Mesleğe başlayalı tam 47 sene oldu. Milliyet'le başlayan ve 17 yıl süren serüvenim sonra televizyonlarla devam etti.
Kanal 6, Kanal D, Show TV, CINE 5, Digitürk ve Lig TV kuruluşlarında bulundum. LIG TV'nin 5,5 sene genel müdürü oldum. Daha sonra da Digitürk Genel Müdür başdanışmanlığına getirildim.
Yani futbolun içinde dolu dolu geçen bir hayat...
Dünyanın birçok ülkesinde bulundum. Dünya kupaları, Avrupa kupaları, Şampiyonlar Ligi maçları...
Saymaya kalksam sonunu getiremem. Bunda tabii ki Avusturya Lisesinde ve İngiltere'de okumamın da rolü var.
Dünyada birçok yıldızla tanıştım.
Başta Franz Beckenbauer olmak üzere Cruyff'dan mı başlasam. Yoksa İtalyan, İngiliz, Alman, Fransız milli takımlar hocalarıyla mı devam etsem bilemiyorum. Ama bir sürü değerli insan...
Dünyanın birçok ünlü statlarını mı anlatsam...
Türkiye gurur duyduğum ülkemdir. Bu her zaman böyle olmuştur. Türkleri severim. Türklüğü sevenleri de severim. Küçüklüğümden beri üzerime yapışmış, hiçbir zaman da terk etmeyeceğim bir olgudur.
Nereye geleceğim?
Uzun zamandır uzaktan izlediğim bir Fenerbahçe - Galatasaray kavgası var. İş hakaretlere kadar vardı.
Hatta birbiri hakkında suç duyurusuna kadar gitmeler...
1976'dan beri bu ezeli-ebedi rekabeti sonuna kadar izledim.
Hiç böyle hareketler olmazdı.
Ama maalesef Ali Koç kavgaları başlatan kişi.
Amerika'da eğitim almış kişi. Demek ki iyi eğitim almakla bu işler olmuyor.
Neden başlattığını tahmin edebiliyorum.
Süper Kupa finali oynanacak, bu sayfalarda çok yazı yazdım.
Çeşitli dolambaçlı yollardan gidilip oyun iptal ettiriliyor.
Futbol Federasyonu süresini değiştiriyor.
Gene yok. Yani Mayıs ayında yapılacak maça kadar skordan ve maçtan kaçma var.
Neden maçları oynamak istemiyorsunuz?
O da belli. Olası bir yenilgide kendi vicdanınızla hesaplaşmak durumunda kalmamak için.
Bu işte sadece Ali Koç mu suçlu! Futbol Federasyonu ve Galatasaray Başkanı Dursun Özbek'in de suçu var.
Böyle işi gererek kendi toplumlarına mesaj vermek istiyorlar. O mesaj alınıyor mu?
Fenerbahçe'nin son yaptığı 22 bin kişiyi aşan insanın katıldığı genel kurulu görürsek 'Evet.'
Bu nereye gidecek. Tabii ki Mayıs ayında oynanacak maça.
Ahlak, Helenic düşünür Socrates'le başlayıp 18'inci yüzyılda Emmanuel Kant'a kadar uzanmış insan yaşam biçimidir. Ahlakla ilgili bu sayfalarda çok yazı yazdım. Ahlak bir erdemdir. Bir inançtır. Erdemli bir insan olmak insanı varlığını bir üst seviyeye çıkarır.
Ancak dünyanın sonu geldikçe erdem yavaş yavaş kaybolacak. En sonunda da yok olup gidecek.
Biz insanlar bunu hiç düşünmüyoruz. Hiç aklı-selim ile davranmıyoruz. O yüzden kendimizi değil biraz da çevremizi önümüze alalım.
Bu ne kavgası yahu!
Hoşça kalın…