Bazı şeyleri gerçekten bilmek istemiyorum… Görmek ve duymak da aynı şekilde… Her gün Silivri'de kaleme alınacak iyi şeylerin olduğunda şükrediyorum…
Özellikle, son dönemde, Silivri Kadın Girişimciler Derneği söyleşi dizisi ile şahsen kadınların iş ve özel hayattaki duruşu, başarı hikâyelerinin iyileştirici, umut verici etkisine aracı olduğum için bu fikri ortaya atan Nursel Erel ve destekleyen Aynur Süleymanoğlu'na binlerce kez teşekkürler… Onlar dernek adına güzel bir şey yapmayı düşündü; şahsım üzerindeki iyileştirici etkisini ifade ediyorum size...
Silivri'de kötü ve olumsuz şeyler olmuyor mu? Hürhaber'in sayfalarından okuduğunuzun yüz katı belki de… Ama bir okulun başarısı, spor kulübünün galibiyeti, yapılan çalışmalar, kırılıp dökülenin tamirine ilişkin çabaların gündeme taşınması bana daha doğru geliyor. Her akşam ana haber bültenlerinde izlediğimiz kaza, saldırı, cinayet ve son zamanlarda en acısı şehit haberlerinden herkese fenalık geldiğini tahmin etmek hiç zor değil…
Bunun için; Arzu Türkeş gibi kadınların hem eş, hem anne, hem de her işte kendini geliştirerek var olanların hikayelerini yazma ısrarım ve hakkımı bu yönde kullanıyorum...
Bunun için; kendi arasında bin bir parça olup da bunları birleştirme bir bütün olarak hakim kılma çabasındaki AK Partinin içinde kopan fırtınanın satır başlıklarını vermek istemeyişim. (Gerçi onlar Özcan Işıklar'ı koruyup onlara aynı yöndeki hassasiyetimi görmezden gelmeyi sürdürecekler... Oysa niteliklerine göre kendimce aynı vicdan terazisinden geçiriyorum korumacılığımı... Bir şeyi yıkmak, yok etmek çok kolay; ama yapmak, ortaya çıkarmak zor...) Her ailede tartışmalar, kavgalar olur mühim olan o yapıyı muhafaza etmek ve mümkünse iyileştirmek.
Rıfat Kutlu'ya çok zor gelen görevde tüm bocalamalarına rağmen iyi olmasını isteme sebebim; temsil ettiği yapıdan başka hiçbir şeyin iktidarı çalıştıracağına inanmadığımdan. Özcan Işıklar'ı ne kendi tabanı, ne medya ne de başka hiçbir şey iktidar alternatifini ensesinde hissettirdiği AK Parti kadar etkin ve hızlı harekete geçiremez.
Adil Sirkecioğlu'nun bir tespiti (ilk duyduğumda bana çok delice gelmişti); “AK Parti teşkilatını seçimlere bir yıl kala kapatın, Silivri'de seçimi alırsınız”… İşte onun üç yıl önce söylediği noktaya ben yeni varıyorum… Ne kadar mesafe var aramızda… Gerçi epey koşul ve yönetim değişti ama ana fikir aynı…
Siyasette her zaman biri çok iyi olduğu için kazanmıyor… Diğerlerinin ondan daha iyi olmaması, yeterli galip gelmesi için…
AK Parti'deki çabayı görmemek mümkün değil… Ama en az onlar kadar çabalayan bir Işıklar olduğu sürece bir adım öne geçmelerine imkan yok. Muhalefet, iktidardan daha çok çalışmalı… Işıklar'ın onlardan daha az çalışıp; geleceğini tehlikeye kendiliğinden atması mümkün değil. Tabi sahip olduğu pozisyonda kalmayı ve yükseltmeyi istediği müddetçe. Kariyer ve siyaset hususunda beklentilerini noktalamaya karar verdiği anda AK Parti için Silivri'de iktidar yolu kolaylaşır...
Teşkilatın kapısına kilit vuramayacaklarına göre AK Parti'nin, Işıklar'dan daha çok çalışması şart. Kendisinden beklenenler Kutlu'nun gözünü korkutabilir ama etrafındaki samimiyet çemberini halka yönelik genişletirse başarısızlık potansiyelini epey zayıflatır.
AK Parti Silivri'nin sırtladığı iki başarısız yerel seçim, teşkilatın beklenti ve kimyasını bozan tepeden inme kararların neden olduğu tahribatı gidermek kolay değil. İşin başında da öncelikle bunu kabul etmek var…
Hürhaber olarak ne Rıfat Kutlu'lar, ne Işıklar'lar, ne emniyet müdürleri ve jandarma komutanları, kaymakamlar gördük...
Allah doğru yoldan ayırmasın, hepimizin aklına mukayyet olsun : ))
Hayırlı haftalar; güzellikler ve iyiliklerle gelsin…
Herkesin kendi işini doğru bir biçimde yaptığı bir Silivri dileğiyle...