Ufuk Bek

Bir çevrecinin haykırışı

Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada Tema Vakfı'nın paylaşımını gördüğümde gözlerime inanamadım. Okuduktan sonra kendi hesabımdan da paylaştığım açıklama şöyleydi: “Bugün Maden Yönetmeliği Madde 115' e eklenen 4. Fıkra ile, zeytin alanları başta kömür madenciliği olmak üzere madencilik faaliyetlerine açıldı. Yapılan bu düzenleme 3573 sayılı ‘Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanunu'na aykırı. Kanunun 20. Maddesine göre ‘Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az üç kilometre mesafede, zeytinliklerin bitkisel gelişimini ve çoğalmalarını engelleyecek kimyasal atık oluşturacak tesis yapılamaz ve işletilemez.

Zeytin ağacının anavatanı Türkiye, küresel zeytin üretiminin %15,2' sini karşılıyor. 2019 yılında 415 bin ton zeytin, 1 milyon 110 bin ton zeytinyağı üreten ülke için zeytin önemli bir istihdam ve gelir kaynağı.

TEMA Vakfı olarak kanunlara aykırı olan işlemin acilen durdurulmasını ve ülkemizin başta zeytinlikler olmak üzere tüm verimli tarım topraklarının madencilik faaliyetlerinden korunmasını talep ediyoruz.”

Çevre konusunda ne kadar hassas olduğunu bildiğim ve görüşlerine her zaman değer verdiğim sevgili Aydın Keskinocak‘ tan aynı konuda serzenişte bulunduğu bir mektup aldım. Gelen mektubu noktasına, virgülüne dokunmadan sizlerle paylaşmak istiyorum. Yorum sizin!..

DOĞAYI KATLEDEN HAİNLERE… YETTİ Gari!!!

“Silivri Çevre Derneği kıymetli arkadaşlarım; bizler çevrenin korunması için gönüllü çalışan, memleketimizin, doğanın kıymetini bilen insanlarız. Bizler, doğanın kıymetini bilmeyen insanlar- (onlara ben insan bile demek istemiyorum)- kişiler- le, yöneticilerle, kanunlarla savaşıyoruz. Maalesef başarılı olamıyoruz. Bu kişiler bizim gibi vatandaş değil mi? Bunlar Türkiye' ye, doğaya, insanımıza düşman mı? Nedir bu hainlik?

Bir yerde maden, mermer, kum ocağı açılacak; ormanı kes, tarım arazisini, çevreyi, suyu, havayı kirlet; orada yaşayan halkı göç ettir; 30-50 sene sonra kazdığın yerlere ağaç dikeceğim de; 100 sene bekle ki orman olsun. Beş nesil vatandaşın geleceğini al. Bu büyük bir yalan, aldatmaca ve hainlik. Bölgenin doğal bitki ve ağaçlarını yerine koyamazlar. 150 senelik doğamızı katlederler. Bu işlem elbiseye 150 yıl sonra yama yapmaya benzer. Arkadaşlar bizler bu kadar aptal mıyız? Bunlar bu kadar hain kişiler mi?

Ben, az veya çok 1960'lardan beri doğa için çalışırım. Sizlerde öyle… Maalesef ormanlarımızı, tarım arazilerimizi, ovalarımızı, meralarımızı, yaylalarımızı, akarsularımızı, göllerimizi, denizlerimizi, kumsallarımızı, havamızı koruyamadık. Karşımızda para için insan ve doğayı katleden bir hainler topluluğu var. Bir kanun ve onu onaylayan, emir veren kişilerin Ukrayna'daki savaşı çıkaranlardan ne farkı var. Bizlerin tanklara karşı silahsız mücadele edenlerden ne farkımız var?

Bir tarım arazinde, ormanda zeytinlikte kömür, maden çıkaran firma sahibi çevre köyleri aç ve susuz bırakıyor. Buradan sadece birkaç kişi zengin oluyor. Vatandaş ve doğamız silahla değil bu şekilde öldürülüyor. Doğayı katleden kanunlar çıkarken hep çevreciler mi itiraz edecek? Ziraat odaları, Orman mühendisleri, Muhtarlar federasyonu, Üniversiteler, Bakanlıklar, Tema vs. STK'lar nerede?

Türkiye'yi, insanımızı sevmeyen, doğayı katleden yönetici, yetkili, iş insanı istemiyoruz. Doğayı bozmadan koruyarak yapılan sanayi ve çalışmalar istiyoruz. YETTİ GARİ!.. TÜRKİYE BİTTİ GARİ!.. Saygılarımla…

 

 

 

YORUM YAP