Sevginar Sali

Boşa kürek!

Biraz genel siyaset bıkkınlığı, yoğunluk, kısa bir hafta sonu kaçamağı derken, 3-4 günlük aradan sonra Pazartesi akşamı ‘Şu haberlere bir göz atayım...' dediğimde haber maber kalmamıştı. Sözcü Tv'nin internet üzerindeki Fatih Portakallı ana haber bültenini açıp, giriştim ev temizliğine. Maksat iki iş birden görmek; kadınlar daha iyi bilir bu aynı anda birkaç şeyi birden halletme hallerini. Malum haber spikeri konuştukça şaşkınlıktan yaptığım işten bir şey anlamadım. Hem kızıyor, hayret ediyorum hem de dinlemeye devam ediyorum. Portakal, “Seçilmeniz için nasıl mücadele ettiysem, gitmeniz için de sonuna kadar mücadele edeceğim” diyor CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu kast ederek! “Meral hanım sen de gideceksin!” diye ekliyor. Daha neler dedi de, eleştirdiğim şeyin tekrarına, yayılmasına aracılık etmek istemiyorum.
CHP'den bir kaç paylaşım, (esasen cılız bir tepki) geldi üstte anlattığım durum ve daha fazlası karşısında…
“ŞİDDETLE KINIYORUM” başlığı altında CHP'liler şu paylaşımda bulundu: “Başta Fatih Portakal, Uğur Dündar, İsmail Saymaz, Ersan Şen olmak üzere bütün gazetecileri ve televizyon sunucularını saygılı ve terbiyeli olmaya davet ediyorum. Cumhuriyet Halk Partisi üyeleri olarak, kimi, neyi, neden, ne zaman, nasıl ve ne şekilde değiştireceğimize biz karar veririz. Lütfen haddinizi bilin. O p. burunlarınızı partimizin iç işlerine sokmanıza hiçbir şekilde, hiçbir zaman izin vermeyiz.
Bizden görünen bir namerdin ucuz, paralı askerleri olarak yaptığınız terbiyesizlik ile karşısında gibi göründüğünüz kirli iktidarın değirmenine taşıdığınız bu ç.i.b.. Bu terbiyesiz ve hadsiz tutum ve davranıştan vazgeçmeniz için sizi uyarıyorum ve şiddetle kınıyorum.”
***
Paylaşımdaki bazı noktaları sansürledim, genel anlamda ise ifadelerin tamamına katılıyorum.
Ve diyorum ki gazetecilik bilgi ve birikimini kimse siyaseti kendi çıkarları doğrultusunda dizayn etmek için kullanmasın boşu boşuna çünkü olmuyor! Olamaz da… Hatta ters tepiyor. Her alan kendi dinamikleri doğrultusunda, öz mecrasında şekillenir. CHP'nin Genel Başkanından Silivri'nin Belediye Başkanına medya mensupları belirleyici olamaz. Olsa olsa etki faktörlerinden ancak biri olurlar. Kimse ne boşuna kürek çeksin, ne de kendini ya da başkalarını kandırmasın.
Gazetecinin görevi olanı aktarmaktır. Olmayanı var etmeye kimsenin gücü zaten yetmez.
***
Tamamen vicdani kanaatimdir; CHP'nin istikbalini gerekçe göstererek, Kemal Kılıçdaroğlu üzerinde tepinenler, ayaklarının altına hali hazırda bu partinin genel başkanının olduğunun farkına varmalılar. Kemal Bey'in zamanı ve yeri geldiğinde görevini yürüttüğü sorumlulukla bırakacağına bugün inanmayanlar ve farklı yollara tevessül edenler aslında kısa süre önce kıran kırana iktidar mücadelesi esnasında da tam olarak yanında ve güven içinde olmamışlar demektir. Büyütülen o büyük umutlara ramak kala neden ıskalandığının sebepleri yerine değişim diyenler, istedikleri şeyin kendinden başladığını öğrenmeli.
***
CHP'nin biraz daha yereline inelim… Genel Merkez'de Kurultay sancısı, ilçede kongre hazırlığı… Berker Esen tek aday olarak görünüyor şimdilik, devam etme kararı ile birlikte. İlçe yönetimine girecek isimlerin meclis üyesi ve belediye başkan aday adaylıklarının söz konusu olmayacağı (hep söylenir ama pek yüzde yüz uygulaması olmadı. Bu kez ayrı bir hassasiyet ile tam uygulama kararlılığı konuşuluyor…) ve asıl sürpriz; ön seçim öngörüsü… Hem de meclis için de, belediye başkan adayı için de! Olur mu dersiniz?

YORUM YAP