Melek Çorbacı Var

Bugün de öldük!

Öyle bir haberle başladım ki güne, içimi sızım sızım sızlattı, kavurdu ciğerlerimi! Bir kadın cinayeti...
Hem de çok iyi yürekli, sevgi dolu, çok sevdiğim bir kadın! Zeynep! Bugün de öldük, öldürüldük ve korkarım ki bu hep böyle devam edecek, bitmeyecek...
Yazabilecek miyim acaba, yüreğim dayanacak mı derken aklıma Fuzuli'nin şu sözü geldi: “Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil” Evet, söylesem, haykırsam, bitsin artık kadınların çektiği zulüm, ölmesinler, öldürülmesinler desem hiçbir tesiri olmayacak biliyorum ama susarsam da arkadaşıma olan son vazifemi yerine getiremeyeceğim. Hem aldatıldı hem dayak yedi hem hakarete uğradı ve sonunda kaçamadığı o son, “kader” diye dayatıldı. Tek kurşunla, acımasızca, bile bile, göz göre göre geldi ölüm.
Üç günlük, boş, bomboş, şu yalan dünyaya sığdıramadınız kadınları. Oysa ki ne çok emek verdiler bu dünyaya, ana oldular evlât oldular, kan oldular-can oldular ve sonunda canlarından oldular. Kadınlar sizin malınız değil, istediğiniz gibi kullanamazsınız, hele ki canını asla alamazsınız! Korkuyla geçen bir ömür, ömür dediğim de hani 70-80 sene falan değil, 37 sene sadece 37, o da korkuyla dayakla geçen 37 yıl. Küçücük bir kız çocuğu kaldı ardında, annesinin her sabah okula uğurladığı. Ya peki o ne olacak? Nasıl tutunacak bu hayata? Bu hayat artık ona nasıl kucak açacak? Annesinin açamadığı kucağı kim açacak o küçük yavruya?
Boğazım düğüm düğüm, senle yaşadığım tüm anılar acımasızca gözümün önünde, gitmiyor bir türlü... Yazacak çok şeyim var ama bugün tükendi sanki kalemim, mecalsizim, dermansız.
Yitip giden tüm kadınlarımız için hep yandık, çok yandık ama sen sonuncusu ol artık Zeynebimm! Bitsin artık kadınların bu çilesi, yeter artık çektikleri eziyet. Koruyamadık sizi, hakkıyla yanınızda olamadık, göremedik acılarınızı! Hakkınızı helâl edin, Mekanınız Cennet olsun!

YORUM YAP