilik, eczacılık var” demişti. Hiç bilmediğim şeyleri bana söyledi. Diş hekimliğine çok saygı duyuyorum ama benim yapabileceğim bir meslek değilmiş gibi o an hemen kafamdan attım ve onu hiç düşünmedim. Eczacılığı olabilir belki diye düşündüm. Fakat şu anda eczacılığın benim için en biçilmiş kaftan ve en güzel meslek olduğuna inanıyorum. Her geçen gün sanki yeniden mezun olmuşum, yeniden eczacı olmuşum gibi her gün keyifle eczaneye gidebiliyorum. İçinizde bunu hissetmek çok büyük bir şans. Eczacılık yaşam adına kendinizi geliştirebileceğiniz en azından kendi adınıza sağlıklı yaşamayı bileceğiniz çok güzel bir meslek dolayısıyla vesile olan o doktor yakınımıza her daim dua ediyorum. Allah razı olsun, iyi ki vesile oldu diyorum.
Böyle seçim yaptım. İlk yarıyıl bir daha sınava girebilir miyim diye düşünüyorken, ikinci yarıyıl sınava girmeyi kafamdan silmiştim. Bu tam benim aradığım meslek dedim. Bitkiler vardı, konular tam bana hitap ediyordu. Velhasıl bir de baktım ki eczacıyım. Sonra eşimle burada bir eczacılık serüvenim başladı. Çok keyifli yürüyor. Her yıl hep bir şeyler katılıyor içerisine.

“KENDİNİZİ BİR KONUDA GELİŞTİRDİKÇE BİR BAŞKA KONU İLGİNİZİ ÇEKER”
Bütün meslekler öyledir; kendinizi bir konuda geliştirdikçe bir başka konu ilginizi çeker. Şu anda mesleğimle alakalı daha milyonlarca yapamadığım şeyin varlığını ve inşallah ömrüm elverdiği sürece o konudaki eksiklerimi tamamlamayı planlıyorum. Tesadüfen olan şeylerin aslında tesadüf olmadığını, benim şu döneme ve bu hale gelmem için bir süreç olduğunu düşünüyorum. Şu anda öyle bir farkındalık yaşıyorum. Gerçekten seviyoruz. Kendi çocuklarımıza da önerdik. Eczacılıkta yaşamın içindesin. Bir bayan olarak sürekli hastane ortamında olmak insanı çok negatif etkileyen bir şey. Bize de hastalar geliyor ama aynı şey değil. Hayatta hep süper olmak mümkün değildir; yorgun, mutsuz olabilirsiniz fakat sevdiğiniz iş sizi motive eder. Ben insanlarla konuşurken bazen onlarla bir şeyleri paylaşırken bir bakıyorum ki normale dönmüşüm; o duygum her neyse ortadan kaybolmuş, kendimi nötrlüyorum.

“İŞİNİ VE EŞİNİ İYİ SEÇ DİYORLAR”
Çok keyif aldığım, heyecan duyduğum ve beni geliştiren çok güzel bir meslek. Mesleğimi seviyorum. 27'nci yılımda ve 50 yaşımda hala mesleğini sevmek güzel bir duygu. İşini ve eşini iyi seç diyorlar ya ben ikisini de tesadüfi olarak çok iyi seçmişim.

“ERDOĞAN KIYMET VERDİĞİM, ÜSTAT MESLEKTAŞLARIMDAN BİRİSİ”
Sevginar U.: Eşinizle aynı işi yapmak nasıl bir şey?
İlknur SÖNMEZ: Fecaat… (Gülüyor) Aynı eczanede çalıştığımız dönem hiç olmadı. Hep ayrıydık. Erdoğan benim hayat arkadaşım olmasının dışında çok kıymet verdiğim, üstat meslektaşlarımdan birisi. Rahmetli Cevdet Kınran'a Allah rahmet eylesin diyorum. Erdoğan'a da iyi ki hem eşim hem de eczacı meslektaşım diyorum. Her sektörde bazen zorluklar olur, stresler de yaşıyoruz. O zorluklar da iş ortamı sıkabilir. Eşim çok düzenli ve muhteşem bir eczacı. Farklı tarzlarda eczacılarız. Meslektaşlarımı görmek adına çok güzel bir örnek. Erdoğan rahmetli Cevdet beyin yanında staj yapmıştı. Sonra ben eczaneyi açarken de rahmetli Cevdet ağabeye, neyi doğru neyi yanlış yapmışız şeklinde bir bakın bakalım demiştim. O günkü sattığımız ürün yelpazesi içerisinde ‘Şu burada olması lazım' tarzında çok doğru, yapıcı, güzel ve olumlu olmamız adına bir katkı sunmuştu. Ne güzel tesadüf ki bir müddet sonra onunla biraz daha yakın bir noktada olabildik. Ölmeden önce de bir seyahatte birlikte yan yana oturabildik. Hep güzel şeyler paylaştık. Yaşamımda hep güzel meslektaşlarım oldu. Bir tanesi hayat arkadaşım bir tanesi de çok yakın çevremdeki eczacı arkadaşlarım. O da insanı çok besleyen bir şey yani aynı eğitimleri aldığınız, size çok benzeyen, örtüşen insanlar ama hepiniz bir farklı yerde çok değişik şeyler yaşıyorsunuz. Aynı zamanda bunları paylaşıyorsunuz. Çok büyük bir sinerji.

“HAYATTA HEP DAHA BİLMEDİĞİM BİR SÜRÜ ŞEY VAR DİYE BAKTIM”
Ben geçtiğimiz yıl Etkin Eczacılar Derneğine de üye oldum. Türkiye çapında bir dernek bu. Çok değişik bölgelerde kendisini geliştirmek isteyen birçok meslektaşımla aynı örgütteyim. Bütün arkadaşlarımın bu dernekte olmalarını arzu ederim çünkü eğitim bitmiyor. Süreç devam ediyor. Bir şeyi biliyorum; hiçbir şeyi bilmediğimi. Hayatta hep daha bilmediğim bir sürü şey var diye baktım. Her zaman kendimle bir çalışma içerisinde oldum. Benim katkı sunabileceklerimle büyüyen örnekleri yaşadım. Mutlaka etrafımıza negatif şeyler oluyor ama ben o sahnede olmamaya çalışıyorum. Çok önemli bir farkındalık da siyasette oldu. O dönemde birçok şeyi yaşama, görme, insanlarla paylaşma imkanım oldu. Siyasetin de iyi ki aktif olarak içinde oldum o dönemde.

“SİYASET ŞOV”
Sevginar U.: Aktif siyaset size ne kattı?
İlknur SÖNMEZ: Şu an dışardan bakıp gülmeyi kattı bana çünkü o dönemde zannediyordum ki herkes her şeyin farkında yani yapılan çabaların da, olayların da. Şimdi çok daha iyi farkındayım ki o an yapmaya çalıştığımız şeyler çok kıymetliydi evet. Ancak biz onu kendi yaşadığımız bir çerçeve içerisinde sadece hissediyorduk ve birçok kişi farkında değildi, önemsemiyordu bile. Şu an neden bu durumdayız? A parti B partisi olarak konuşmuyorum. İnsanın içinde gerçekten olmadığı, yaşamadığı, paylaşmadığı hiçbir şey sizi içine katmıyor. Biz olduğunu sanıyoruz bazı şeylerin gibi düşünüyorum. İyi ki o anları yaşamışım. En azından bir daha aynı durumda olsam nelerin olmaması gerektiğini, etrafımızdaki insanların işin içinde nasıl daha fazla olması gerektiğini görebiliyorum. Türkiye'de siyaset benim hayal ettiğim ya da arzuladığım paylaşımcı, üreten, çalışan, kendini geliştiren, sosyal manada insanlara bir şey katmaktan ziyade (amacım kimseyi eleştirmek değil ama) hep şov. O kadar çok bir yerlerde görünmek, bir şeyleri yapmak için yapan insan var ki bu siyaset değil. Zaten belki de benim şu anda siyasette olmamamın sebebi de bu çünkü öyle bir format aranıyor. Öyle şovmenler lazım. Hiç kimse bulunduğu yapı içerisinde daha iyisini yapma gayretinde değil. Bir düzenin içerisinde, belki boşvermişlik/ilgisizlik gibi de algılanabilir ama aslında tam anlamıyla aktif olmadan sadece duruyor olmak da bence icraat.

“BÜTÜNSEL BİR YAKLAŞIMI DEĞERLENDİRİYORUM”
Sevginar U.: Eczanede ilacın dışında sağlık konusunda açılımlarınız oldu?
İlknur SÖNMEZ: Alternatif tıp kavramını ben kendi adıma doğru bulmuyorum. Tıp çok önemli ve temel bir bilim dalı ve hepimizin yaşamında önem arz ediyor. Hatta, doktor ve tedavi olmazsa olmaz dengeler ama tıbbın daha başarılı olması için bütünsel bir yaklaşımı değerlendiriyorum. Eczacı olarak hasta olup ilaç kullanmaktan ziyade sağlıklı yaşayıp daha az ilaca ihtiyacı olmaktan yanayım. Bunun için de yapılması gereken bazı destekler varsa makul ölçülerde, doğru ürünlerle ve kesinlikle doktor, eczacı ve hasta arasında iletişimin olduğu bir yaşam tarzını önemsiyorum. Spor, doğru ve düzenli uyku bunun içerisinde olmazsa olmaz. Mesela gece saat 22.00-01.00 arası melatonin salgısının salgılanması ve bünyenin rahat ve dinlenmiş bir uykuyla uyanması ertesi günün kalitesi için olmazsa olmaz bir şey. Son dönemlerde öğrendiğim bir kural. Uzmanlar “Bunu haftanın iki günü yapın” diyor. Yapma gayreti içerisindeyim. Sosyal yaşantımız gereği haftada iki gün belki 22.00'da uyuyor olmayı yapamıyorsak bile en azından bir gün için gayret göstermek lazım. Bunlara dikkat etmeye çalışıyor, etrafımdakilerle paylaşıyorum. 2 yıldır homeopatiyle ilgileniyorum (Homeopati belirtileri bastiran değil tedavi eden bir yöntemdir. Grekçe'de “homeos” -“benzer”, “pathos”- “hastalık” demektir. Homeopati, “benzeri benzer ile tedavi etme” (similia similibus currentur) prensibine dayanır. Hastalık belirtileri aslında, hastalık ile savaşan vücutta meydana gelen değişikliklerdir. Klasik tıp bu belirtileri ortadan kaldırmaya çalışır; öksürüğü keser, ateşi düşürür, ağrıyı dindirir.. Homeopati ise belirtileri olduğu gibi ele alır, vücudun savunma sistemine dair işaretler olarak görür, bastırmaya çalışmaz ve hastalığın başka bir düzlemde olduğunu savunur. Örneğin, yüksek tansiyon hastaları hayatları boyunca tansiyonlarını dengede tutacak ilaçlar kullansalar bile, genellikle kalp enfarktüsü, beyin kanaması gibi komplikasyonlar neticesinde hayatlarını yitirmektedirler. Bu ve benzeri durumlar, belirtileri ortadan kaldırmanın hastalığı iyileştirmediğini, hatta başka düzlemlerde daha fazla komplikasyona yol açabildiğini göstermektedir.) Dediğim gibi bunlar sadece başlangıçlar. Başınızın ağrıma sebebi bir sürü alt katman nedenler olabilir. Atıyorum; üriner sistemde bir probleminiz vardır ama yani sadece o ilaçla üriner sistem bölgenizi tedavi edemezsiniz ki. Verdiğiniz her şey topyekün bütün vücuda etki ediyor. Bir taraftan fayda sağlarken zaman zaman doğru ilaçları kullanmazsanız zarar da verebilirsiniz başka organlarınıza. Öğrenme benim için devam ediyor.

“HERKESİ OLDUĞU ŞARTLAR İÇERİSİNDE DEĞERLENDİRMEK GEREKİYOR”
Sevginar U.: Hayata bakış açınızın temelinde neler var?
İlknur SÖNMEZ: Herkesi olduğu şartlar içerisinde değerlendirmek gerekiyor. Sevginar'ın ruh hali ve bakış açısıyla İlknur'u anlayamazsın. İlknur'un bakış açısıyla da Sevginar'ı anlayamazsın. Ben benim, sen sensin dolayısıyla onu o saygı çerçevesinde görüp algılamaya çalışıyorum.
Çok uzun zamandan beri olumsuz kelimeler kullanmamaya çalışıyorum. Hep olumlu cümleler kullanmaya çalışıyorum. Hep olumsuzu görme eğiliminde olan insanlardan kaçıyorum demeyeyim ama onlara da doğru mesajları vermeye çalışıyorum, asla dikta etmiyorum. Ben böyle bir yöntem buldum.

“ETRAFINDA SENİ DENGELEYEN İNSANLARIN OLMASI ÇOK KIYMETLİ BİR ŞEY”
Çocuklarımın ve Erdoğan'ın bana çok katkıları var. Bir şeyleri yaparken etrafında seni dengeleyen insanların olması çok kıymetli bir şey. Benim akıl zincirim hep Erdoğan oldu. Ben daha duygusal bir kadınım ve daha hisseden bir insanım. Aslında Erdoğan benden daha duygusal fakat aynı zamanda çok da özgür. Hem kendisi özgür hem de etrafını özgür bırakan birisi. Herkes denesin, yapsın, bulsun ister. Bense hep ondan 3 yıl sonra onun dediği şeye gelirim. Onun dedikleri hep doğru çıkmıştır hayatımızda. Benim için çok iyi bir örnek. Birçok şeyi birlikte yaşıyoruz. Değişik şeyleri bir arada keşfediyoruz. Birbirimizden uzakta zevklerimiz yok. Bir müddet sonra bir bakıyoruz ki ortak bir yerde buluşmuşuz.

“ÇOK KEYİF ALDIĞIM BİR OLUŞUM”
Sevginar U.: KAGİDER'le tanışmanız nasıl oldu?
İlknur SÖNMEZ: Çok klasik. Herkes gibi Kadir Baran'la oldu. Rahmetli hepimizi onore ve motive eden aslında Silivri için bir şeyler yapmaya da teşvik eden biriydi. Şimdi kendisinin aslında ne kadar önemli bir sosyal sorumluluk oluşturduğunun daha çok farkındayım. Bulgaristan Göçmeni ama ben o döneme kadar Aynur hanımı hiç tanımıyordum, hiçbir yerde yolumuz kesişmemişti. Hiç unutmuyorum Park Hotel'de yapılan ilk toplantıda Güler Sarıbekir de Aynur Süleymanoğlu da var. O gün kurucu üyeler olarak hem toplantı gerçekleştirildi hem de Başkan olarak Aynur hanım seçildi. O zaman çok fazla nedir, ne değildir anlamlandıramamıştım ama bugün anlıyorum ki yani kendisinden sonra bir şeylerin yürümesi adına bu kadar mı doğru bir tercih yapılabilir? İyi bir başkan ve hiçbir şeyi eksik bırakmadan devam ettirecek bir yönetici, ekip başı. Çok hoş bir hanım. Bazı şeyleri Kadir bey öldükten sonra daha iyi anlamlandırabildim sanki diye düşünüyorum. Dernekte herkes tanıdığım insanlardı. Tanımadığım, daha fazla birlikte olmadığım insanlar varsa onları daha yakından tanıma şansım oluştu. Çok keyif aldığım bir oluşum. Bana ruhen iyi gelen, birlikte bir şeyler yapabilme duygusunu veren, beni tamamlayan bir yapı. Genel bir duygu vardır; hanımlar bir arada olamaz şeklinde. Hayır, öyle bir duygu oluşmadı ve her geçen gün grubun içerisinde büyük enerjilerin ortaya çıktığını görüyorum. İlerisi için daha da iyi şeyler yapılacağı noktasında da umutluyum. Sen de katıldın aramıza daha da güzel oldu. Ümit ederim ki böyle güzel güzel büyür.

“BENDE PES ETME DUYGUSU YOK”
Sevginar U.: Özel ve iş hayatında birçok şeyi başarmış bir kadın olarak hemcinslerinizin hayata bakış açısı sizce nasıl olmalı? Kimseyi bir kalıba sokmak niyetiyle değil tecrübelerinizden yola çıkarak edindiğiniz gözlemleri paylaşmak adına soruyorum…
İlknur SÖNMEZ: Başarmaya çalışıyorum diyelim. Öncelikle Allah vergisi olarak içimizde bir takım duygularla doğuyoruz. Mesela bende hayat boyunca hiç pes etme duygusu yoktur. Her zaman için sıfırdan başlayabilecek gücünüzün olması lazım. Hayat bir proje. Benim şansıma çok iyi donelerle hayat bana güzel şeyler gösterdi ama olmayabilir de. Bir defa annemin babamın çocuğu olmuş olmaktan arkasından eşimin hanımı olmaktan daha sonra bizim tercihimizle oğlumun ve kızımın annesi olma rollerinin hepsinin benim için bir şans olduğunu düşünüyorum ve bu şansların hepsinin tadını çıkarmaya çalışıyorum.

“BİR ŞEY OLMUŞSA SEBEBİ VARDIR”
Hayat hep güllük gülistanlık gitmiyor. Hepimiz zaman zaman zorluklar yaşıyoruz. Benim hayat felsefem hep; bir şey olmuşsa bunun bir sebebi vardır ve bize bir şey öğretmek içindir. Olumsuz şeylerden de öğreneceğim bir şeyler vardır ama en önemlisi son zamanlarda şunun farkındayım; bir şeylere mutlu olurken arkasında daha güzel bir mutluluğun olmamasının nedeni yok daha da güzel şeyler olabilir inancındayım. Bu bana inanılmaz bir ekstra enerji verdi. Mutluluk katsayım arttı. Pes etmemek, bazı şeyleri kabul etmek ve anlamaya çalışmak, kendinizi resetleyip sıfırdan yola devam ediyor olmanız lazım. Resetlemek her şeyi bırakıp silmek manasında değil. Yüklerinizi bırakıp biraz dinlendiğinizi düşünün sonra tekrar daha dinç bir şekilde devam ediyorsunuz gibi düşünün. Hayatımın her aşamasında hep böyle küçük molalar oldu. Hayatımdan memnunum.

“KENDİMİZE İYİ BAKMAMIZ GEREKİR”
Sevginar U.: Nasıl bir 2016 bekliyorsunuz?
İlknur SÖNMEZ: 2015 birçok şeyin değiştiği, farkına varıldığı bir yıldı bence. 2016 bu farkındalıkların daha da büyüyeceği bir yıl olacak. Ben 2016 için çok olumlu şeyler düşünüyorum. “Her şey bu kadar olumsuzken 2016 için nasıl bu kadar umutlu olabilirsiniz?” diyebilirsin. Ben öyle hissediyorum. İlla da negatif bir şeyler yüklemek zorunda değilim diye düşünüyorum. 2016 güzel olacak. Bu yıl ekstra bir enerjiğim. İşimle alakalı bir sürü yeni projelerim olacak. Bir kısmını zaten programlamıştım, bir kısmını yavaş yavaş hayata geçireceğim inşallah. 2016'da daha çok doğayı yaşamak ve sağlığıma özen göstermek istiyorum. Artık genç değilim bünyeme iyi bakmam gerekiyor. Herkesin kendisinin ne kadar özel, önemli ve dikkat edilmesi gereken bireyler olduğunu bilmesi lazım. Kendimize daha iyi bakmamız gerekir. 2016'da herkesin gerçekten sağlık adına doğru şeyler yapmalarını, ülkem adına ümit edebileceğimiz doğru bir dünya olmasını ve gençlerin bizim yaşadıklarımızdan daha da güzellerini yaşamalarını diliyorum. Etrafımdaki herkese sonsuz sevgilerimi yolluyorum.

YORUM YAP