Eğitim İş Sendikası Merkez Yönetim Kurulu, “Sahte diplomalı Yerlikaya`nın unvanları elinden alınmalı, adı okul tabelasından kaldırılmalı. Bu rezaletin yarattığı yarayı ancak adalet iyileştirir.” dedi.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı, Vakıfbank Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, eski AKP milletvekili ve eski güreşçi Hamza Yerlikaya'nın lise diplomasının sahte çıkması üzerine eğitim camiasından büyük tepki geldi.
EĞİTİM İŞ: HAK ETMEDİĞİ MAKAMLARI İŞGAL ETTİ
Eğitim İş Merkez Yönetim Kurulu, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şu ifadelerine yer verdi: “Cumhur İttifakı'nın devletin kritik kademelerine yaptığı atamalarda liyakati değil, yandaşlığı kriter olarak belirlemesi, neredeyse her gün ülkenin yeni bir skandalla çalkalanmasına yol açmaktadır. Bunun son örneği, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı, Vakıfbank Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, eski AKP milletvekili ve eski güreşçi Hamza Yerlikaya'nın lise diplomasının sahte çıkması olmuştur.
Yerlikaya'nın yargılandığı mahkemenin kararına göre, ortaokul mezunu olan Yerlikaya, hak etmediği makamları işgal etmiştir.
“SUÇUN KASITLI İŞLENDİĞİNE DAİR ŞÜPHEYE YER BIRAKMADI”
TBMM'nin sitesinde üniversite mezunu, AKP'nin resmi sitesinde lise mezunu, gerçekte ise ortaokul mezunu olan Yerlikaya için Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2001'de verdiği gerekçeli kararda "Mevcut delil durumuna göre ancak sanığın sahte olan diplomayı bilerek kullandığı söylenebilir” ifadesinin yer alması suçun kasıtlı işlendiğine dair şüpheye de yer bırakmamıştır.
SKANDALIN BOYUTLARI…
Bu rezalet, Yerlikaya'nın AKP yandaşlığıyla devletin önce eğitim sistemini kandırdığını, sonrasında hak etmeden bürokrasinin merdivenlerinden tırmandığını ortaya koymuştur. "Cumhurbaşkanı, sahte diploma kullanan eski bir güreşçiye ne danışmaktadır?" sorusunu gündeme getiren bu skandalın, birden çok boyutu vardır:
Yerlikaya'nın durumu, AKP'nin getirdiği Cumhurbaşkanı-Başkanlık sisteminde "ben yaptım oldu" şiarıyla yapılan ve asla sorgulanamayan atamaların ne kadar tehlikeli bir çürümüşlük yarattığına önemli bir örnek teşkil etmiştir. Hak edenin değil hak yiyenin yükseldiği bir düzen, "kimsesizlerin kimsesi" olan Cumhuriyet'imize asla yakışmamaktadır.
İlgili mahkeme kararında anlaşıldığı üzere şahsın resmi evrakta sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık, bankacılık kanununa muhalefet ve görevi kötüye kullanma suçlarını işlediği ortaya çıkmıştır. 20 yıl önce "suç makinesi" başlığıyla gazeteleri süsleyebilecek olan bu kabarık sicilin bugün hak ettiği cezaya çarptırılmaması, toplumun zaten iktidar tarafından zayıflatılan adalet duygusuna ağır bir darbe vurmaktadır.
“4 ÜNİVERSİTE MEZUNLARI İŞSİZKEN, YERLİKAYA 4 AYRI YERDEN MAAŞ ALARAK GELİR ADALETSİZLİĞİNE AYNA OLDU”
Ülkemizde 4 üniversite mezunu insanlar işsiz gezerken, Hamza Yerlikaya'nın 4 ayrı yerden (bilinen) maaş alması toplumdaki gelir adaletsizliğine ayna olmuştur. Saray etrafına doluşmuş milli ve yerli "kayaların" ülkede yoksulluk olmadığını söyleyip durmasının altında yatan para akışına örnek teşkil etmiştir.
Eski güreşçinin demokrasiyi tuş eden karanlık kariyer yolculuğu, eğitim sistemimizin ne kadar kolay aldatılabilir olduğuna da gösterge olmuştur. Şahıs, sahte diplomayı kullanarak; Süleyman Demirel Üniversitesi Burdur Eğitim Fakültesi Beden Eğitimi ve Spor Bölümüne oradan da Sakarya Üniversitesi Yüksek Lisans Programına girmiştir. Dolayısıyla bir sahte diploma kullanarak, hak etmediği iki "gerçek" diplomayı elde etmiştir. Her seçim öncesi "E-devlete geçtik. Her evrak bir tuşla ulaşılabilir durumda" diye propaganda yapılsa da bu rezalet, akademide dahi sahte evrakla yükselmenin, evrakların sorgulanmadığının ya da bazı kişilerin evraklarının bilerek sorgulanmadığının kanıtı olmuştur.
“TRAJİKOMİK BİR AZİZ NESİN HİKÂYESİ”
Bu skandalın yarattığı tartışmada gözlerden kaçan bir husus ise, sahtecilik yaptığı ortaya çıkan Yerlikaya'nın adının maalesef bir devlet okulunun tabelasını süslüyor olmasıdır. Konya'da şahsın adının verildiği Karatay Hamza Yerlikaya Spor Lisesi, ülke için artık adıyla bir utanç abidesi olarak varlık göstermektedir. Eğitim-İş olarak okul isimlerine dair yıllardır verdiğimiz mücadelede, birçok okul tabelasından Cumhuriyet'in kurucusu olan isimlerin silinip yerine yandaşların adının konmasının karşısında durduk; davalar açtık. Yerlikaya'nın adının bir okula verilmesiyle beraber ortaya çıkan tablo da bu kavgamızın haklılığının altını çizmiştir. Çünkü okullar, geleceğe uzanan köprülerdir; o binalarda topluma ve insanlığa fayda getirecek yarının bireylerinin yetişmesi umulur. O binalarda eğitimciler bu uğurda ömürlerini harcar. Bu kadar mukaddes kurumlara yandaşların, partizanların, sahtekarların, darbecilerin, parayı bastıranların değil, vatana faydası tartışılmaz olan şahısların isminin verilmesi işte bu yüzden önemlidir. Diploması sahte olan bir şahsın adının diploma veren bir devlet kurumunu süslemesi, ne yazık ki ülkenin nasıl hızla trajikomik bir Aziz Nesin hikayesine dönüştürüldüğünü göstermektedir.
“BU REZALETİN YARATTIĞI YARAYI ANCAK ADALET İYİLEŞTİRİR”
Eğitim-İş olarak altını çiziyoruz: Bu rezaletin yarattığı yarayı ancak adalet iyileştirir.
Hamza Yerlikaya'nın elinden tüm unvanları alınmalı, diplomaları iptal edilmeli, adının verildiği okula derhal başka bir isim koyulmalıdır. Ayrıca şahsın atandığı makamlarda yaptığı (eğer yapabildiyse) tüm işlemlere yönelik geriye dönük kapsamlı bir inceleme başlatılmalı, bu kadar vasıfsız bir şahsın neden ve nasıl atandığının da hukuksal olarak hesabı sorulmalıdır.
Eski güreşçi Hamza Yerlikaya bir kamu bankasının başkan yardımcılığına ilk atandığında tepki gösteren ilerici kamuoyuna "istediklerini söylesinler" diye çıkışan siyasi iktidara da bu vesileyle seslenmek isteriz: İşte biz bu yüzden Atamızın söylediği gibi sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severiz.”
Haber Merkezi