Ferhan Tezcan

BİR KIRMIZI LANETİ

Ömrüm boyu Amerikan filmlerine olan merakım beni o konuda uzmanlaştırmıştır. Yaklaşık 1965 yılında Christopher Plummer - Julıe Chrıstıe iklisinden çıkan 'Neşeli Günler' filmi Avusturya'da geçen bir klasiktir. O filmin müziği beni gerçekten başka dünyalara götürmüş daha sonra da Dr.Jıvago ile perçinlenmiştir.

Georg Scott'un 'General Patton' filmi bir ikinci dünya savaşının ortasında bir Amerikan generalinin bir ere attığı tokatın Amerikan Senato'sunda nasıl yankı yaptığını gösterir. Sonra Don Carleone'lerle Marlon Brando ortaya çıkar.

Sonra Al Pacino'lar... Jack Nıcholson'lar... O muhteşem gösteriler yine bir film şeridi gibi gözümüzün önünden geçer.

Ardından Tom Hanks gibi bir ustadan 'Da Vinci şifresi'

Brian Cranston filmleri...

Nıcole Kıdman'lar... Jodıe Foster'lar...

Son dönemde bir sinema ustası olma yolunda ilerleyen Olivia Colman'lar... İngiliz tiyatro becerisinin Amerikan sinemasını etkilemesi mi diyelim. Yoksa gün geçtikçe Amerikan sinemasını etkisi altına alan İngiliz-Avustralya kökenli oyuncuların başarısı mı diyerek geçelim.

Hayır hayır. Bu dünya sinema klasikleri arasında bu sayfada karalayacağımız üç-beş konuyla işi bitiremeyiz.

1970'li yıllarda İngiltere'de yaşarken Andrew Lloyd Webber ile Tim Rice'ın çıkardığı 'Jesus Chrıst Süperstar' ile 'Rock-Opera' dünyasının da içine girmiştim. O Rock-Opera dünyası o zamanki sevgili dostum sanatçı Neco'yla devam etti. Phantom of the Opera-Cats-Sunset Bulvarı ile doruklara ulaştı.

Hem Amerikan sineması hem Rock-Operalarla bezenmiş içinde sosyolojiden de kırıntılar dünyasında gezelim istedim.

Aslında yazımı Sparta - Galatasaray maçı üstüne kuracaktım.

Ama 7o.dakikada yine bir kırmızı araya girince ne yazacağımı şaşırdım.

Hayrettir ki çok sıkılmadım.

Bekliyordum.

Maçın içindeki pas hataları beni eskiden beri deli eder.

Avusturya Lisesinde disiplin içinde büyüdüğüm için bunu bir vurdumduymazlık ve laubalilik olarak görürüm. Perşembe gecesi bu çok vardı. Bir de kırmızı eklenince işin suyu çıktı diyelim.

Kimseyi eleştirecek değilim. Okan Buruk yok yanlış değişiklikler yaptın. Yok, bunu hatalı yaptın şunu buradan aldın diyecek hiç değilim. Çünkü Okan Buruk bugün gerçekten Türkiye'nin bir numaralı hocasıdır. Önünde İtalya'da büyük takımlar çalıştırmak vardır.

Aksine biraz da sevindim. Çünkü artık Avrupa düşünmeyeceğiz. Ne güzel Şubat'ta lige döndük.

Artık önümüzde Süper Lig var. Ziraat kupasını saymıyorum.

Hedef Antalyaspor maçı.

Hoşça kalın…

YORUM YAP