Silivri Belediye Meclisi, tatilden döndü ve (5) Eylül Pazartesi günü, Eylül ayının ilk oturumunu yaptı...
Gündem zayıftı… Birinin kararı alındı, diğerleri ilgili komisyonlara havale edildi. Kararı alınan gündem maddesi Belediyenin rutin işleri ile ilgili kimsenin itiraz edemeyeceği ve alınması gereken bir karardı ve alındı da…
Ayrıca Cuma günü yapılacak olan 2. oturumun saat 17.00 değil de 16.00'da yapılmasına karar alındı…
Ve gündem tamamlandı. Böylece toplantı sonlana erdi…
***
Eylül ayının ikinci oturumu için Cuma günü toplanan Silivri Belediye Meclisi gündemi yine çok zayıftı…
Meclis üyelerinin çoğu izinliydi…
Meclisi yine, Belediye Başkanı Özcan Işıklar yönetti…
Gündem açıldı…
Komisyonlardan gelen raporların tamamı oy birliği ile oylandı…
Ve toplantı sona erdi…
KENTLERİN HAFIZASI
Ayni hafta içinde... “Silivri'ye Çanım Kurban” ön gösterimi ile Kamil Bilici'nin Silivri ve Yöresi Halk Oyunlarının tarihçesi anlatıldı…
Güzel bir gösteriydi…
Öncesinde “Silivri Belediyesi Kültür Sokağı” diye anılan mekânda kokteyl vardı…
Şöyle bir dolaştım…
Neredeyse folklora emeği geçmiş Silivri'de kim varsa oradaydı…
Ömrü Silivri'de geçmiş biri olarak buna çok sevindim ve gururlandım…
***
Her kentin, bir hafızası vardır, bir kimliği vardır tezi şayet doğru kabul edilirse “o kentin kimliğini oluşturanların başında bu tür etkinliklerdir” diyorum ve bu etkinliğin oluşumunda emeği geçenleri gönülden kutluyorum…
NE DESEM BİLMEM Kİ
“AKP'den Büyükşehir'e Yol Teşekkürü”…
Belli ki haber AKP teşkilatından gazetelere iletilmiş bir haberin başlığı böyle…
Kısaca, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin yol bakım ekipleri Silivri'nin mahallelerinde uzun zamandır yapmakta oldukları çalışmalara yönelik bir övgü bu…
Bu övgü, belli ki o ekiplere moral olması için söylenmiş…
De tersini de düşünmek lazım gelir gibime geliyor…
Şöyle ki İBB'nin Silivri'de hizmet veren birçok birimi var. Yol yapım işi ile ilgilenen birim de onlardan biri ve bu övgü de onların çalışmalarına…
İyi ama o zamanda…
Mesela İtfaiye!
Mesela İSKİ!
Mesela İspark gibi kurumlarda çalışanlar işlerini onlar kadar yapmıyorlar mı?
Öyle mi anlamalıyız!
Ne yani?
GÖNÜLDEN KATILDIĞIM
Geçtiğimiz hafta, İzmir'in kurtuluşunun 94. Yılıydı…
Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun tekrarlamış olduğu “yurtta barış, dünyada barış ve dünyaya yapmış olduğu”… İnsan insanı öldürmesin, sömürmesin! İnsan insanı incitmesin, aşağılamasın! İnsan onuru çiğnenmesin ve kötülüklere inat gülümseyin çağrısına sonuna kadar katılıyorum… Geç kalmış olsam da kutluyorum…
FARKLI OLAN YAN
Bir ülkede demokrasinin yaşı, siyasi partilerin varlığı ve yaşı ile de kıyaslanır. Siyaset bilimcileri öyle der…
Bu gün meclis içinde veya dışında 50'linin üzerinde parti var…
Her biri yasalar göre kurulmuş…
Her biri üzerinde yaşadığımız bu ülkeyi daha iyi yönetme iddiasındadır. Yöntemleri farklı olabilir ama nihayette büyük küçük tümünün çabası budur. Buna inanıyorum...
Evet… Bu gün 50'linin üzerindeki siyasi parti var, demiştim.
Ama CHP'yi farklı kılan bir yan var… O, yasalara göre kurulan her partinin yaptığı gibi, İçişleri Bakanlığına verilen dilekçe ile kurulmuş bir parti değildir…
O, Kurtuluş Savaşını örgütleyen ve Cumhuriyeti kuran bir siyasi harekettir…
Kuruluşu 09 Eylül 1923… 2016'da 93. Kuruluş yıl dönümüydü...
Kutluyorum…
YALNIZ DEĞİLSİN!
Danamandra… 1877- 1878 Osmanlı-Rus savaşı sonrası Razgard'ın bir köyünden, göç edenlerin oluşturduğu bir yerleşim yerinin adı…
***
Vatandaş olarak vergi veren, askere alınan, muhtarını seçen, zaman, zaman “yasalara uymadınız” diyerek Jandarma'dan dipçik yiyen ve ülkenin Başbakanına seçmek için genel seçimde oyunu kullanan ve bu gün hala “tapularınız alacaksınız” diyerek aldatılanların mahallesi…
Kısaca… Yerleştikleri tarih Türkiye Cumhuriyeti'nden eski olan bir yerleşim yeri Danamandra…
***
Ve Danamandra'nın çilesi bitmiyor…
Bir dönem Devletin “üzerindeki örtüyü” alması için tahsis ettiği göllerine, Esenyurt Belediyesi çökmüş… Yetmiyor…
Taş Ocakları son darbeyi vuruyor... Lakin…
Bir savaşçı çıkmış “hak aramak” için gece gündüz demeden koşuşturuyor… Hafta içinde gazeteme uğradığında kendisine “Yalnız değilsin” dedim…
AT İZİ, İT İZİ MESELESİ
15 Temmuz kanlı darbe girişimi sonrası girişilen tutuklamaları hep birlikte televizyonlardan izliyoruz… Hani, biraz Ergenokan ve Balyoz tutuklamalarını da andırmıyor değil…
***
Bir önceki İçişleri Bakanı “Ben devraldığımda (81) ilin (74) dünde Emniyet Müdürleri FETÖ'cüydü” dedi. Ki, onun devraldığı Bakanda ayni partidendi…
Generallerin yarısı… Hakimler, savcıların, öğretmenlerin, doktorların sayısı on binleri buluyor… Düşünebiliyor musunuz? İstanbul Valisi ve Emniyet Amiri, ikisi de FETÖ'cüymüş!
Evet, “Devletin içine sızmış” denilen bir örgüte bakar mısınız?
Anlamakta zorlanıyorum!
***
Yetmemiş… İktidar partisinden Milletvekili olmuşlar, Bakan olmuşlar, Genel Müdür olmuşlar…
Düşünebiliyor musunuz?
Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı'nın en yakınındakiler FETÖ'cü…
Ve dikkatinizi çekerim… Bunları o görevlere muhalefet atamamış, her bir atamanın altında iktidarın imzası var…
Ve her gün operasyonlar yapılıyor (10) binlerce kişi görevden uzaklaştırılıyor…
Bu kişileri o görevlere getirenlerden hiç birinin adını henüz FETÖ'cü listesinde duymadım…
Yanılıyor muyum?
BİR TUHAF SUÇLAMA
Televizyonda insan bilincinin algılamadığı, ancak bilinçaltına mesaj vererek darbecilerle ilişki kurmak veya neredeyse “sihirbazlık” veya “cinlerle ilişki kurarak darbeye kalkışmak” gibi bir takım suçlamaları duyduktan sonra da “bu iktidar, aslında darbelere karşı değil (15) Temmuz'da kalkışanlara karşı” diye düşünmüyor değilim…
HALA KULAKLARIMDA
Ve… Birilerinin… Kollarını havaya doğru açarak, ağlamaklı bir şekilde “Hocam gel artık bitsin bu hasret” diye yalvarışı hala kulaklarımda…
SORMASAM OLMAZ
AKP… Tam (14) Yıldır iktidarda…
Dolayısıyla…
Bu günün yetkili ve sorumlusu o…
O nedenle buradan Silivri AKP yetkililerine soruyorum…
“Tapu ve Ecrimisil meselesi ne oldu?”
KORKAKLAR
Hiç birisi çıkıp “Biz FETÖ olarak, bu ülkenin geleceğini şu şekilde planlamıştık onun için savaştık, savaşıyoruz, sonuna kadar savaşacağız” demedi...
Hala bir kişi çıkıp “Ben FETÖ üyesiyim” demiyor…
Çünkü… “Korkaklar”…
MEKÂNI CENNET OLSUN
Tarık Akan…
Gençliği ile yakışıklılığı bir arada tanıdık onu…
Sonra “haksızlıklara itiraz ediyorum” dedi…
İnsan haklarından taviz vermedi hiç… Hep itiraz etti… Sonuna kadar da öyle yaşadı…
Ve, Yeşilçam'ın en uzun yakışıklısıydı o…
Özleyeceğiz…
Mekânı Cennet olsun…
İSTER İNAN / İSTER İNANMA
“Irak ve Suriye'yi bölmek bütünlemekten daha zor.”
(F.Taştekin/10/9/2016-Cumhuriyet)