Her bölgede olduğu gibi , Haziran 2015 , Genel Seçimleri için bölgemizde de aday,adayları ortaya çıkıyor. Henüz,süre sona ermiş değil , daha da çıkacağa benziyor . Dikkatimi çeken , İşçi ve emekçi sorunlarına direk teması olan veya olacak veya onların adına siyasette varım ,diyecek bir tanesine henüz rastlamadım.Bir tek , eski DİSK Başkanı ve halen Milletvekili olan Süleyman Çelebi hariç . Neyse. En azından ben bilmiyorum. Bilmiyorum lafını da bilerek kullanıyorum.Nedeni , eğer ben bilmiyorsam , varım diyen o kimsenin , tamı tamına (4) yıldır nerede saklandığını merak ediyorum…
Ne var ki …
Toplumun diğer kesimleri ile teması olan ve onların sorunları ile ilgilenen , koşturan çok değerli , Mevlüt Aslanoğlu gibi , Silivri Mahkemelerinde görülen davalarda ve diğer toplumsal sorunlarda çok sık gördüğümüz CHP’li vekiller gibi vekillerimizi ayrı tutuyorum…
Peki …
AKP’den niye bahsetmiyorum? , diyebilirsiniz…
Yanlış anlaşılmasın ama , o partiden böyle bir duyarlılığı beklemek "öküzden buzağı " beklemek gibi bir şey olur. Güncel tabirle , " onun fıtratında böyle bir şey olamaz "
***
Silivri’ye geleyim …
Bazı duyarlı Gazeteci arkadaşların dillendirdiği gibi Silivri’de (500) üzerinde fabrika mevcut …
Fabrika demek üretim yeri demek …
Üretim yeri demek, üretim araçlarının bulunduğu mekan demektir . Bu mekanın sahibine de "patron " denir. Bu patronlar da , iyi kötü, SİAD adı altında örgütlenmişlerdir…
İşçinin karşısında Patron !. Bir de örgütlüler. Düşünün !.
Belki de o nedenle 500’ den fazla işyerlerinden , yalnız bir veya ikisinde çalışanlar örgütlü.Yani,sendikalı, diğerleri sendikasız. Yani,örgütsüz. …
Eee …
Sendika demek " bir elin nesi var, kiki elin sesi var " demek …
Sendikalı işçi demek, eğitimli işçi demek.
Sendikalılık demek , örgütlülük demek …
Sendikalılık demek , işverenin karşısında "güçlü " olmak demek…
Sendikalılık demek , daha iyi ücretlerle çalışmak demek…
Özetle …
Sendikalı olmak demek, daha iyi yaşamaya karar vermek ,demek …
***
Çok iyi bildiğim bir şey …
Geçmişte , Silivri’deki fabrika sayısı bu günküne göre çok azdı. Ve, neredeyse , tamamı sendikalıydı. Hatırlamadığım ,sendikasız i fabrikalarda , ya yeni açılmıştır, ya da sendikal örgütlenme tamamlanmamıştır.Yani, örgütlenmesi yakındır…
Başta SESAN Çuval Fabrikası ,olmak üzere, SARTEN Ambalaj Sanayi, Varnalı Un ve Yem Fabrikası , iyi işletilemediği için kapanan ÖZYEM Fabrikası ,Beycilerde KEÇE Sanayi ve adını hatırlamadığım daha bir çok işyerlerinden çalışanların tamamı sendikalıydı…
Sendikasız işyerlerine göre aldıkları ücretler çok,çok iyiydi. Yemekleri,yemekhaneleri daha düzgündü. Yılda en az (4) maaş ikramiye alıyorlardı. En önemlisi , işveren kolayca işten atamıyordu. Ve, karşılıklı çıkarları görüşmek için iki yılda bir "Toplu İş Sözleşmesi " imzalanıyordu. İmzalanan bu toplu sözleşme , tek başına ücret artışı sağlamıyordu,ayni zamanda , yıllık ücretli izinlerde artış , fazla çalışmalar düzene sokuluyordu , yakacak,giyim,doğum ve ölüm yardımı gibi yaşama dair daha bir çok şey sağlıyordu…
Bu örgütlü durum …
Aklı başında işvereninde işine yarıyordu O iş yerinde kaç kişi çalışıyorsa her biri ile muhatap olmadan bir veya bir kaçıyla bir araya gelip var olan sorunu çözüyordu. Hatta, işçisiyle bir araya gelip işyerinde üretim planlaması yapıyordu. Bu şekilde , üretimde gözle görülür artışlar sağlandığını biliyorum…
***
Günümüzde …
12 Eylül 1980 öncesine göre işçi sayısı kat,kat artmış , buna karşılık sendikalı işçi sayısı ,o dönemden çok düşük …
Ve, Silivri’de de durum farklı değil …
Ve, Silivri’de emekten yana olduğunu iddia eden, kendini solda tanımlayan partilerin ilçe örgütlerinin de bulunduğunu biliyorum …
Ve, üretim alanlarının ezici bir çoğunluğu sendikasız. Yani,örgütsüz…
O nedenle , emekten yanayım diyen her parti veya kişi , bu örgütsüzlüğü dert edinmeli . Hiç biri, suçu işçilerin üzerine atıp işin içinden sıyrılamaz. Sıyrılmamalı . Çünkü, böyle bir düşünce , insanı emek düşmanlarının safına kadar götürür…
Benden söylemesi …
BU KADARINA DA PES YANİ
------------------------------------------
Genelde …
Hafta içinde ülkenin en önemli gündemi , Süleyman Şah Türbesi vakasıydı ... Operasyon şöyleydi veya böyleydi. Sonuç olarak "Türkiye Cumhuriyetinin yurtdışında ki toprağı idi . Kaybettik.Geri çekildik…
Olabilir !.
De …
Ama …
O ne afra tafra öyle …
Öyle bir sunum yapılıyor ki, sanki zafer kazanılmış…
Bir birlerini tebrikler filan !.
Hayret bir şey …
İnanın dünyada bu ilk örnektir…
Keza ülkemizde de ...
***
Cumhurbaşkanımız , son zamanlarda , tıpkı, Kenan Evrem gibi , kendini her konuda yetkin görmeye başladı…
Önüne gelen her herkese,her konuda , adeta bir UZMAN edasıyla tavsiyelerde bulunuyor…
***
Yerele …
Birileri Sinekli –Fener arasındaki tarım alanına ÇİMENTO FABRİKASI kurmaya kalkışmış. Ankara’da ki ilgili Bakanlıklara müracaatta bulunmuş. Gerekli izinleri koparmış. İzin alırken "öne sürülen şart gereği " 04/03/2015 Günü için B.Sinekli Köy Kahvesinde yapılacak toplantı için duyurusu da yapılmış. Bu arada , bir biçimde Silivri’nin çevreye duyarlı insanlarının olaydan haberi olmuş…
İnternetten tepkiler koyuluyor…
"Olmaz, yapamazsınız " diyerek izin veren Bakanlığın Bağlı olduğu Partinin İlçe Başkanına ilk tepkiler koyuluyor. İlçe Başkanı olan Hanımefendi
" olmaz,yapamazlar,yaptırmayız " mealinde sözlerle , ilk sorular savuşturuluyor…
Efendim , İ.B.B. Başkanı Kadir topbaş, Bölge Milletvekili Tülay Kaynarca ,her birinin haberi yokmuş gibi davranıyorlar…
Ki, nedeni de belli …
Başta Silivri Belediye Başkanı olmak üzere, Silivri Çevre Derneği,Silivri Muhtarlar Derneği ve diğer, Silivri’yi temsil eden kurum ve kuruluşların tepkisi. Ve, bölgede yaşayanların şiddetli tepkisi…
Kısaca …
Sokağa çıkacak durumları kalmayacağını bildikleri için geri adım atılmış …
Pişkinliğe bakar mısınız ?
Bütün her şeyi yapıp edeceksiniz .
Tepkilerden korkup geri adım atacaksınız, bunu da Silivri insanına lütufmuş gibi
" MÜJDE " diye yedireceksiniz…
Unutmadan,Silivri Sanayici ve iş Adamları Derneği’ de Çimento Fabrikası yapımına karşı çıkmış ,hem de hiç eğip bükmeden.
***
Görülmüştür ama bu kadarı hiçbir memlekette görülmemiştir. Hani " şark kurnazlığı " diye bir benzetme vardır ya ,işte tam da buna uygun ,hatta "cuk " oturan bir benzetme …
NE YAPSAK ACABA ?
-------------------------------
Cumhurbaşkanımız tıpkı Başbakan gibi vaatlerde bulunuyor. Veya, yasama organı olan T.B.M. M’ ye talimatlar yağdırıyor. Bu güne kadar böylesi görülmedi.
Herkes biliyor …
Yaptığı yasalara ters …
Anayasaya ters …
Buna karşılık , Sayın Cumhurbaşkanı , ”ben seçilmeden öyle de söylemiştim " diye kendini savunuyor ...
Ama …
Bu ülke bir Hukuk Devleti …
Yani …
Anayasası var,Yasaları var …
Ve, bu yasalara Cumhurbaşkanları dahil herkes uymak zorunda …
Kimin , daha önce ne dediğin o kadar önemli mi ?.
Anlaşılıyor ki …
Ülke Başbakan yönetmiyor …
Ama …
Cumhurbaşkanı da yönetmekte zorlanıyor …
Ne yapsak acaba ?.
ADAY ADAYLARINA
----------------------------
İstanbul’un 3.Bölgesinde bulunuyoruz. Bu bölgede tam (13) İlçe var ve İstanbul’un en kalabalık bölgesi …
Büyük çoğunluğu Silivri ve Çatalca’da olmak üzere , İlçelerin çoğunda TAPU ve ECRİMİSİL meselesi var .Ve,şu an için en yakıcı mesele ...
İlginçtir …
İstanbul ve İzmit hariç ,bu TAPU ve ECRİMİSİL sorunu diğer tüm illerde şu veya bu biçimde sorun olmaktan çıktı …
Ayrıca …
Bölgede KUM ve TAŞ OCAKLARI var.İstanbul’un kumu ,taşı ve çakılı buradan temin ediliyor …
Bilhassa bu Tapusuz köyler dediğimiz Mahallelerde bu ocaklarla , büyük sorunlar yaşanıyor ...
Bunları biliyor musunuz ?.
Bunlardan haberiniz var mı ?.
BİR HATIRLATMA
------------------------------
Gülay Dalyan …
Halen AKP’ Milletvekili …
Hatırlarsınız !.
Bir zamanlar sık,sık Silivri’de vukuat çıkaran bir Milletvekili …
İstanbul 3.Bölgeden tekrar aday olmak istiyormuş …
Sevinelim mi ?.
Üzülelim mi ?.
Hatırlatayım istedim …
UNUTMADAN
---------------------
Silivri Sanayici ve İş Adamları Derneği kurulması muhtemel Çimento Fabrikası için hiç eğip bükmeden karşı çıkmış …
Ona yakışan da bu !.
&n