Tanıdığınız veya tanımadığınız insanların davranış ve sözleri bizimkilerle örtüşmüyor, kafamızdaki şablona uymuyorsa merak uyandırır. Bu nasıl birisi diye düşünür ve araştırırız. Hayatın her alanında gençlikte, yaşlılıkta, ticarette, siyasette karşılaşabileceğimiz sıradan bir durumdur. Daha ziyade dürüst, hırsız, soyguncu, namuslu, düzenbaz, delikanlı, yavşak, yalama, dik, yamuk gibi kesinlik ifade eden tanımlamalar konduramadığımız, esrarengiz bulduğumuz kişiler için geçerlidir.
Saydıklarımızı her insanın, bir diğeri için yapabileceği değerlendirmeler kapsamında kabul edip normal karşılamak gerekir. Bunu anormal hale getiren; birilerinin birilerine emir ve direktifle yaptırması ya da birilerinin kendilerine görev çıkarıp yalamalık adına yapıyor olmaları. Şahsımla ilgili “ Bu adam nasıl Ak Partili?” sözü sıklıkla kulağıma gelmeye başladı. Dile getirenleri iyi niyetli kabul edip, en azından yukarıdaki satırların muhatabı olmaktan kurtarmak için cevaplayayım efendim. Beklenenden çok daha keskin olacağından, beyhude uğraşlar için mesai harcamaktan kurtulmuş olunacak!
Bakanın 3 Mayıs 2003 günü rozet takmasıyla Ak Parti’ye katıldık. Tepeden inme göreve getirildik. Ak Parti’ye oy vermediğimi, Ak Partili olmadığımı hiç gizlemezdim. Ak Parti’nin başarısının memleketin ve Silivri’nin hayrına olacağına inandığım için Ak Parti saflarında yer aldım. İnancım devam ettiği müddetçe, istenmesem de yer almaya devam edeceğim. Hiç kimsenin olmadığı dönemlerde Ak Parti’ye sahip çıkıp %18 oy alabilenlere hep saygı duydum. Haklı tepkilerinde boyun eğip, siz beni kabul edebildiğiniz oranda Ak Partili olabilirim cevabını verdim. Benim ve benim durumumda olanların yüzünden kızan, küsen, kırılan, uzak duranların hepsinin gönlünü almaya çalıştım. Genci, kadını, yaşlısı ilk başlarda şüphe duyarken, zamanla yerini güven duygusuna bıraktı. Hiçbir talep ve seçilme niyetim olmadığı gibi, hep seçici olmayı tercih ettim.
İlk başlarda Çavdar’ı başkan yapmak için geldiniz suçlamaları zamanla yerini Turan’ın adamlarına bıraktı. Beş aday adayı varken Silivri için daha iyisini aramaktan geri kalmadık. Bu durumu Hüseyin Turan’a söylemek belki de hataydı. Başlayan soğukluk görev süresince devam etti. Anlamadı ya da anlamak istemedi. Veya bu adam nasıl Ak Partili sözlerinin rüzgârına kapıldı. Mevcudun en iyisi Turan kararını verdiğimizde açıklamaktan ve dik durmaktan kaçınmadık. Belki de bu günlerin hınç ortamı tohumlarının atılmasına sebep olduk.
Kısaca özetlemeye çalıştığım gelişmelerin neticesi 2004 yerel seçimlerini kazanmak. Kazanmada tuzu bulunan biri olarak kendimi Ak Partili olarak görme ve kabul etme hakkını elde ettim. Huzurda dile getirdiğim sözümü, Silivri huzurunda tekrarlıyorum. Kazandıran ekibin temsilcisi olarak, kaybettirenleri eleştiri, ikaz ve kınama hakkım hep saklı. Bu gün iş başında olanlar; kaybettirenler ve kazandırmak zorundakiler karması. Netice almak mecburiyetiniz var. O zamana kadar değil sorgulamak; önünüzü ilikleyip saygı göstermek, boyun bükmek, dua etmek konumunuzu güçlendirecektir. Aksi durum başkalarını değil sizi ve Ak Parti’yi yıpratır.
Doğru soru; bu adam nasıl Ak Partili yerine, görevdekilere dönüp niçin gereğini yapmıyorsunuz, siz nasıl Ak Partilisiniz olmalıdır. Benimle birlikte mücadele edip, netice almakta pay sahibi olanların hakları ödenemez. Onlar adına kendimi kazandıran ilan etmenin ötesinde, eğilip bükülmeden, lafı yuvarlamadan kaybettirenleri de tek tek sıralamak istiyorum. Aziz Babuşcu, Mehmet Müezzinoğlu, Hüseyin Turan, Tülay Kaynarca, Yavuz Kaynarca, Metin Karakaş. ( Unuttuğum, kendini bu listeye layık görenlerden özür dilerim.) Bu isimler kaybettirdikleri gibi kaybettirmeye devam edecekler. İzledikleri siyaset bu istikameti gösteriyor. Aynı zamanda bu adam nasıl Ak Partili sorusunu cevaplamak zorunda olan etkili ve yetkili kişiler. Ya cevaplayacaklar ya da kazandıracaklar. Yoksa vay hallerine!..
İyi niyetlilerden, temiz duygularla siyaset yapmak isteyenlerden ricam; ayak oyunlarına ve entrikalara alet olmamaları. Birilerinin söyleyemediklerini, soramadıklarını sizler yapar duruma düşmeyin sakın. Beni kötülemeye çalışarak yaranmaya çalıştıklarınız, gün gelir sizi kötüler. Yakın tarihimiz sayısız örnekle dolu. Etrafınıza bakarsanız fazlasıyla göreceksiniz. Onlar benim kadar direnç gösteremedi, emin olun siz parmağınızı bile kımıldatamaz duruma gelirsiniz. Bilmem anladınız mı? Kazandıran ağabeyinizden bu kadar nasihat yeter.
BU NASIL İLÇE BAŞKANI?
Cuma günü katılamayacağım meclisin pazartesi oturumunda ilgimi çeken bir – iki hususu belirtmek istiyorum. Pazaryeri tartışmaları geniş bir kitleyi ilgilendirdiği için uzun süreceğe benzer. İlgilisi ve seyircisi fazla olduğundan Ak Parti Gurubu yüklenmekten geri kalmıyor. Bu konuda nedense Işıklar’ın anlatım zorluğu çektiğini hissettim. İyi niyetle yola çıkıldığı halde, rakam karışıklığına kurban edilir durumu anlamak mümkün değil. Ben dinlerken, geri planda birileri bir şeyler çeviriyor duygusuna kapıldım.
Kızılay’a yer tahsisi ile ilgili önergeyi meclis sonunda hazırladığı sunumla cevapladı Işıklar. Anlattıklarının, gösterdiklerinin karşı çıkılacak bir tarafı yok. Proje gençlik kampı boyutlarını çok aştı. Silivri Allah vermesin ama olabilecek bir felakette merkez konumuna geliyor. Stratejik konumun yanında, tarımdan iş gücüne katkı sağlayacak yönleri de göz ardı edilmemeli. Ak Parti engelleme gibi bir niyet göstermediği gibi, yangından mal kaçırır görüntüsü sergilediler! Tüm tarafların aklın yolunda birleşeceğini geçte olsa göreceğiz.
Işıklar sunum için kürsüye geçtiği anda CHP İlçe Başkanı, bağımsız aday Çakır’la birlikte salonu terk etti. Ak Partililer ve tüm katılanlar yerlerinden kımıldamazken bu davranışı anlamakta zorlanıyorum. İlgili konuya karşı çıkılıyorsa bile sergilenen tavır meclise de, başkana da saygısızlık. Başkaca nedenler varsa ben anlayamadım. Işılar bu konuda anlatım rahatlığı yaşarken, Değirmenci’nin sıkıntı yaşayacağı gerçek. CHP’yi ikiye bölmekte sakınca görmeyenler, üçe hatta dörde bölünmüş CHP’nin sorumlusu olacaklardır.
Değirmenci’nin kaybettiren konumundan, kazandıran pozisyonuna giden yolda Işıklar ile işbirliği mecburiyeti var. Hedefi milletvekilliği olmalı. Milletvekilliği olmazsa belediye başkanlığı yedekte kalsın anlayışı kendine de, partisine de, Silivri’ye de kazandırmaz. Değirmenci gibi bir tecrübenin hata yapma lüksü kalmadı.
EŞİMİN RİCASI: Ne zamandır yaz diye başımın eti yeniyor. Turan zamanında başlatılan, daha sonra uygulanmayan geri dönüşümlü atık toplama işi bu dönemde niyetleniyor gibi olunsa da bir türlü rayına oturtulamadı. Poşet dağıtma ve toplama saatleri belli olmayınca emek boşa gidiyor. Biraz daha ciddiyet lütfen. Eleştirmekten daha çok Işıklar’ın oluşturmaya çalıştığı hemşeri bilincine katkı olsun diye yazdım. Bu arada eşimin de gönlünü alabildiysem ne mutlu bana.
Kaybettiren olmayın, kazandıran kalın.