Merhaba herkese. Söze nasıl ve nereden başlayacağımı bilemiyorum. İçimde havai fişekler patlıyor. Sizi de heyecanıma ortak etmek istiyorum.
Daha dün gibi gazetenin kapısından ilk adımımı atışım… İşyerinde ilk gün sendromunu bilirsiniz, herkes farklı yaşar, ben ürkek bir ceylan misali gerim gerim gerildim, elimi kolumu koyacak yer bulamadım. İrademin bir türlü söz geçiremediği paniğimse üzerine tüy dikercesine atak halindeydi. Çalışanlar işinde gücünde olmanın rahatlığını yaşarken, kendimi başka bir gezegenden gelmiş gibi hissetmeye devam ediyor, misafirle çalışan arasında bir yerde olmanın git gelini yaşıyordum. ‘Acaba nasıl bir işyeri', ‘bu iş bana göre mi', ‘çalışma arkadaşlarım nasıl insanlar' gibi sorularla beynimi kemirme gibi bir hobi de edinmiştim saniyeler içinde…
Duygularım içimde birer çağlayan misali coşup taşıyordu taşmasına ama… Küçük bir pürüz vardı! Hürhaber personel falan aramıyordu! :)
Kaderin cilvesi işte. Çok güzel bir şansı yakaladığımı bilmeden meslek yaşamıma adım attım.
Endişe denen şey bir tek bende yoktu ya! Haklı olarak işverenim tarafından işyerine ve işe uyumum gözlemlenmek istendi. Birbirimizi test ettik diyebiliriz, iyi kötü deneme süresini de başarıyla tamamladık.
Hatalarım, başarısızlıklarım, yanlış aldığım kararlar, fevriliklerim, iniş çıkışlarım oldu. Sevginar Sali, bunları bana fırça çekmek veya cezalandırmak için bir sebep görebilecek despot bir hükümran olmadı hiçbir zaman karşımda. Yarayı kanatmak yerine, hızla iyileşmesi ve başka enfeksiyonların oluşmasını engellemek için merhemler geliştirdi, sardı sarmaladı beni, bizi… Bu bana inanılmaz moral, yola devam etme gücü ve umudu veriyordu. Toparlandım hemen. Şuracığa bir reklam iliştiriyorum :) ➡ Özveriyle işe asılmamın, yaşadıklarımdan ders çıkarmayı bilmemin telafi konusunda önemli bir etkisi olduğunu düşünüyorum…
Geçmişte olan bitenler bugün neyi daha farklı yapmam gerektiğini gösteren birer kilometre taşı artık.
Dolu dolu dört yılı geride bıraktım. Sevdiğim işi yapmak, günün nasıl geçtiğinin farkına bile varmadığım harika bir deneyim yaşatıyor. Sadece iş sahibi olmak gibi bir düşüncem varken, her zaman gururla bahsedebileceğim bir mesleğe ve parayla satın alamayacağım yüzlerce anıya sahip oldum.
Büyüdüm, törpülendim, kırıldım, kırdım, öfkelendim, mutluluktan havalara uçtum, sevdim, sevildim, olaylara, sorunlara ve kişilere bakış açımı değiştirdim, değerlerimden taviz vermedim, baş etmeyi öğrendim, sebat etmeyi bildim…
Her şeyin çok daha güzel olacağı inancıyla beşinci yılıma kapı aralıyorum.
İnsanların arasına karışmaktan hoşlanmayacak kadar iç dünyamda yaşıyordum. Kırdım diyemem ama kabuğumu çatlattım. Memleketinden uzaktaki, kalabalıklar içindeki yalnız kişi değilim artık. Benzersiz bir hayat tecrübesi ile birlikte bir aile kazandım…
Teşekkürler hayat, mutluluğun manevi değerlere bağlı olduğunu gösterdiğin için.
Teşekkürler hayat, negatif düşüncelere karşı mukavemetimin artmasını sağlayacak yöntemleri tecrübe ettirdiğin için.
Teşekkürler hayat, her türlü saçmalığıma ve içimdeki büyümeyen çocuğa rağmen bana tahammül eden insanlarla karşılaştırdığın için.
Teşekkürler hayat, iyi ki tanımışım dediğim ailemle yolumu kesiştirdiğin için.
Teşekkürler hayat, işini severek yapan şanslı azınlığa beni de dâhil ettiğin için.
Teşekkürler hayat, bana anlayışlı, vicdanlı, ön yargısız bir patroniçe; içiyle dışı bir, açık yürekli dostlardan oluşan bir dünya bahşettiğin için.
Teşekkürler, teşekkürler, teşekkürler…
***
2017'YE ELVEDA, 2018'E MERHABA
Koskoca bir yıl daha devrildi gitti işte. 2017 yılını acısıyla, tatlısıyla ve elbette ki ekşisiyle tamamladık.
Hoş gel, 2018! Kendi adıma getirdiği artıların tüm eksileri unutturacağı, belki yorgun, yine de mutlu, umutlu, huzurlu, ümitlerimizin hiç tükenmeyeceği, isteklerimizin gerçekleşeceği, sağlığımızla sınanmadığımız ve güzel işlere imza atacağımız bir yıl olmasını diliyorum.
Hayatı yakaladığınız bir yıl olsun… Kendinize ve sevdiklerinize bugünkünden daha iyi bakın.
Tekrar görüşmek üzere, sevgilerimle…