Sevginar Sali

“Bırakıp gitme ayları...”

Bu aralar kiminle ‘iki lafın belini kırsak', bir “çekip gitme…” halinden söz ediyor… Ya da ‘algıda seçicilik' ben sadece kendi ruh halime uygun şeyleri algılıyorum… Dün bir arkadaşımla konuşuyoruz , “Aklı ve yaşam tecrübesine saygı duyduğum büyüğüm dedi ki, “Bu aylar bırakıp gitme ayları… Ağustosun sonuna kadar sabret sonra düzelir her şey…” gibi bir şeyler söyledi.
‘Salgın'ın alt üst ettiklerine yoruyordum ama biraz düşününce bu ruh halinin her yıl bu dönemlerde aslında etkisini arttırdığını fark ettim…
Rahmetli Süleyman Sürgün olsa şimdi “Kuru yine tatil ayağı yapıyorsun” diye arardı; Mekânı Cennet olsun… Ah ne kadar ve hep de haklı mı olur insan : )
“Bırakıp gitme ayları…” teorisi bana iyi geldi belki sizde de öyle bir etkisi olur diye paylaşmak istedim… Ama salgın ama başka şeyler; şunu da hesaba katın ki ‘tatil' adını verdiğimiz olay aslında artık bir lüks değil ihtiyaç. Nasıl ki o çok sevdiğimiz, bağımlı halde yaşadığımız teknolojik aletler bozulduğunda ‘restart' vermeden, ‘kapatıp açmadan' çalışmıyorsa insan da bir ‘mola' vermeden kendine gelemez…
Dönelim gündeme…

GİZLİ SEVAPLAR, ALENİ KABAHATLER
Bir insan iyi bir şey yapınca kendisinden başka bunu pek dillendiren çıkmaz. Kendinin söylemesi de ayıplanır... Kabahat işleyince en yakınındakiler bile seni gömmeye davranınca da ayrı yıkılır insan. Belli konumlardaki kişilerin eleştirilmesi çok makbul, ‘iştah açıcı', çekiştirilmeleri olağan… Ama iyi bir şey yaptıklarına dair söylemler ya yok ya da ‘yalakalık' damgasını yemeye mahkûm… ‘Yüzüne karşı” gülen çok onu kast etmiyorum, arkasından, gıyabında yapılan konuşmalardaki durum anlattığım...
Hakı sahibine teslim edenler hiç yok mu? Var ama o kadar hızlı azalıyorlar ki, koruma altına mı alsak, ne yapsak!? Acele etmezsek bir tür tükenişi daha eklenir insanlık tarihimize...
Durum teşhisinden sonra asıl söylemek istediğim şeye gelelim; gündemimizdeki son ‘yıkıcı' malum Belediye Başkanı Volkan Yılmaz. Yıksa bir dert, bıraksa başka! Biri ne yazık ki tam olarak çare değil, ikincisine gönül razı gelmez! Kaçaklarla mücadelesinin dışında Silivri'nin dört bir yanında nerede kötü şartlarda mağdur bir aile görse inşa faaliyetlere giriştiğini, bu insanların barınma derdine çare olmaya çalıştığı da iyice bilinsin bence.
“Yıkacağım” diye bağırırken ki cüretinin yerinde, bu tarz yardım konularından söz açılınca yeller esiyor…
Ayrıca demem o ki; yapmanın kıymetini bilen yıkarken bin kere düşünüyordur… Bir işe soyunurken ne olur herkes sonunu düşünerek hareket etsin ki sonradan sevimsiz durumlar ile karşı karşıya kalınmasın.
Durum kötü olunca, insanların iyi olma şansı da zayıflıyor ne yazık ki…
“Dezavantajlı kesimlerin belediye başkanına” selam, “Hizmetlerimiz herkes için” diyen ile yola devam : )

YORUM YAP