Siyaset ve bürokrasiyi artık birbirinden ayırmamız çok mümkün değil… CHP’nin delege seçimi arifesinde bürokratların/belediye başkan yardımcılarının siyaset yapmasından şikayet eden bir görüşe itiraz ettim. Misal; iki dönemdir CHP’nin belediye başkan adayı olarak seçime girip kazanan Özcan Işıklar gitse, mevcutlar arasında, hangi başkan yardımcısı görevde kalır? "Hiç biri…” yanıtınızı duyuyorum… Bunun için belediye başkanını yerel yönetim süresinde olduğu gibi siyaset ayağında da desteklemek zorundalar. Ayrıca artık yapılan hizmetten ziyade seçmen seçilmiş ve onlar sayesinde makam, mevki ve yetki sahibi olan insanların gönüllerine de girme başarısını göstermesini istiyor. Yerel yönetimde memnuniyet çabası ve şartı bürokrasinin sınırlarını genişletti. Yerel yönetim sonuçta aktörlerinin siyasi görüşü çerçevesinde belli bir kimlik kazanıyor.
Uzun lafın kısası siyasi başkan yardımcısı kadromuzu Bora Balcıoğlu ile sınırlı tutamayız. O tamamen siyaseten gelmiş olabilir, Emine Tarin ve Hasan Solak gibi isimlerin yerel yönetim ile teknik bilgi ve de tecrübelerini inkar edemeyiz. Ama son iki örneğin temel özelliklerini, siyaseten de geçerli kılma başarısı kaçınılmaz görünüyor. Balcıoğlu’na nazaran daha çekinceli, üstü kapalı ama olmazsa olmaz bir biçimde belediyedeki görevlerinin siyaset ile yolları çakışmış vaziyette.
Geçtiğimiz günler gerçekleştirdiği delege seçiminden örneğin CHP’li yerel yönetimin çok önemli dersler çıkarması gerektiğini düşünüyorum. Işıklar ve onun cephesindekiler özellikle… Delege seçim sürecinde parti içi muhalefetin alevlenmiş olmasının eksilerine takılıp kalmak büyük haksızlık olur çünkü süreçte yaşananların çok yararlı artıları da var. Kaldı ki en fazla bir mahallede delege seçimini kaybetmişsinizdir (örneğimizde iki), kongre ve seçimleri kazanmak için eksikliklerini net bir şekilde fark etmiş olmanın yararı paha biçilmez... Bu aşamalarda parti kendi kendini test eder. Karşı tarafa kaptırılan her üyenin partinin hakim misyonuna kazandırılması esas tutulmalı. Görüş aykırılıkları, fikir ayrılıklarına, radikal saf değişikliklerine yol açmamalı. CHP’nin Silivri koşullarına bile böyle bir kaybı göze alması mümkün değil. Işıklar değil de Değirmenci’ye destek verenleri CHP’nin bütününden ayrı düşünmek yerine ikna edilememelerinin gerekçeleri tespit edilerek, eksiklilerinin telafisi yapılmalı. Bugün parti içinde değişik tercihte bulundu diye dışlayarak kolayı seçtiğiniz kişi yarın gider başka partiye oy verir; sizin de kayıplarınızın ölçüleri büyür!
Delege ve ön seçimler CHP’de özeleştiri kanallarını işletmeli. Budama mekanizmasından, suçlama ve eleştiriden ziyade, anlamaya çalışmak ve kendini daha iyi ifade etmeye odaklanılmalı.
Kendi tabanı ile bağları güçsüz olan başka tabandan zaten umduğu medeti kolay kolay bulamaz…
Meselenin özüne dönecek olursak; bürokratlar siyaset de yapar. Önce asli sorumluluklarını yerine getirir ondan sonra siyasetçiden daha çok siyaset ve etkili bir biçimde yapmak zorunda. Bürokratların siyasete hizmet borcu var. Bunu öderken etik ve adalet duygusunu zedelememeleri mükemmel bir sonuç doğurur. Kendimizi kandırmayalım boşuna. Partisi fark etmez, biri yapıyorsa hepsi bu sürece dahil olmalı zaten; yoksa önce yarıştan geri kalır, devamında koparlar…
Siyaset dediysek bunu seçim süreçleri ile sınırlı tutma anlayışının kolaycılığına kaçanlara da geçmiş dileklerimizi iletelim peşin peşin…
Delege seçimi öncesinde oy isteyenler, aldıktan sonra teşekkürü de ihmal etmesin. Kaybettiklerini değil de kazanamadıklarını es geçip, kızarak kendi eksikliklerini tamamlamak üzere geleceklerini kurgularsalar haklarında daha hayırlısını eylerler…
Kenardan bakıp konuşmak, olması gerekenleri yapmaktan çok kolay biliyorum. Ama olup bitene dışarıdan tarafsız bir gözle bakma desteğimizi küçümsemeyin lütfen.
AK PARTİ'DE ALARM ZİLLERİ
Yönetim listesi hakkında kamuoyundan daha iyi bilgiye sahip olduklarından mı, başkaca şimdi adlandırmak istemediğim nedenlerin etkisinde mi tartışılır ama AK Parti Silivri’de bir takıp istifa hazırlıkları ile ilgili duyumlar aldım. Kutlu’ya yönelik toparlayıcı ilçe başkanı beklentisini tehdit eden bu gelişmelere ilişkin önlemlerin alınması gerekir. Yoksa genç başkan, seçim öncesi istenmeyen, moral ve motivasyon bozucu sıkıntılar ile karşı karşıya kalabilir. Gerçi insanın gözü görmezken, kulağa daha iyi işitirmiş ama kan kaybı da sıkıntılı şey, göz ardı edilemez...