Sene 1966... Futbolun en önemli resitali dünya kupası İngiltere'deydi. Başta evsahibi İngiltere olmak üzere Almanya, Fransa, Arjantin, İspanya, Uruguay, Portekiz, Sovyetler Birliği ve sürpriz takım Kuzey Kore çeyrek final yolunu tutturmuşlardı. Kıran kırana maçlar oluyor, şimdiki gibi canlı televizyon yayıncılığıda yaygın olmadığı için de erişim kısıtlı kalıyordu. Kuzey Kore'nin İtalya'yı yenerek kupa dışına itmesi de neredeyse yüzylın olayı olarak nitelendirilmişti. Kuzey Kore sürprizdi ve öyle kalacaktı. Ama sessiz ve derinden giden bir takım vardı. O da Portekiz.
Portekiz'in "yıldızlarla" dolu bir kadrosu vardı. Başı tabii ki Eusebio çekiyordu. Portekiz'in Afrika'daki "sömürgesi" Madagaskar'dan gelmişti. Dünyanın sayılı oyuncuları arasaında gösteriliyordu. Eusebio'nun yanında takım kaptanı Coluna, Simoes, Jose Augusto,Jose Carlos, Jaime Graca ve Vitor Campos gbi starlar yer alıyordu. Portekiz dünya kupasına çok hızlı başlamış ve grup maçlarından "başı dik" ayrılmıştı. Brezilya'yı grupta 3-1 yenerek büyük sansasyon yaratmıştı . 1958 ve 1962 dünya kupalarının sahibi Brezilya artık kupada yoktu. Sonra yarı finalde Portekiz ev sahibi İngiltere ile karşı karşıya geldi. İngiltere "zar zor" Portekiz engelini aşıp adını finale yazdırdı.
O dünya kupasının çok genç bir izleyecisi daha vardı. Zaten Eusebio hayranıydıBaba Arturo Quaresma.
Baba Arturo'un büyük hayranlıkla izlediği Portekiz bir daha uzun süre dünya kupalarına katılamayacak ve ancak 1986 yılında Meksika'da yapılacak kupada ortaya çıkacaktı.
QUARESMA'NIN BÜYÜK ÇIKIŞI
Arturo Quaresma'nın 20 Eylül 1983'de bir oğlu oldu. Futbol hastası baba Arturo oğlunun da hayran olduğu Eusebio gibi futbolcu olmasını istiyordu. Portekiz'de futbol kulüpleri çoktan genç takımlara büyük önem veriyorlar ve nüfusu küçük Portekiz'de 'hemşehrileri' Brezilya gibi tekniği yüksek oyuncuları dünyaya pazarlamak istiyorlardı.
1990'lı yıllardan sonra dünya futbol pazarı bayağı genişlemiş ve Portekizli oyuncular teker teker dünya devlerinin içine girmişlerdi.
Bizim Bernardo Quaresma Sporting Lizbon'un kapısını çalmış ve genç takımına girmişti. Müthiş bir yeteneği vardı ve hemen dikkat çekmişti.
İspanya, Portekiz'in "kapı komşusu" olduğu için İspanyol kulüplerinin hemen hemen hepsinin gözü kulağı Portekiz'deydi. Quaresma'da öyle fark edildi. 2003 yılında 6 milyon Euro ve futbolcu Rochembach karşılığı Barcelona'nın yolunu tuttu.
Ancak Barcelona onun "pembe" hayallelerini süslemedi. 21 maçta forma giyip 1 gol attı.
Barcelona'dan sonra Porto'ya gidecek ve gerçek çıkışını orada gösterecekti. Porto'da oynadığı yıllarda 112 maçta 32 gol atacak ve 2008 yılında bu kez İtalya'nın ve İnter'in ilgi alanına girecekti.
Inter'de 24 maçta 1 gol atması da onu mutlu etmeyecekti.
Chelsea'ye kiralandı. İngiltere onun "gönül bahçesindeki" çiçeklerden biri olmayacaktı.
Sonunda yolu Türkiye'ye düşecek Beşiktaş'ın formasını giyecekti .
FİKRET ORMAN İLE YILDIZI BARIŞMADI
Quaresma'nın Beşiktaş'daki ilk yıllarıda çok disiplinsizlikler olmuş ve sıkıntılar içinde zaman geçmişti. Quaresma daha sonra tekrar dışarı açıldı ve Al-Ahli'de soluğu aldı. Ricardo Bernardo Quaresma çok duygusal bir oyuncuydu. Kendisine gösterilen ilgiyi hiç karşıılıksız bırakmazdı. Beşiktaş seyircisini çok benimsedi. Seyirci de onu bağrına bastı.
Beşiktaş'a ikinci gelişinde çok farklıydı. Evlenmişti. Artık cocuğu vardı. Daha disiplinli bir hayat sürüyor ve buna göre yaşıyordu. Futbolu çok seviyordu. Beşiktaş'ın bu sezon kendi sahasında oynadığı Göztepe maçında seyirci tarafından tribünlere çağrılmış ve muhteşem bir sevgi gösterisi yapılmıştı.
Ancak birkaç gün sonra başkan Fikret Orman'ın kendisine söylediği "Seni takımda istemiyoruz" sözünü hiç kabullenmemişti.
Araya Serdar Adalı girdi. Çünkü Quaresma'yı Türkiye^ye ilk getiren oydu. Orman onu sevmez o da Fikret Orman'ı sevmezdi. Ama Beşiktaş'da artık Quaresma yok. O Kasımpaşa'nın oyuncusu.
Ancak gönlü nerede derseniz tabii ki Beşiktaş'da. Çünkü Beşiktaş taraftarları onun müthiş çalımlarını, "trivela" şutlarını ve gollerini unutacak gibi görünmüyorlar.
Yarın "Vodafonepark" Quaresma diye inlerse şaşırmamak lazım.