1980'li, yıllardı. Türk futbolunun sembol ismi Şenes Erzik Futbol Federasyonunun başına geçeceği için çalıştığı Adidas firmasının başından ayrılacaktı. Yerine beni önermişti. Kendisi ile yakın bir diyaloğum vardı.
Bunda Avusturya Lisesinden ve British Royal Academıe'den olmamın da rolü inkâr edemeyiz.
Görüşmeye gittim.
Toplantıyı rahmetli Emin Cankurtaran'ın damadı Prof. İlhan Aslan ve ODTÜ'den Bülent Durlanık ile yaptık. Tam dört saat sürdü.
Olumlu geçti. Ancak gönlüm Milliyet'ten ayrılmayı bir türlü beceremiyordu.
En son o sırada Galatasaray'ın başında olan ve medya tercümanlığını yaptığım Jupp Derwall vardı. Derwall'e danıştım. Bana sadece iki söz söyledi.
''Otur oturduğun yerde''
İşte meslek hayatımda birçok kez desteğini gördüğüm değerli Şenes Erzik Futbol Federasyonu başkanı oldu. Erzik ile büyük atılımlar başladı. Aynı zamanda UEFA Asbaşkanlığı da yapıyordu. Yani Avrupa futbolunda bir 'yumruğu' vardı. Ama o 'Çelik eldivenin içinde pamuk el' misali çok iyi kalpliydi. UEFA'da kimin sıkıntısı varsa koşardı.
1996 yılında Türk futboluna 'havuz' sistemini getirdi. Maçlar bugünlerde 27. senesi dolan havuz futbolu ile bir düzene girdi. 1999 yılında DIGITÜRK kuruldu. 6 ay sonra ben de LIG TV'yi kurup ilk genel müdürü oldum.
Şenes Erzik ile dostluğum hep devam etti. Allah uzun ömürler versin.
LİG TV'nin başındayken Futbol Federasyonu başkanlığına Hasan Doğan gelmişti.
Hasan Doğan görüp görebileceğiniz en 'sağlam' kişilikli adamlardan biriydi. Ya siyahtı ya da beyaz. Hiç grisi yoktu. Böyle insanlarla iş yapmak da kolaydır. En azından ne istediğini ve nasıl düşündüğünü bilirsin.
Bizim Futbol Federasyonu ile olan ilişkilerimizde bayağı bir medeni davrandı. Federasyona da bir disiplin getirdi. Sonra erken vefat edince adı unutulmazlar arasına girdi. Nur içinde yatsın.
Türkiye'de futbolun geçmişi yüzyılı aşkın bir süredir yürüyor. Ama sayacağımız ve 'efsane' olmuş başkan sayısı çok az.
Gelen beceremiyor ya da baskının altında ezilip gidiyor.
Şu anki Futbol Federasyonu başkanı Mehmet Büyükekşi belki çok iyi bir insan. Ama o koltuğun adamı değil. Ankara'daki hakem dövülme olayından sonra basın toplantısında çıkıp 2032 Avrupa şampiyonasına gidiyoruz denir mi?
Faruk başkan görüldüğü gibi değildir. Öyledir böyledir deyip tepkileri üzerine çeker mi?
Mehmet Büyükekşi artık miadını doldurmuştur. Ve daha fazla işler 'ekşimeden' bırakıp gitmelidir. Ve Türk futboluna herkesin desteğini alacak bir başkan gelmelidir.
Doğrusu bu!
NOT: 1961 yılıydı. Altı yaşındaydım. İstanbul'da 1927 yılından beri hizmet veren tramvaylar artık emekli oluyorlardı. En son Kabataş- Sirkeci hattında görev yapmışlardı. Birkaç kez binme şansı yakalamıştım. O hatlar bir süre Kısıklı-Üsküdar arasında da devam etti. Sonra o da tedavülden kalktı.
İstanbul'un unutulmazları haline gelen tramvay kültürü hiç aklımdan çıkmadı...
Geçen gün Silivri Fevzi Çakmak caddesindeki yüz yıllık Çeşmeli Konak'ın bahçesinde bir tramvay görünce şaşırdım. Sordum. Islak hamburger yapılacakmış. O da İstanbul'un en üst düzey firmasından ahçısı getirilmiş. Bravo hem tramvay hem ikram muhteşem. Ne diyelim herkese afiyet olsun..
Hoşça kalın…