Meclis listeleri açıklandıktan sonra özellikle Cumhur İttifakı kanadında esen sert rüzgârların faturası İlçe Başkanı Mutlu Bozoğlu'na kesile dursun o sessizliğini ısrarla bozmadı… AK Parti kanadının Cumhur İttifakı sorumluluğunu aday ve MHP kadar etkin bir şekilde yerine getirmemesi ile ilgili tespit ve eleştiriler noktasında son birkaç gündür ciddi bir değişiklik hissedilmesi ile birlikte belki bazı şeylerin yerine oturması için ihtiyaç duyulan zaman kavramını yaşadık.
Dün Mutlu Bozoğlu, Pazartesi günü keleme aldığım yazı üzerine yapmaya çalıştığımız şeyi idrakımızı kolaylaştıracak bazı paylaşımlarda bulundu.
Ne dediğine gelelim;
*“AK Partide dava adamlığı görev verilmesini beklemeyi gerektirmez, her an mücadele gerektirir bu sebeple tüm dava erlerinin başımın üstünde yeri vardır.”
* “Silivri'nin temiz insanlarla yönetilmesi için kendimi feda ediyorum.”
* “Bakış açımız aynı değil! Ben yönetmek istemiyorum, hizmet etmek istiyorum. Anlatamıyorum herhalde bireysel hiç düşünmedim düşünsem stratejim farklı olur. Silivri halkının çoğunluğu ve isteklerine göre hareket edecek, cebini değil halkı düşünecek kişilerin gerçek manada sahada olmasını savunuyorum hepsi bu.”
* “Silivri halkını ikna etmeye çalışmıyorum onların istediğini yapıyorum hepsi bu. Siyasi jargonda halkın dediklerine kulak vermek bunun adı.”
* “Dar çerçeveden Silivri'yi yönetmek değil amacımız. Boşuna mı Volkan Bey “Herkesi kucaklayacağım, kapım açık olacak” diyor. Bunları hamaset nutuğu mu sandınız? Biz kalbimizi koyduk ortaya halk da bunu gördü ve bağrını açtı; konunun özeti bu aslında…”
* “3-5 kişinin ne dediğine göre değil, halkın ne dediğine göre hareket etmekten mutluyum, huzurluyum.”
* “Liste, ortak paydada istişareyle yapıldı…”
* “Silivri şimdiden 1 Nisan'da Volkan Yılmaz'ın belediye başkanı olduğunu görüyor da 3-5 kişi kabul edemedi. Silivri'mize Cumhur İttifakı hayırlı olsun. Hizmet etmek için çok enerjiye ihtiyacımız olacak inşallah.”
***
Mutlu Bozoğlu ile görüşmemizin başında paylaştığı Mehmet Akif Ersoy şiirini, yazımın sonunda yer veriyorum ki bu üstte yazılanlar da aklınızdaki soru işaretlerini ortadan kaldırmaya yetmediyse siyasetin tıkandığı yerde edebiyat yardımımıza koşsun, anlamak için ilham versin!
“ Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım! ...
-Boğamazsın ki!
-Hiç olmazsa yanımdan kovarım.
Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale;
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boynum!
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
‘Adam aldırma da geç git!', diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...
İrticâın şu sizin lehçede ma'nâsı bu mu?”