Beyİn göçü iyi eğitimli ve yetenekli kişilerin kendi ülkesinden bir başka ülkeye göç etmesi olarak tanımlanmaktadır. “Eşinin dırdırından bıkıp beylerin evden gitmesi, yani evden uzaklaşması göç etmesi'' gibi bir açıklaması yok. Fakat bunu duymadım değil. Böyle bir açıklamaya şahit de oldum. Ülke olarak en çok mağdur olduğumuz konuların başında geliyor bence. Özellikle gençleri kaybediyoruz, fikirler elimizden kayıp gidiyor.
Biz alış veriş merkezlerinde poşetleri yasaklama ile gündem yaratırken bu durumla hiç ilgilenmiyoruz. Suni gündemler bizleri bu noktalara getirdi, gerçekleri göremez olduk. İsteyen istediği haberi bizlere izletirken, istemedikleri olaydan bi haber olmamızı istiyorlar. Beyin göçü bizlere çok büyük zarar verecek ama bunu ancak yıllar sonra farkına varacağız, şimdi değil. Başlıca nedenleri arasında siyasi endişe, ekonomik durum, daha iyi eğitim gibi konular yer almakta.
Bizim gelişmemiz, üretmemiz lazım. Ancak üreterek büyüyebiliriz, tüketim bizi yavaş yavaş bitirecek ve biz şuan sonun başlangıcındayız. “Elden ne gelir” demek yerine elinden gelenin fazlasını yapma zamanı. Tabi ki kişisel çalışmalar insanları uzun vadeli bir yerlere ulaştırmaz ama devletin desteği ve halk bir arada olursa neden olmasın? Ufku geniş insanların değerini bilmek gerekir ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi “En büyük savaş, cahilliğe karşı yapılan savaştır''. Biz bu savaşı bırakırsak işte o zaman yok olacağız. Ülkenin ileri gelenleri bu konu ile mutlaka meşgul olmalı diyorum. Yıllar sonra ahlar vahlar ile yaşamak istemiyorsak şuan durup bir düşünmemiz lazım.
Bölgemizde de ne yazık ki bu durum ile karşı karşıyayız. İstihdam yaratmanın yolları aranmaz ise çok değil birkaç seneye kadar Silivri kısır döngünün içine girecek. Buda ne yazık ki hepimizin sonunu getirecek. Şimdi seçim zamanı aday adayları Silivri için ne yapacak, neler yapmak istiyorlar bunu tartışma vakti. Akıldan öte ütopik projelere ihtiyaç yok, ihtiyacımız Silivri'nin gelişmesi ve akılcı bir şekilde büyümesidir. Bir tek kişi olmaz göreve talip olan herkes bunun üzerine bir şeyler düşünüp üretmek zorunda. Ekonomik olarak ne kadar rahat ve huzurlu olursak bu bölgede o kadar mutlu ve huzurlu yaşarız. Huzur, sevgi, mutluluk günümüzde ekonomik mutluluktan geçmekte. Lafla peynir gemisi yürümez, artık icraata bakmak lazım.
Bölgemizi betonla donatmak yerine üretmek lazım. Bunu başara bilmek için insanları eğitmemiz lazım. Eğitim her şeyden çok daha önemli, kazanmanın tek yolu bana göre. Bilinçli seçmenleri yaratmak bizlerin elinde. Hiçbir şey için geç kalınmış değil yeter ki Atatürk'ün izinde, onun ışığında olalım. Yerel de kazanılan başarılar ülke genelinde iyi sonuçlar doğuracaktır önemli olan buna inanmak.
Yaşadığı bölgeyi seven, sahip çıkan biri olarak seslenmek isterim ki, konumuzun başlığında belirttiğim gibi beyin göçünü olabildiğince engellemek zorundayız. Önce kendi olanımızdan başlamalıyız. Gerisi mutlaka gelecektir. Özellikle yerel siyasilerimize ağır bir yük yüklediğimin farkındayım ama üstesinden gelinemeyecek, başarılmayacak bir şey değil bu. Sadece sıkı çalışma, doğru kişilere ulaşma ve başarıya inananlar ile olmak gerek.
“Beyin göçü nedir?” sorusuna “Eşinin dırdırından bıkıp beylerin evden gitmesi, yani evden uzaklaşması göç etmesi'' cevabını almadığımız gün emin olun ki başarmış olacağız. Ama o güne kadar durmak, vazgeçmek yok.
Mutlu, huzurlu bir hafta geçirmeniz dileğiyle...