“Bu drama dur demek insanlık borcumuz”

“Bu drama dur demek insanlık borcumuz”

02.10.2014 10:47:36

CHP Genel Başkan Yardımcıları Veli Ağbaba, Mehmet Bekaroğlu, CHP Milletvekilleri Mahmut Tanal, Hüseyin Aygün ve Parti Meclisi Üyeleri ile birlikte Belediye Başkanlarını temsilen bölgeye sığınan mültecilere yönelik toplanan yardım konvoyunu Şanlı Urfa’ya ulaştıran heyette yer alan tek isim Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar oldu. Katıldığı programı gazetemize özel olarak değerlendiren Işıklar, bölge ve yaşananlara ilişkin gözlemlerini şöyle aktardı:

IŞIKLAR: TÜRKİYE’YE GELEN GERİ GİDEMİYOR
"Türkiye ile Suriye arasında açık kalan tek Murşit Pınar sınır kapısı onun dışındaki 5 sınır kapısı İşid’in elinde. 800 km sınır Işid’in kontrolüne geçmiş durumda.
Ailelerini, çoluğunu çocuğunu Türkiye’ye geçirip geri ülkelerine savaşmak için dönmek isteyenleri bizim polis ve jandarma aldığı talimat doğrultusunda bırakmıyor. Öne sürülen gerekçe "Can güvenliğinizi sağlayamayız”… Aslında Işid’e karşı koyacak güç oluşmasını önlemek amaç. Suriye’de bizim güvenlik güçlerinin can güvenliği sağlaması gibi mantıksız bir şey olamaz, savaş var orada zaten. Türkiye’ye gelen geri gidemiyor.

"MÜLTECİ SAYISI HAKKINDAKİ RAKAMLAR ARASINDA UÇURUM VAR”
Bölgede şöyle bir sıkıntı daha var Kaymakamlığa gittik 150 bin mülteci geldiğini söylüyor, belediye başkanı 10- 15 bin rakamını öne sürüyor. Verilen rakamlar arasında uçurum var.

"6 SINIR KAPISINDAN 5’İ IŞİD’İN ELİNDE”
Işid’e Türkiye tarafından, diğer 5 sınır kapısından yardım sağlandığı söyleniyor. Araçlarla malzeme taşındığı hatta yaralanan Işid militanlarının Urfa Devlet Hastanesi’nde tedavi edildiği konuşuluyor. Işid bayraklarını sınırdan baktığınızda karşı tarafta görüyorsunuz zaten.

"1,5 MİLYON MÜLTECİ İLE ÇOK CİDDİ BİR TEHDİT ALTINDAYIZ”
Türkiye’nin durumu bu olay çerçevesinde gerçekten vahim olarak değerlendirilir. 1,5 Milyon sığınmacı olduğu söyleniyor. Cumhurbaşkanı da bunu ABD’de bizzat itiraf etti. Yalnızca Sureye’den değil diğer üçüncü dünya ülkelerinden gelen bu insanlar Türkiye’nin her yerine yayılmış vaziyette. İçlerinde kaçağı, göçeği, militanı hepsi Türkiye’nin her yerine dağılmış durumda. Çok ciddi bir tehdit alanı oluştu.Türkiye’nin üniter yapısı, güvenliği, huzuru bir takım siyasi hesaplara kurban edilmiş vaziyette. Karanlık bir geleceğe doğru ittirilmeye çalışılıyoruz.

"TANPON BÖLGE İÇİN ZEMİN HAZIRLANIYOR”
Bölgede çok büyük bir göç olduğu söylentisi yayılarak tampon bölge oluşturulmasının zemini hazırlanıyor.Tehlikelerden bir diğeri de bu. Başbakan da tampon bölge kurmak istediğini söylediği için kaymakam ve belediye başkanının verdiği rakamlar bu denli çelişkili olarak ortaya çıkıyor. Sözde; ‘Kobani boşalmış, kimse kalmamış, 150 bin göçmen gelmiş, çok büyük tehlike var araya tampon bölge oluşturalım’.
Tampon bölge oluşturduğunuzda; orada yaşayan herkes akraba, böyle bir uygulama halinde birbirinden bir daha birleşmemek üzere ayrılmış olurlar. Güvenlik de sağlanamaz, orasını İşid’in eline teslim etmiş oluruz. Birleşmiş Milletler de el koyabilir; Bosna’da oldu bunlar, çok büyük dramlar yaşandı. Tampon bölge demek sınırımızda üçüncü bir devlet kurulması anlamına gelir bir bakıma. Bu tarz senaryoların oynandığı ile ilgili endişeler var ve haksız da sayılmaz.

"ULUSLAR ARASI MEDYA ORADA, ULUSAL KANALLAR YOK”
Işid’e Türkiye’nin yardım ettiği söylentisi çok yaygın. Bölgede yüzlerce yabancı medya temsilcisi var ancak ulusal basın konuya son derece duyarsız veya bir bilgi karartması içinde. Türkiye’nin başına musallat olan beladan kimsenin haberi yok. Anlık kıvılcım ile kendimizi çok büyük bir yangının içinde bulabiliriz. Erken teşhis edilmeyen kanser hastalığı gibi. Birden bire çok kötü bir durumla karşı karşıya kalmamız söz konusu olabilir. Türkiye böyle bir tehdittin içine sürükleniyor izlenimini aldık bölge temasları ve ziyaretimizde.

"SAVAŞIN KÖTÜLÜĞÜNÜ BİR KEZ DAHA GÖRDÜK”
Politika tarafı böyleyken bir de insanı yönü var orada yaşananların. Tam bir perişanlık söz konusu. Savaşların ne kadar kötü olduğunu gördük. Bölgeye ilk gidenler de CHP heyeti olarak bizlerdik. Başka ulaşan herhangi bir yardım yok. CHP Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun görevlendirmesiyle Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Medya Sorumlusu Mehmet Bekaroğlu, milletvekillerimiz Mahmut Tanal, Hüseyin Aygün… 8 kişilik bir heyet olarak gittik.

"YARDIMLARIMIZI HALKIN SEÇTİĞİ TEMSİLCİYE TESLİM ETTİK”
Yerel yönetimler olarak düzenlendi katıldığımız konvoy ve Türkiye’deki CHP’li belediye başkanlarını temsilen sadece ben görevlendirildim. Sağladığımız bütün yardımları Suruç Belediye Başkanı Zuhal Erkmez’e teslim ettik, parti veya kaymakamlığa değil.Belediye başkanımızı da gerçekten tebrik etmek istiyorum o denli zor koşullar karşısında son derece dirayetli, güçlü bir duruş sergilediğini gördük. Orada bir de konuşma yaptım. Yardımlarımızı belediyeye teslim ettik ve onlar halka dağıtacak. Mahallelere CHP olarak dağıtıp sunduğumuz katkıyı siyasi anlamda kullanmadık. Yardımı kime teslim edeceğimiz konusunu tartıştık. Belediye başkanına olması konusunda ısrar ettim. Mademki yerel yönetim konvoyuyuz, halkın seçtiği temsilci de belediye başkanı olduğuna göre ona iletmemizin en doğru olacağı kanısına vardık. Halkın seçtiği yönetime teslim ettik yardımımızı. Kürt ve Arap iki binden fazla vatandaş belediyenin etrafını sararak, bizleri alkışlarla karşıladı. Çok duygulandım ve önemli de bir mesaj verdiğimize inanıyorum.

"YARDIM KAMPANYASI BAŞLATACAĞIZ”
10 tır yardım tabi ki yeterli değil ama biz elimizden geleni yaptık ve yapmaya da devam edeceğiz. Oradaki belediye ile irtibatı kesmememiz lazım. Hemşerilerime de seslenmiş olayım bu sizin aracılığınızla kış geliyor; battaniye, mont, ayakkabı, çocuk bezleri ile maması, ilaç ihtiyaç duyulan yardımlar.Bir kampanya başlatmamız lazım diye düşünüyorum. Belediyenin BDP’li olması, siyasi farklılığı hiç önemli değil. Hatta tam tersi daha çok yardım etmemizi gerektirir. Halkın belediyesine nasıl sahip çıktığını gördüm. Belediyenin de çok başarılı bir şekilde sorunların üstüne gittiğini, halkın güvenini kazandığını, vatandaşların belediyeden başka kimseye güvenmediklerini gözlemlerdik.

"PARTİ YETKİLİLERİMİZ TAKTİRLERİNİ İLETTİ”
Cumhuriyet Halk Partisi’nin Silivri Belediyesi’ni görevlendirmesi, şahsımdan ziyade, bu olay çerçevesinde şunu da gösterdi ki; Silivri belediyesi bugüne kadar partimizin müdahale ettiği birçok yerel yönetim sorununda, sosyal sorumluluk projesi ve görevlerinde bulundu ve destek oldu. Bu yaklaşımımızın parti genel merkezinde takdirle karşılandığı bana yetkililerce de iletildi. Bunun için de Türkiye’deki bütün CHP’li belediye başkanları adına temsilci olarak ben seçildim, yardımların teslimatına katıldım.”

"MİLLETVEKİLİNE BUNU YAPAN, HALKA NASIL DAVRANIYOR DÜŞÜNÜN”
Zırhı bir aracın CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ile birlikte bulundukları aracın üzerine kasten sürülmesi ve durmadan devam etmesi olayına da değindi Işıklar. Tanal’ın aracı 2 km takip edip, durdurması ve de polisler hakkında şikayetçi olduğu durumu da değerlendiren Işıklar, sözlerine şöyle devam etti: "Ortaya yaşadığımız münferit olayda, polisin zırhlı aracını milletvekillerimizin de bulunduğu aracın üzerine sürmesinde bana şunu düşündürdü; bize bunu yapanlar oradaki sıradan halka neler yapıyor. Allah onlara acısın ve yardım etsin. Bölgede halkın devletin sıcak yüzüyle hiç tanışmadığını görüyorsunuz.”

"YAŞANANLARA DUR DEMEK İNSANLIK BORCU”
"Ülkeler ve siyasi partilerin, yaşanan mülteci felaketini, savaş durumdan faydalanmak yerine yardım etmesi gerektiğini düşünüyorum” diyen Işıklar, "Oy deposu olarak görüp, cehaletten ve yoksulluğundan faydalanması yerine bölgede yaşayan insanlara dokunmak ve onlara Türkiye’nin ayrılmaz birer parçası olduğunu hissettirmemiz lazım. Başta CHP olmak üzere, ister oy çıksın veya çıkmasın insanlık borcu olarak bütün partilerimizin oradaki drama seyirci kalmak yerine, ortadan kalkması için yardımcı olması gerektiğini savunuyorum. İsterse de bir oy bile çıkmasın onlara, bunu yapmak insanlık görevleri.

"YAŞANAN DRAM ANLATILMAZ”
Orda yaşanan dram anlatılmaz. Bunu görenler de unutamaz, kayıtsız kalması söz konusu değil. En çok üzüldüğüm konu da Türkiye’nin gündeminde bunlar yok; konuşulmuyor, gösterilmiyor… Medya üzerinde bir karartma söz konusu. Dünyanın gösterdiği ilgi ve hassasiyeti maalesef biz göstermiyoruz. Bunun da bilinçli olarak uygulandığını düşünüyorum yoksa bu kadar sessiz ve duyarsız kalmamız söz konusu olamaz” ifadeleriyle sözlerini noktaladı.
Sevginar UYGUN

YORUM YAP