Yeni haftaya eskimeyen bir konuyla başlamak farz oldu… Hayatta rollerin ne denli değiştiğini, yaptıklarınızın bumerang gibi size geri döndüğünü ispat eden gelişmeler var gündemimizde… Aslına bakarsanız çok da olayların doğal akışında gerçekleşen şeyler değil paylaşmak istediklerim…
Hükümet yanlısı yayın organlarının sahibi Ethem Sancak'a (hani şu Ümit Kalko'nun Mektebim Okullarında ortağı olan kişi) ait olan gazetelerde Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar hakkında çıkan ufak tefek ama mide bulandırmaya yeten, yıpratma amacı taşıyan haber serisinden söz ediyorum… Yayın çizgisi belli olan bu organlar CHP'li belediye başkanını övse anormal bir durum olur, yermesi ‘gurur madalyası' bile sayılabilir aslında…
Silivrispor'u olağan üstü kongreye taşıyan süreç ve genel kurulda Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar'ın katkı ve yönlendirmesiyle Ümit Kalko'ya haksızlık yaptığını, yanlış bir yöntem ve strateji izlediğine inandım ve bunu savundum. Pek çok insanın da aynı süreçte benim gibi düşündüğünü görmek kendi açımdan içimi rahatlattı ancak başka bakımlardan endişelere sevk etti… Şimdi içim yine rahatsız! Ama bu defa ters türlü…
Çünkü Kalko'nun Silivrispor Kulüp Başkanlığını sonlandıran süreç ile ilgili hesaplaşmasında hak arayışında adalet, hakkaniyet ve etik çizgisini aştığını hissiyatından kurtulamıyorum…
Çünkü karşınızdaki insanın size hatalı davrandığını iddia ederken, aynısını yaptığınızda ondan bir farkınız kalmadığını düşünüyorum…
Çünkü “Kalko bugün bunları yaptırıyorsa, Işıklar'ın dün ona yaptıklarını hak etmiş demek” şeklindeki kuşkunun aklımı kemirmesine mani olamıyorum…
Evet Işıklar, Kalko'ya karşı adil değildi… Ama Kalko'nun ona karşı daha çok adil olmayan şekilde davranarak kazanacağı bir şey yok! Şimdiye kadar yaptırdıkları ile Işıklar'a çoktan haklılık kazandırdı bile!
Silivri'ye sığamayan ikili rol değiştirdi; Kalko mağdurdu; mağrur, zalim oldu. Işıklar mağrurdu, zalimdi; mağdur oldu…
Ve mevzuyu iki kişi arasında görüp hesap ederseniz çok yanlış yaparsınız…
Özcan Işıklar bugüne bugün Silivri halkının seçtiği bir belediye başkanı… Halk seçti, karar verdiğinde halk belediye başkanlığına son verir… Seçimle geldi, seçimle gider… Bir başkası veya farklı şekilde süreç işlemez, işletilmemeli, işletilmesi kabul görmez…
Kalko, Işıklar ile husumetini Silivri halkının seçtiği boyutlara taşırken asla kazanamayacağı bir savaşın içine sürüklendiğini fark ettiğinde iş işten geçmiş olacak…
İntikam duygusu çok tehlikeli… “Keskin sirke küpüne zarar” sözünün ötesinde son günlerde şahitlik ettiklerimiz bize daha derin şeyler de anlatmalı, hatırlatmalı…
Ben intikam duygusunu bir insanın üzerinde taşıması gereken en son yük olduğuna inanıyorum. Herkesin eninde sonunda yaptıklarını yaşayacağı bu düzende Allah'tan daha yaratıcı olduğunu düşünen insanların aklına şaşarım…
Siyasette her şey mubah ama vicdanlarda henüz değil çok şükür…
Ümit Kalko'nun kendisine yapılan haksızlıkları haklı çıkartmanın ötesinde kendini haksızlığın dibine sürükleyen ısrardan bir an önce vazgeçmesini diliyorum…
Işıklar'ın da yaşadıklarından ders çıkartması ve yaptığı yanlışları tekrar etmemesini temenni ediyorum… (Çok zor biliyorum ama umut etmeye devam ediyorum…)
Silivri halkı gerektiğinde en sert eleştirileri yöneltir, oy verir vermez ancak Silivri Belediye Başkanına yönelik haksızlıklarda yanında, arkasında yer alır… Bu durumda Silivri halkıyla karşı karşıya kalanlar gerçekte istedikleri şeyi elde edip etmediklerine, bir saniye durup baksa, anlar zaten…
Duygusal fırtınaları atlatmış olarak sükûnet limanlarında nefes aldığımız, hasar tespitlerinin eksiksiz olarak yapılarak, gerekli onarımlara kapı ve pencerelerimizin açıldığı bir hafta olsun inşallah…
Hepimiz insanız tabi ki öfkeleniyor, kinleniyor, kızıyoruz… Bu duygulardan arınmadığınız sürece başkasına ne yaptığınızın önemi olmayacak biçimde asıl ve en büyük zararı kendinize veriyorsunuz… Sizden daha mı kıymetli nefret ettiğiniz kişi? Öyleyse intikam adı altında kendinizi paralamaya devam edin! Ateş yandığı yeri kora çevirmeden ilerlemez ki!?