Bir Hatırlatma...

Şunun şurasında (33) gün kaldı genel seçimlere…
Herkes bir şeyler söylüyor. Seçim gününe kadar da söylemeye devam edecek. Bu her partinin hakkı. Demokrasi dediğim şeyin bir parçası serbest seçim. Eşit koşullarda yapılması gerekirken maalesef öyle olmuyor. Öyle olmayınca da huzursuzluk oluyor. Eşitsizliğin en belirgin özelliği %10 baraj meselesi. Seçmenin önüne koyulan bir set. Hem sonuçları “Milli irade” olarak kabul edeceksin. Hem de bir kısım seçmeni barajla engelleyeceksin. Öte yandan iktidarda isen kamuya ait ne varsa sonuna kadar lehine kullanacaksın. Devletin elinin altında ne varsa babanın malı gibi kullanacaksın. Hele de meclis dışındakilere neredeyse su verdirmeyeceksin. Ağzını açanı da içeri tıkacaksın. Bütün bunlardan sonra seçilmiş isen “biz milli iradeyiz” deyip saygı bekleyeceksin.
***
Yapılması gereken!
Partilerin Adaylarından, Beldelere ve Orman Köylerine kim gelirse gelsin. Kendilerine “ Bizim buralar köy mü?  Kent mi?
Sorusu sorulmalı… 
“Eğer köy isek geçimimizi bu topraklardan kazanacaksak, çiftçilik yapmamızı, hayvancılık yapmamızı engellemeyin. Bırakın, ağırımızı, samanlığımızı, ambarımızı yapalım. Tamı, tamına (7) yıldır çivi çakmamız yasak. Bıçak kemiğe dayandı ” Denmeli.
Ve ayni şekilde;
“Orman köylüsü diyerek bir ağaç keseni içeri tıktınız. Şimdi İstanbul Büyük Şehir kapsamına girdiniz dediniz. Makta hakkımızı da kaldırdınız. Tarlalarımızı “orman” sayıp tapu vermiyorsunuz. Türkiye Cumhuriyeti biz buraya yerleştikten sonra kuruldu. Bizim hala tapumuz yok. Her gelen iktidar, her bakan “vereceğim” demesine rağmen bu güne kadar verilmedi. Üstüne üstlük bu güne kadar olmayan “Ecrimisil” belası çıktı. Ödenecek gibi bir miktar da değil.”  Diye, iktidardakilerin suratına bağırın…
Konuşmak için geldikleri kahvehane de, sandalyeden ayağa kalkmadan, arkanıza yaslanarak gayet rahat bir şekilde “Biz burada, sizden önce vardık biz nasıl  “işgalci dersiniz?” diye çıkışın. Bilhassa halen iktidarda bulunan Partinin adayları geldiğinde…
İsterseniz sesinizi yükseltin… Yüksek sesle sorun. Devamı 09 Mayıs 2011 tarihli Hürhaber Gazetesi'nde