Kaç gündür takip ettiğim bir konu vardı; geçenlerde ünlü bir kaçakla paylaştım “Bunu niye yazmıyorsun…” diye çıkıştı.
Türkiye'nin içine sürüklendiği Ortadoğu terör bataklığına dair isyanımın çıkış noktaları yer yer hep; ‘Aman olmadı Bulgaristan'a döneriz' gibi farkındayım saçma bir noktada patlak vermekteydi… Ama işte öfkeyle kurulan, anlamı kuşkulu cümleler…
Geçenlerde benim de sayesinde Türkiye'de üniversite eğitimi aldığım Bulgaristan'da komünizmin yıkılmasından sonra kurulan ilk Türk partisi Hak ve Özgürlükler Hareketinin onursal genel başkanı Ahmet Doğan'ın Tayyip Erdoğan'a yazdığı açık mektubu yansıtan haberlere denk geldim.
***
Doğan ile Erdoğan arasında nasıl bir bağ olabilir sizce?
Hak ve Özgürlükler Hareketi kuruluşunun ardından sürekli Bulgaristan'daki hükümetlerde iktidar ortağıydı. Eski komünist partisi de kazansa seçimde demokratlar da birinci olsa hükümet kurmak için üçüncü parti ile koalisyona girmek zorundaydılar. Ta ki Tayyip Erdoğan Türkiye Başbakanı olarak Hak ve Özgürlükler Hareketinin kurucusu ve başındaki ismin/Ahmet Doğan'ın gitmesi gerektiğine karar verene dek.
Söylenti ve fısıltılar halinde Bulgaristan'da Lütfü Mestan'a AK Parti kanadından Türk azınlığını temsil etmek üzere ikinci parti kurdurulduğu yoğun şekilde konuşulmaya başlandı. İkinci parti kurulduktan sonra Türkleri temsil ettiği iddiasındaki iki parti de Bulgaristan'da hükümetlerde görev alamamaya başladı. Bölünmüşlük hükümet ortaklığına mal oldu… Eskiden bakanlıklarımız vardı yalan oldular, birçok belediye yönetimi kaybedildi.
Bulgar basını son olarak Bilal Erdoğan'ı manşetlerine taşıdı geçtiğimiz haftalar.
Hak ve Özgürlükler Hareketini Erdoğan'ın talimatıyla terk etmeyen ve yeni kurulan partiye katılmayan Bulgaristan'daki Türk Milletvekillerine Türkiye'ye giriş yasağı getirilmesi üzerine iki ülke arasında diplomatik kriz çıktı… Ardından Bilal Erdoğan'ın, babasının talimatıyla kurulan ikinci Türk Partisinin lideri Lütfü Mestan'a yılda bilmem kaç milyon desteği Cumhurbaşkanlığının örtülü ödeneğinden söz verdiğini yazdı Bulgar basını çarşaf çarşaf…
Bitmedi; Doğu'daki terör olaylarına Batı'nın sessiz kalmasına tepkisinden dolayı Erdoğan ile Bulgaristan'da kurdurduğu ikinci parti ve başına geçmesini uygun gördüğü isim, Türklere özerklik talebi gibi bir istekle gündeme gelmesi ortamı iyice gerdi… Türk ve Bulgarların, Bulgaristan'da huzur içinde yaşamı dinamitledi. Bugüne kadar siyaseten diledikleri primi alamayan ırkçılar, “Biz söylemiştik Türkler Bulgaristan'ın ülke bütünlüğü konusunda tehlike” naralarını daha bir cesaretle dillendirmeye başladı…
Bulgaristan'ın nüfusu ülkenin AB üyesi olmasından sonra, serbest dolaşım nedeniyle 4 Milyon'a düştü. Kim nerede isterse gidip çalışıyor ve yaşıyor. Bulgaristan bu sebeple konut alanlara vatandaşlık vermeye hazırlanıyordu böylece birçok Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kendisi için olmasa bile çocukları için AB vatandaşlığı hayaline kavuşmak üzereydi… Bu konu muhtemelen askıya alındı, hiç üzerinde duran yok son dönemde oysaki ateşli ateşli hazırlık yapılıyordu…
Rusya ile dostluk yalan oldu, Ermenistan ile olan zaten çetrefilli… İran, Irak, Suriye derken yakında Bulgaristan ile de savaş alarmına geçersek şaşırmayın… Bulgaristan, Türkiye sınırına asker takviyelerine başlamış bile...
***
Bundan üç sene önce bir dönem hatırlıyorum… Tayyip Erdoğan Başbakandı… Sabah demeden akşam demeden Esad'a çatıyordu. Bize ne Suriye'den demeye kalmadı gördük!
Başka ülkelerin iç işlerine “bölgenin hakim gücü olacağım” diye karışanlar kendi ülkelerindeki hakimiyeti neye ve kime, ne şekilde teslim etmek zorunda kalabiliyor iyi düşünmek lazım…
İnşallah aynı şeyleri tekrardan yaşamayız, olup bitenlerden birileri artık ders alsın…
***
Ahmet Doğan'ın, Tayyip Erdoğan'a yazdığı açık mektubun kısa bir özeti de şöyle: “Benim liderlik ettiğim Bulgaristan'daki Türkler Avrupa Birliği vatandaşı olarak serbest dolaşıma sahip, huzur ve barış içinde yaşıyor. Senin yönettiğin ülkede ise iç savaş, ekonomik kriz, rejim ve demokrasi sorunu var. Kişisel çöküşünü ülkenin çöküşüne dönüştürdüğünü gör artık...”