Cemil Kenar

Bir kıvılcım düşer önce!

Güç turnusol kâğıdı gibidir.

Birini tanımak istiyorsanız verin yetkiyi karakteri hemen ortaya çıkar.

Yürüyüşü, bakışları, tavırları hemen değişir.

Herhangi bir kurum ya da kuruluşta bir tabure kapan banktakini, sandalyesi olan taburedekini, koltuğu olan sandalyedekini beğenmez…

Bunların çoğu kısa ömürlüdür.

Yetkiyi bir dönem kullanır ve silinir giderler…

Kalıcı olanlar gücünü koltuktan alanlar değil o koltuğa güç verenlerdir.

Spor veya siyaset fark etmez gücü eline geçirenlerin öncesi ve sonrası bu nedenle hep eleştiri konusudur.

Konuyu kulüpler üzerinden ele alacak olursak kırk kişi bile değiliz, birbirimizi daha iyi biliriz. Takım hızla dibe inerken kimler gelmiş, kimler geçmiş, neler yapmış, neler yapmamış ve neden aldığı gibi bırakmamış?

Onu ötelemiş, bunu kötülemiş ‘prensip gereği' demiş, ‘ben yaptım oldu' demiş… Çalışan personel bile burnundan kıl aldırmamış!!!

Sonuç ortada!

Birinin baş ağrısı diğerinin karın ağrısı bitmiyor.

Yükselmek için bazen dibe vurmak gerekir derler ama bu yönetenlerin kapasiteleri basiretleri ile ilgili bir tespittir.

Hızlanmak için de bazen geriye çekilmek gerekir ama geri çekilen birini de göremezsiniz!!!

Bir kulüp tekrar yükselmek ya da hızlanmak istiyorsa kulübün gelenek, göreneklerini değerlerini, felsefesini, ruhunu, kültürünü bilen insanlarla çalışmak, çalıştırılmak, yönetilmek zorundadır.

Ekonomik şartlar ortada olduğuna göre üyesiyle, tabanıyla, yöresiyle, eskisiyle, mazisiyle bağı kopmuş kulüplerin eridiğini, tükendiğini görmek gerekir.

Tecrübe yediğin kazıkların toplamıdır.

Her şeyi sıfırlayarak yeni bir ruh yeni bir coşku yaratabilecek takip edenlerin, ‘İşte bunlar bizim çocuklar' diyerek sahipleneceği camiayı temsil kabiliyeti gelişmiş bir ekiple hareket edebilecek idare hayata geçmeli, kulüpler birilerinin hobi bahçesi, siyasetin arka bahçesi olmaktan kurtarılmalı.

Mademki en güçlü sivil toplum örgütlerinden biridir o halde sonuca skora bağlı kalmaksızın şehrin sosyal, kültürel yaşamında varlığını hissettirmeli, emeği geçenlerin maddi-manevi destekleyenlerin iyi gününde, kötü gününde, özel günlerde, milli bayramlarda hayatı paylaşmalı.

Uğruna büyük laflar edilen ciddi vakit-nakit sarf edilen büyük kulüpler çevresine ışık olup aydınlatmalı, ateş olup ısıtmalı,

elim eline değsin ısıtayım üşüdüyse

boşa gitmesin son sıcaklığım diyebilmeli.

Futbolun ateşi kulüplerin ışıkları sönmesin diye

Kendini yakanlara saygıyla...

YORUM YAP