Bu ülkede herkes inşaatçıdır! - HÜSEYİN KURU
Bu tür dönemlerde ya da bölgesel imar değişikliklerinde ve değişen koşullarda bir bakmışsınız arsa sahipleri de hemen inşaatçı olmuştur!
Örnekleri çoktur neredeyse farklı meslek sahipleri veya başka sektörlerde faaliyet gösteren kişi veya kuruluşlar ‘bu inşaat işinde para var’ düşüncesi ile sektöre koşarak hatta uçarak adım atarlar… Bir bakmışsınız çiçekçi, ayakkabıcı, parfümcü, fotoğrafçı vs. gibi kim varsa herkes müteahhittir!
Bazıları 1-2 proje veya site inşa eder, bazıları kendine göre bir satış jargonu kurar, bir kaç zaman sonra da ya topu diker ya da çekilmez bu kahır der ve bırakır!
Bu dönemlerde inşaat işine giren bir pişmandır bir de girmeyen!
Zaten sektöre sonradan giren bu insanlar kendi inşa ettiği projede de oturmaz!
Tabiatıyla böyle olunca –yasal yükümlülükler ve mevzuatta uygun- herkesin inşaatçı olmaması için de ortada bir neden de yoktur!
Bakınız AB ülkelerinin toplamın da 5 bin inşaat şirketi vardır… Bizim ülke-mizde bu sayı neredeyse 200 bindir, belki de fazladır!
Dikkat edilirse sektör de zaman zaman yaşanan olumsuzlukların en temel nedenlerin bir tanesi de bu anlayış ve ticari girişimlerdir!
Rüzgarın çocukları sonra savrulur gider.
Yani inşaat biter veya bitmez, yapı paydostur!
***
Her zaman söylüyoruz; yapı denetime tabi olmak doğru inşaat üretildiği veya inşa edildiği anlamına gelmez!
Bugün ülkemizde inşaat sektöründe en büyük sıkıntı cehalet, cüzdan ve cesaretsizlik!
Bu ne demek? Ticari kaygılar ön planda tutularak yapılan işten veya üretimden hayır gelmez!
Fikir sahibi olabilmek için önce bilgi sahibi olmak gerekir.
İşin ehli iş yaparsa veya üretirse makbul mal olur, aksi halde sonuç kaçınılmazdır.
2011 yılında Van’da meydana gelen depremde yapı denetime tabi olan binaların yıkılmasını nasıl bir sebebe veya hangi gerekçeye dayandırabilirsiniz?
Devam edelim… 1999 Adapazarı depreminde Avcılar bölgesi ne kadar etkilendi?
Tablo vahim… Burada dikkat çekmek istediğim konu şu; Halbuki Avcılar ile Adapazarı arasında 186 km mesafe var…
Oysa Silivri’nin 40 km açığından geçen bir fay hattı var!
Zemin sorunu olan bölge ve semtler mercek altına alınmalıdır, aksi halde ciddi sıkıntılar yaşanacaktır.
Önüne gelenin inşaat yaptığı bir ülkede bu işin sonu nereye varacaktır?
Biz sektörde faaliyet gösteren insanlar olarak yazıp çiziyoruz ve şunu hep ifade ediyoruz; bu ülkenin %95’i deprem bölgesidir bu nedenle;
1- Zemin sorunu yaşanan bölgelerde ahşap sistemli yapılar inşa edilmelidir.
2- Yüksek katlı yapılar deprem riski düşük ve zemin sorunu olmayan bölgelerde inşa edilmelidir.
3- Toplumsal bilinç eğitimin ilk kademesinden itibaren öğretilmelidir.
Bakınız 1999 depreminde Beylikdüzü bölgesi ciddi şekilde etkilenmiştir. Ders alınmamıştır ve bugün verilen imar durumuna göre yüksek katlı binalar inşa edilmektedir. Ve bu durum yanlıştır.
Yapısal reform yapı denetim kanalları ile kurulduğunda otokontrolün sağlandığı fikrine karşıyım… mukadderatı kişilere bağlı olan toplumsal her iş hikayeyle biter!
Hangi iş olursa olsun veya ne inşa ederseniz edin veya ne üretirseniz üretin eğer ortada bir ticari ahlak yoksa o işin hem devamı olmaz, hem de süreklilik sağlayamazsınız.
Nihayetinde kul görmese Halik görür!