Bulgaristan halkı ülkede 13 yıldır devam eden siyasi krizin etkisinde kalmaya devam ediyor. Siyasi krizin gölgesinde kurulan koalisyonlarsa çöküyor. Son 18 aydır da uzun soluklu bir Parlamento kurulmuş değil. Geçtiğimiz Pazar günüyse Bulgaristan halkı bir kere daha Parlamento seçimlerine gitti. Böylece 18 ay içinde 4. kez sandık başına gitmiş oldular. 240 üyeli parlamentoyu oluşturabilmek için yapılan seçimlerde halk yetkiyi yine tek partiye vermedi. Tıpkı son 3 seçimde olduğu gibi. 7 parti meclise taşındı. Halk ‘aranızda anlaşın' mesajını bir kere daha yineledi. Fakat bu mesajını ise az seçmenle verdi. Nitekim ülkenin kaderini belirleyecek seçimlere katılım sayısı oldukça düşüktü. Bu oran %37'lerde kaldı. Bu düşük katılım oranı aslında siyasi sistemlerine olan güvensizliğin de açık bir göstergesi. Seçimin arka planına baktığımızdaysa seçime giren siyasi partilerin en önemli konularda örneğin gaz ve ekonomik krize somut çözüm önerileri sunmak konusunda yetersiz olduğunu söyleyebiliriz. Seçmenin sandık başına gitmemesinin en önemli nedenlerinden bir tanesi de bu olduğunu değerlendiriyorum. Yaklaşan krize yönelik somut projeler ortada yoktu. Gerçi ülke içindeki siyasi kriz çözülemeden, siyasi istikrar sağlanmadan ileriye dönük somut adımlar atmak epey zor. Bu durumun da etkisi olduğu aşikâr.
BIKKIN SEÇMEN VE OY TİCARETİ
Bulgaristan'daki seçimler yıllar içinde öyle bir hal aldı ki seçimlerin kaderini belirleme noktasında siyasi partiler ve adayları artık vatandaşlarına icraat anlatma gereği bile duymamaya başladı. Nitekim Halk Meclisine kendi işlerini yaptırmak için aday olan vekillerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Bulgaristan vatandaşları da bu durumdan bıkmış durumda. Bıkkın seçmenin bir kısmı da “Nasılsa benim adıma bir şey yapmayacaklar” diyerek ülkenin kaderini değiştirecek oylarını satma yoluna gidiyorlar. Bu sayede de adaylarla seçmen arasında tam tabiriyle oy ticareti yapıldığını söylemek mümkün. Seçimin kaderini de bu oylar belirlemekte. Oy ticareti yapmayan soydaşlarımızı ve oyuna sahip çıkan gerçek Bulgar milliyetçisi vatandaşları bu durumdan tenzih ederim. Fakat seçimler özelinde asıl üzerinde durulması gereken konunun tam da bu noktada kitlendiğinin üzerinde durmamda fayda var. Yapılması gerekense bu durumu ortadan kaldırmaya yönelik adımlar atılması. Böylece siyasi istikrarsızlıkta ortadan kalkmış olacak. Siyaseti bu kirli düzenden kurtarmak Bulgaristan halkının refahı ve huzuru için de elzemdir. Nitekim seçimlerin hemen öncesinde ülke içinde yapılan sosyolojik anketlerde vatandaşların maddi kaygılarında gün geçtikçe artış olduğunu ortaya koymuştur.
Bu anketlere katılanların %61'i önümüzdeki 1 yıl içinde durumun daha da kötüleşeceğine inanıyor. %40'ı ise önümüzdeki dönemde yani kış ayında ısınma ve yiyecekten tasarruf etmeye gitmek durumunda kalacaklarını ifade ediyor. Rusya'nın da Nisan ayında Bulgaristan'a doğalgaz vanaları kapatması durumu iyice zorlaştıracağa benziyor. Doğalgaz ihtiyacının %40'ını Rusya'dan tedarik eden Bulgaristan bu kışı zor geçireceğe benziyor. Ülke içinde hali hazırda var olan enflasyon ve yüksek enerji fiyatları vatandaşın cebinini etkilemeye başlamasıyla kara kış kendini iyiden iyiye hissettirmeye başladı. Yeni hükumet hızlıca siyasi krizi aşıp vatandaşlarını bu durumdan kurtarıp kurtarmayacağınaysa önümüzdeki süreçte hep birlikte görmüş olacağız.
HAK VE ÖZGÜRLÜKLER HAREKETİ PARTİSİNİN BAŞARISI
Çoğunluğunu Türk ve Müslümanların oluşturduğu Hak ve Özgürlükler Hareketiyse Pazar günü yapılan seçimde önemli bir başarı elde etti. Oyların %14,4'unu alarak parlamentodaki en büyük 3.parti oldu. Bu sayede de Bulgaristan'da yaşayan soydaşlarımızın sesi ülke kararları alınırken daha gür çıkacak. Hak ve hukukları korunmaya güçlü bir şekilde devam edilecek. Ki soydaşlarımızın sandığa giderken ki en büyük motivasyon kaynağı da bu oldu hiç şüphesiz. Böylece 2009 yılından bu yana iktidar olamayan soydaşlarımın partisi iktidara bir adım daha yaklaşmış oldu.