Ahmet Yücegök

Bu Güne Dair

Silivri Belediye Meclisi’nin Kasım ayı Meclis toplantıları, geçen hafta cuma günü sona erdi…
İlk toplantısı salı günüydü...
İlk toplantıda yaşanan bir olay neredeyse gündemin önüne geçiyordu…
Oysa olayın olduğu gün, adı geçen yanlışlıkla ilgili olarak, iktidar ve muhalefet konuyu kapatmışlardı. Ya da öyle zannetmişlerdi. Nedeni, ortada bir kasıt olmadığı apaçık ortadaydı…
Kısaca, iktidarı ve muhalefeti aşan bir tartışma yaşandı o gün. Neredeyse gündemin önüne geçiyordu…
İktidar, tartışmanın ulusal kanallara kadar taşınmasına biraz şaşırmıştı. Bu kadar dilleneceğini tahmin etmemişti...
Ve…
Muhalefet…
Onlar da tahmin etmemişler ama daha sonra, bu olaydan nemalanmak istemiş oldukları belli…
Nereden anlıyoruz?
İlçe Başkanı, aynı zamanda Meclis Üyesi Metin Karakaş’ın bir yerel gazeteye verdiği,  konuyla ilgili demecinden. Ve o gazeteden binlercesini alıp dağıttırmasından…
Daha sonra…
Bu konular üzerinden siyaset yaparken iyi düşünülmesi gerektiği. Kutsal değerleri kaşımanın, siyasi malzeme konusu yapmanın kimseye faydası olmayacağı üzerine anlaşıldı… Küçücük bir tartışma alevleniverdi. Az daha kontrolden çıkıyordu…
Ve… Orada o gün  “ceviz kabuğunu doldurmayacak” birçok şey konuşuldu o olay bahane edilerek…
Neyse…
Meclisin görüşmesi gereken gündemi bitti. Sonra, o ilk günkü Meclis Oturumun- un kamera kayıtları seyredildi…
Ardından…
AKP İlçe Başkanı ve Meclis Üyesi Metin Karakaş söz aldı… Konu üzerinde bu denli spekülasyon yapılmasını doğru bulmadığını, ne var ki belediye binası önünde konuyla ilgili  “bildiri” dağıtılmasını da doğru bulmadıklarını söyledi…
İzleyici bölümünden CHP İlçe Başkanı Hüseyin Şahin söz istedi
Meclis içinde geçen bu olaya özünde AKP İlçe Başkanı’ndan farklı bakmadığını
Belediye dışında dağıtılan bildiri ile ilgili olarak  “Partimin İlçe Gençlik Kolları el ilanı gibi bir şey dağıtmıştır. İyi okursanız, orada hiçbir partiyi suçlama yoktur. Çünkü Partimin kendini savunma gibi bir derdi yoktur. Biz Cumhuriyeti kuran bir partiyiz. Cumhuriyet değerlerini örseleyecek hiçbir şeye müsaade etmeyiz. İstiklal Marşı ve bayrak bizim için emperyalizme karşı ve-rilen bir savaşın simgeleridir. O nedenle, İstiklal Marşı ve bayrak, üzerine titrediğimiz en hassas değerlerdir. Ve olayın geçtiği yer Silivri Belediye Meclisi’dir. Bildiri, yalnız partimizi düşünerek değil, meclisin itibarını düşünerek dağıtılmıştır. Biliyoruz ki, böyle bir düzmece haberler yalnız Belediye Başkanımızı değil, tüm meclisi zedeler. Bu karalama kampanyası Metin Karakaş’a da yapılsa aynı şekilde müdahil olurduk” dedi…
Böylece… Konu kapanmış oldu…

BİRAZ NOSTALJİ
1980’li yıllar… Hasan Özkök… Silivri’nin tek noteri… İlk, 12 Eylül 1980 sonrası…
Henüz darbe korkusu geçmemiş… Herkes bir birine şüphe ile bakıyor. O zamanın “Öğretmenler Derneğinde” tanımıştım kendisini… Ara sıra 30-40 kişilik “dostlar sofrası” adı altında düzenlediğimiz, herkesin parasını kendi ödediği “dostlar sofrası” yemekleri ile dostluğumuz ilerledi…
Sırtında kocaman çantası…
Kendisine bir sandalye, yanına da çantasını koymak için bir sandalye tutar…
Oturur oturmaz, çayını söyler…
Ardından, çantasından bir kitap ve bir kalem çıkarır…
Çayını yudumlarken…
Kitabını okur. Önemli gördüğü yerlerin de altını çizerdi…
Dediğim o ilk günlerde…
 12 Eylül 1980’nin o ilk günleri biraz da bu günlere benzeyen günler…
İçeri alınan, bu günkü kadar olmasa bile…
 Bir ihbara bakıyor…
Aylarca içerde tutulabiliyor…
Hasan Özkök…
Öğretmenler Derneği Lokali’nde bağırarak darbeciler aleyhine konuşması çoğu kişiyi tedirgin etmişti. Muhbir zannedenler bile olmuştu…
Düşünebiliyor musunuz?
Hem noter…
Hem kitap okuyor…
Hem de bağırarak konuşuyor… Sonra, anladık… Tepkisi haksızlıklara imiş…
Neyse… En son…
İstanbul Sirkeci,16.Noterliğini yürütü-yordu…
Bir özel şirket, yurt dışından alacağı bir kredi için anlaşmanın tercümesini onaya getiriyor. Yanında çalışan Kâtip, harcı eksik almış…
Sonra… Emekli oldu…
İşte o özel bir şirkete yapmış olduğu o çeviri onayı başına dert oldu...
Bu işlemden dolayı Hasan Özkök’e o güne kadar elde ettiği tüm varlığını satsa ödeyemeyeceği kadar ödeme emri geldi… Damga Vergisinin aslı ve cezası ile birlikte o güne göre çok büyük bir para…
Ve Vergi Dairesi işleme başladı…
 Hasan abi mahkemeye başvurdu...
Mahkeme hemen sonuçlanmadığı için Vergi Dairesi vergi ve ceza süresinde ödenmediğinden dolayı haciz işlemini başlattı… Hacizden kurtulmak için bin bir türlü zorlukla boğuştu. Bu arada olayın muhatabı ilgili şirket insafa geliyor. Vergi Dairesi’ne parayı yatırdı. Lakin Hasan Abi’nin sıkıntıdan, her tarafı “yara, bere” içinde kalmıştı…
Daha sonra…
Yıl 1990’lı yılların ortaları  “İslami Terör”  her gün televizyonlarda konuşuluyor. Bilhassa Cumhuriyetin ilk yıllarını iyi bilenlerin korkulu rüyası…
Hasan Abi,  Silivri Spor Kulübü bahçesinde otururken ağzından kaçırdığı bir cümle yüzünden “terör şubesine” davet edilmişti. Davete icabet etti ama orada da sakarlık peşini bırakmamıştı. “Yanınızda kimler vardı?” dediklerinde bizlerin ismini vermişti. Gayet tabi bizlere de davet geldi. Gittik. Epey bir sorgudan sonra salıverilmiştik…
İstanbul içine taşındı…
Şimdi… Telefonlaşıyoruz…
Dinlenmekten korkmadan rahatça konuşarak…

BURASI NERESİ?
Ülkenin birinde… Bir başbakan varmış… O başbakan… Bir gün, Libya Lideri Kaddafi’ye “kardeşim” diye sarılmış Medyanın önünde…
Birkaç gün sonra…
Başbakanı olduğu ülkenin dahil olduğu NATO ittifakı, Libya’ya müdahale kararı alınca “NATO’nun orada ne işi var Libya’da” demiş...
Ertesi gün… Ne olmuş, nereden uyarı gelmiş bilinmez…
“En başta NATO’nun yanında yer almış.” Yine… Bir gün…
“Gazze’ye gemi göndereceğim. Engel tanımam” demiş…
Sonra… Ne olmuşsa olmuş “vazgeçmiş” O Başbakan…
Başkanı olduğu partisine ait bir  “Belediye Başkanı” ile ilgili rüşvet iddialarda delil olarak gösterilen deftere  “ kâğıt parçası” demiş. Lakin yüzlerce insanla ilgili “telefon dinleme” kayıtlarını delil olarak kabul edip suçlayabilmiş…  
Ve… Aynı başbakan… Bir gün…
Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu kararla ile ilgili olarak demokrasi “ hançerleniyor” demiş… Sonra ayni mahkemenin vermiş olduğu bir kararla ilgili,  eleştiren muhaliflerine karşı “yargı kararına saygı göstermelisiniz” demiş.
Ve… O Başbakan…
Her yaptığının arkasına seçilmişliğini koymuş. Ama bir sürü seçilmiş olan muhaliflerini “bağımsız yargı” marifetiyle içeri tıkmış… Devamı haftaya…

Haberin devamı 14.11.2011 tarihli Hürhaber Gazetesi’nde…


YORUM YAP