Sevginar Sali

Bora Balcıoğlu’nun siyasi labirenti

Nezaketi her özelliğinin önüne hatta üstüne koyan, (yerli yerinde olsa çok sıkıntı olmaz da) yersiz güç gösterileri ile muhalefete haksız yere çıkışan ama yine de ‘özür dilemsi' (özür kelimesi dışında bu anlama gelebilecek her şeyi söyledi) tavır sergileyebilen bir Başkan portresi çiziyor son günlerde Bora Balcıoğlu.
Nasıl bir yol izleyeceğine mi karar veremiyor, istemsiz yoldan mı çıkıyor zaman içinde daha net anlayacağız. Şubat'ın son meclisinde muhalefeti oturumu terk etme noktasına getiren Başkan, Mart meclisinde nezaket zırhını kuşanmış olarak çıktı kürsüsüne. Muhalefet ile tam işleri yoluna soktu derken bu kez ayarın dozu CHP Meclis Üyesi Mehmet Keleş'e müdahalesinde, sonra önceki dönem ile ilgili eleştirilerinde kaçar gibi oldu. Balcıoğlu'nun Keleş ile Aşkın'a yönelik tavrında bir ayrım sezemedim. Hatta muhalefetin Asenasına karşı daha ılımlı, anlayışlı olurken kendi meclis üyesi ile halı altına süpürdüğü sorunlar her kamuoyu karşılaşmasında daha bariz bir hal almaya devam ediyor.
Muhalefet cephesi ile ‘savaşsın' mı, anlaşsın mı ikilemi yetmezmiş gibi Balcıoğlu kendi cephesine yönelik de ‘savaş' zillerini hoyratça çalıyor. En büyük zaferlerin savaşmadan kazanılanlar olduğunu, savaşlarda kazanan ve kaybedenden ziyade ‘daha az' ve ‘daha çok kaybeden' olduğunu iktidarın ateşten gömleğini giyer girmez Balcıoğlu'nun idrak etmesini beklemek büyük bir iyimserlik. Bedelini kendi ödeyeceği sınırlarında sebep olacağı zarara kimsenin fazlaca da bir şey söylemesine gerek yok belki ama öyle bir durumdayız ki Balcıoğlu, Silivri demek! Silivri'nin Şehremini şu anda.
Dün muhalefete seslenirken “Samimiyetinize inanıyorum” dedi üzerinde basa basa. Yüzde yüze bile gerek yok yarısından az inansa bu söylediklerine çok daha farklı davranır. Fazla uzağa gidip iddiamı kaybetmek istemiyorum ama geçen ve bu dönemde de iktidarların muhalefetin içtenliği açısından çok şanslı olduğunu düşünüyorum. Ve en kısa sürede sayısal çoğunluk yerine niceliksel bir hesapla Bora Başkan'ın iktidar ile muhalefetin bir kuşun uçmasını sağlayan iki kanadı olduğu görüşünü de yönetim söylemine dahil etmesindeki yararı fark etmesini diliyorum.
Balcıoğlu ne kadar yüksek bir oy oranı ile seçilmiş, meclise nasıl bir çoğunluk taşımış olursa olsun iktidarında başarılı ve hatta kalıcı olmak için muhalefetin gücünü de kullanmak durumunda. AK Parti ve MHP'nin kendilerini iktidarda tutmak veya taşımaya yetmeyen gücünün onun iktidarına sunacağı katkıyı çözümlediğinde kendine en büyük iyiliği yapmış olur.
Sonuç olarak Bora Balcıoğlu'nun yönetim anlayışı, bu günlerde nezaket ve güç gösterisi arasında bir denge kurma çabasıyla şekilleniyor. Zaman zaman sergilediği sert çıkışlar ve ardından gelen yumuşama, onun henüz kesin bir yönetim tarzı oluşturamadığını gösteriyor. Muhalefetle olan ilişkisi, yalnızca sayısal bir çoğunluğa dayanarak sürdürülebilecek bir mesele değil; aksine, iş birliği ve sağduyu ile daha güçlü bir yönetim inşa etme fırsatı sunuyor.
Silivri'yi yöneten kişinin, sadece kazandığı oy oranına değil, temsil ettiği tüm kesimlere kulak vermesi gerektiği açık. Bu süreçteki dönüm noktalarından biri de Başkan Beyin kendi meclis üyeleriyle olan ilişkisini yönetmek olacak. Çünkü yalnızca muhalefetle değil, kendi içindeki dengeleri de yerli yerine oturtmak zorunda. Balcıoğlu siyasi istikrarın ve başarıya giden yolun, çatışmalardan değil, ortak akıl ve uzlaşıdan geçtiğini ne kadar erken fark ederse, Silivri için o kadar verimli bir yönetim anlayışı ortaya koyacaktır.

YORUM YAP