1970'li yılların ortasıydı. Türkiye liginde Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray kontağı kapamış ve ligi genç yıldızlarıyla Trabzonspor'a teslim etmişlerdi. Hepsi maddi sıkıntı ve borçlarla mücadele ediyor ve şampiyonluk konusunun yanından bile geçmiyorlardı. Bunların içinde Beşiktaş daha da beter olmuş ve yardım kampanyaları düzenlemişlerdi. Beşiktaş hemen seçime gitti.
Başkanlığa Süleyman Seba seçildi. Seba çok aklı başında bir devlet memuruydu. Neyi nasıl yöneteceğini biliyordu. Genç takıma yöneldi. Metin, Ali ve Feyyaz'ın çıkışı böyle olmuştur. Takımın diğer yönleri de takviye edilince o unutulmayan takım ortaya çıktı.
Seneler geçti. Seba bir 'efsane' haline geldi. O efsane daha sonra sembolleşti ve bütün kulüplerin başına oturdu. Bugün bile her Beşiktaşlının ağzından 'Ahh Süleyman Seba' sözleri çıkar.
Aradan yıllar geçti. 2000'lı yıllara gelindi.
Beşiktaş'ta bir başkanlık seçimi daha oldu. Bu kez genç bir kişi başkanlığı aldı.
Serdar Bilgili.
Bilgili iyi bir Beşiktaşlıydı. Kahramanmaraş'ta doğmuştu. Ama Robert Koleji bitirmiş ve Boğaziçi Üniversite'sinden mezun olmuştu. Mater'i da Amerika'da yapmıştı. Kaliteli ve iyi eğitimli bir Beşiktaşlıydı.
Bilgili göreve başlar başlamaz çeşitli atılımlar yaptı. Hatta o zamanlar ben LIG TV genel müdürüydüm. O sırada Şansal Büyüka ile Monaco'ya gitmiştik. Bir akşamüstü telefonum çaldı. Arayan bizim çocuklardı. O hafta Beşiktaş ile Galatasaray arasında derbi maçı vardı. Galatasaray kalecisi Mondragon ile Beşiktaş kalecisi Cordoba'yı bir araya getirmek istemişler. Çünkü ikisi de Kolombiyalıydı. Galatasaray'dan izni almışlar. Ancak Beşiktaş izin vermemiş ve son çare beni aramışlar. Ben hemen Serdar Bilgili'yi aradım. Üç-beş sohbetten sonra konuyu getirdim ve rica ettim. Tamam, kapat dedi. Aradan beş dakika geçti geçmedi. Bizim çocuklar aradı, ''İzin çıktı'' dediler.
Sonra ben de arayıp teşekkür ettim.
Yani Serdar Bilgili dostluğu olan bir adamdı. Kolay kolay kimseyi kırmazdı. Bazen aramızda espri yapar ''Ben Kahramanmaraşlı Serdar. Sen Avusturya Lisesinden Ferhan. Aramızda çok fark var'' derdi.
O günler geride kaldı. Serdar Bilgili seyircisinin kendisine bağırmasından sonra bastı gitti. Böylesine de haysiyetli ve duyarlıydı. Şimdi Beşiktaş seçimleri var ya. Aklıma bu anılar ve Serdar Bilgili geldi.
Şimdi Bilgili Türkiye ile dünya arasında mekik dokuyor. Oteller alıyor. İnşaatlar yapıyor. Tam bir işadamı. Çocuğunu büyütmeye çalışıyor.
Haa Beşiktaş'a döner mi?
Neden olmasın. Beşiktaş ona dönerse o da Beşiktaş'a döner. Çünkü Galatasaraylıyım ama bir yanım da Beşiktaş sevgisi var. Beşiktaş'ın böyle belirsizlikler içinde dolaşması, yanlış ve tutarsız transferler, dirayetsizlikler, beceriksizlikler ve boş vermişlikler beni Serdar Bilgili'yi düşünmeye getiriyor.
Bakalım görelim. Kim gerçekten ortaya çıkacak ve taşın altına elini koyacak?
Hoşça kalın…