Siyasete, siyasetçiye yönelik yitip giden güveni tartışmadan kabul eder duruma geldiğimiz noktada, ki artık insanlar kendine bile kolay kolay güvenemez, Yılmaz farklı olarak dikkat çekiyor. Seçim sürecinde rakipleri arasında yeni olduğu için sıyrılmakla birlikte tanındıkça güven konusunda güç kazandığı inkar edilemez bir gerçek.
Genelde siyasetçi iyi bir şey bile yapsa altında bir bit yeniği aramak kolay ve genel eğilim oluşturur. Yılmaz örneğinde hata bile yapsa karşı çıkanlar hissedilmeyecek derecede az olacak, “Bilmeden yapmıştır” diyenler onların cılız sesini de bastıracak durumda : ) Güvenirlik bir yöneticiye son derece güçlü bir zırh sağlıyor yanlış yaptığı durumlarda bile… Doğru yaptıkça ise gücüne güç katıyor… Bu tabi beraberinde kendini bilen insan için çok büyük bir sorumluluk getiriyor...
Kimse kusursuz değildir, bizi yönetsin diye seçtiklerimizin de yanlışları olur muhakkak… İnsanın olduğu yerde hata olmaması mümkün değil. Başarı için hatasız olmak değil, onları kabul etmek, süreci doğru yönetmek ve tekrarlamamak önemli olan.
Yılmaz'ın bugünkü konumunda bir davranış veya söylemi eleştirilecekse bile insana önce kendini sorgulatıyor kazandığı güven… Yaptığı şey aklınıza yatmasa bile “Bilmediklerim vardır”ın ardından “Vardır bir bildiği” dedirtiyor insana… Başkan Bey bunu özelliğini korursa (‘geliştirirse'ye hiç girmiyorum bile…) Silivri'nin sadece siyasi dengelerinde değil geleceğine yönelik yarattığı değişim ömrüne ömür katar.
Volkan Yılmaz, kısa sürede çok güven kazandı… “Topal ördek”, “Kukla başkan” yakıştırmalarının sesi bıçak gibi kesildi. Kazandığı hiçbir şeyi kolay elde etmediği gibi, kolay işlerin adamı olmadığını, zor olanın peşine ayrı bir tutkuyla düştüğünü her gün yeniden gösteriyor… Yerdeki çakıl taşı, gökteki yıldız demeden aynı ciddiyetle gündemine dahil olan her konuya büyük bir içtenlik, özveri ve emekle eğiliyor.
Başkanlığı ile ilgili üretilen korku senaryolarını bertaraf ederken, Yılmaz yönetimine umut bağlayanları memnun etmekle kalmıyor, kararsızları saffına çekiyor…
Geçenlerde 10 Kasım salon programında kısmi bir aksilik oldu. Protokole yer ayarlamak için salondan çıkartılan öğrenciler adına “Belediye Başkanına gidelim şikayet edelim” fikri hemen öne atıldı. Programın organizasyonu, uygulama ile belediyenin bir ilgisi yok ama insanlar yaşadıkları adaletsizlik karşısında çözüme yönelik akıllarına yetki sınırlarının ötesinde de olsa bakın kim geliyor!
İtiraf edeyim kendimize benzetiriz bir süre sonra diye düşünüyordum ama bu gidişle sanıyorum Yılmaz, bizi kendine benzetecek : ) “Bir şey değişecek her şey değişecek”in manasına çözüm arayanlara yarımcı olmuş olayım…
CHP'DE DELEGE SEÇİM HEYECANI BAŞLIYOR
CHP'de ilçe kongresi öncesinde, belirlenen seçim takvimine göre 16 Kasım'da delege seçimleri başlıyor. Start Gümüşyaka, Büyük Çavuşlu, Kavaklı ve Hürriyet Mahallesinden verilecek olup, 9 günlük maraton 24 Kasım'da Alibey, Piri Mehmet Paşa, Yeni Mahalle ve Selimpaşa ile sona erecek.
Delege listeleri, CHP'nin kongre sürecine önemli ölçülerde yön verecek. Buna göre ilçe başkan aday sayısında artış ve azalmaların da olabileceği değerlendiriliyor.
GÜNÜN SÖZÜ
“Şamana sormuşlar;
Zehir nedir? İhtiyacımızdan fazla olan her şey zehirdir. Bu, güç olabilir veya tembellik, yiyecek, ego, hırs, kendini beğenmişlik, korku, öfke ya da herhangi bir şey.
Korku nedir? Belirsizliği kabul etmemektir. Belirsizliği kabul edersek eğer, macera haline gelir.
Kıskançlık nedir? Diğerlerinin iyiliğini kabul etmemektir. Eğer onların iyi durumlarını kabul edersek, ilham haline gelir.
Öfke nedir? Kontrolümüzün dışında olan şeyleri kabul etmemektir. Kabul edersek, esneklik ve hoşgörüye dönüşür.
Nefret nedir? İnsanları oldukları gibi kabul etmemektir. Eğer koşulsuzca kabul edersek, sevgiye dönüşür.”
*Alıntı