Saadet Partisi Silivri Kadın Kolları Başkanı Perihan Özkurt'un isyanını siyasiden çok Silivrili bir vatandaşın tepkisi olarak görmenizi tavsiye ediyorum… Belli başlı gazeteciler yazınca politik yandaşlıklara yorumlanır, siyasiler söyleyince de abartı ve kasıt aranır… Tabi ki yine bir siyasi temsilden söz edebiliriz ama sorunları bir hışımla bakın nasıl özetlemiş;
“Çarşıya her çıkışımda, ‘Bu Silivri ayakta mı uyuyor?' diye kafamda deli deli cevapsız sorular...
Silivri CHP Belediyesi çalışmıyor. Eğlence ve Turizm Sektörü için güzel çalışıyor hakkini yemeyelim. Peki ya Silivri'nin diğer sıkıntıları ne olacak? Yol sorunu, park sorunu, dere ıslah sorunu, nüfus giderek artıyor; yerleşim sorunu? Esnaf işsiz ve her yaz sezonu sözde yapılan ıslah çalışmaları, en önemlisi de termik santral sorunu? Kim çözecek bu sorunları?
Silivri'ye her daim aklınca ceza veren Büyükşehir Belediyesi mi?
İktidarı kaybetmemek için nabza göre şerbet veren Silivri Belediyesi mi?
Üç dönemdir Silivri'den vekil yolladığımız ve ‘bana dokunmayan yılan bin yaşasın' deyip Silivri AK Parti'nin hazırladığı organizasyonlara gelip boy göstermekten başka bir icraatı olmayıp, Silivri için termik santral kararı alınırken uyuyan vekil mi?
Gazetem para kazansın diye gerçek sorunları dile getirmeyen ve iktidar şak şakçılığı yapan gazeteciler mi... (Görevini hakki ile yerine getiren gerçek gazetecileri tenzih ediyorum).
Bu sorunları kim çözecek?
Tabi ki de hak ve adaletten ödün vermeyen. Çokluğun değil haklının yanında olan. "Ben" değil "biz" mantığı ile hareket eden. Sizin azınlık ve güçsüzler diye baktığınız, ama önce Rabbinin ve sonra kendi gücüne inan milli görüşçüler çözecek.”
***
“Yapılanlar görülmüyor” sitemine sığınmaya gerek yok… Yapılmayanlar mevzu bahis zaten ve Silivri'de huzur, barış, rahat içinde yaşamamız için olması gerekenler…
Yapılanlar çoğalsın çünkü ihtiyaç ve beklentilerin hızına yetişilemiyor…
Sorunların çözümü hususunda Perihan Hanımla fikir ayrılığı yaşıyoruz… Ben elbirliğiyle bunun mümkün olduğunu düşünüyorum. Tek başına ne A ne B ne de C partisi bir şehre beklediği, umut ettiği parlak ve sorunsuz geleceği getiremez… Naçizane fikrim… Bir şehrin gücü bir bireyden en kapsamlı teşkilat, STK, siyasi, bürokrat, emniyet, asker, eğitimci, sağlıkçı, sanatçı, iş adamlarına vs bir bütündür. Bir kişi bile çıkıp “Ben bu şehrin iyi olmasını istemiyorum” dese ve bu inanca hizmet etse Silivri eksik olur, rahatsız olur… Sevdiğimiz renk, tuttuğumuz takım, inandığımız ideoloji, din, dil hatta ırk, yaşam tarzı pek çok konuda ayrışabiliriz ama Silivri'nin iyiliği ve güzelliği hususunda tek kayıp bile verme lüksümüz yok… Çünkü gerisi çorap söküğü gibi geliyor… Bir siyasetçi “100 kişinin oyunu da almasam olur” diye bakmamalı, “Bir kişi bile kalsa onu kazanmam lazım” demeli… Aksini düşünmemeli hatta… Vazgeçtiği bir avuç insan değil Silivri'nin iyiliği ve güzelliğine dair inancı ile çabasıdır…
Siyasetin sert ikliminden Pazar günü tesadüfen Yıldız Çocuk Anaokulunun yıl sonu gösterisine düştü yolum… Ağlamamak için kendimi zor tuttum… 3-5 yaş tahminimce arası çocuklar beyaz pantolonları üzerine Ay Yıldızlı tişörtlerini giymiş bir örnek Atatürk'ü, Cumhuriyeti anlattılar, tüm benliklerini aşan bir heyecanla… Sarf ettikleri kelimelerin öneminin, hatta anlamının ne kadar farkındaydılar bilmiyorum ama bu masumiyetle adeta arındığımı hissettim…
İş bizden geçti de bu masum varlıklara nasıl bir Silivri bırakacağımız çok önemli… Bu topraklara ekeceğimiz tohumlar geleceğimizi kurtaracak…
İster bir çocuğun masum bakışında, dilerseniz ibadetle arınmak isteyen için yol çok…
Hepimiz aynı gemideyiz! Biriz, bütünüz, ayrıştıkça kaybederiz… İstediğimiz iyiliği bize başkası veremez, kaynağı biz olmalıyız… Önce kendimizi sonra sevdiklerimizi, ardından beraber yaşadıklarımızın iyiliği için elimizden geleni yapmalıyız.