İstiklal Savaşı bir milletin tekrar uyanışını simgeler, yoksul ve geri bırakılmış bir toplumun emperyalizme karşı dik duruşudur. Mustafa Kemal önderliğinde boynundaki prangalardan kurtulan Türk milleti, çok kısa bir sürede sosyal ve ekonomik yönden dönem itibarı ile dünya seviyesini yakalamıştır.
İstiklal Savaşı'ndan kısa bir süre önce dünya tarihini değiştirecek çok önemli bir olay gerçekleşmiştir. Bu olayın coğrafyası Çanakkale boğazı, tarihi 18 Mart 1915 tir.
Rus devrimi yaşanmadan önce emperyalist güçler Çanakkale boğazına dayanmışlardır. İç savaş durumunda olan Çarlık Rusya'sına askeri yardım ulaştırarak Bolşevik isyancıların bastırılması amaçlanmıştır. Ancak burada üstün Türk direnişi ile karşılaşarak Çanakkale boğazını geçememişlerdir. Emperyalist donanması, ilk adımda İstanbul'u ele geçirememiş ikinci adımda ise Çarlık Rusya'sına yardım edememiştir. Çarlık Rusya'sına yardımın gelmemesi Sovyet devriminin gerçekleşmesine zemin hazırlamıştır. Türkiye bu aşamada Çanakkale boğazının düşman güçleri tarafından geçilmesine müsaade etmemek ile hem kendi başkentinin düşman işgaline maruz kalmamasına hem de bilfiil savaşmakta olduğu Çarlık Rusya'nın yıkılması adına çok önemli bir rol oynamıştır. Çarlık Rusya'nın yıkılması şu anlama gelmekteydi; savaşmakta olduğunuz ve kendi topraklarınızda gözü olan kana susamış bir düşmanınızdan kurtulmuş oluyordunuz. Yerine “ilhaksız-tazminatsız barış” teklifi ile tüm dünya kamuoyuna barış yapılması gerektiğini savunan ve I. Dünya Savaşı'nın acilen sona erdirilmesini öneren bir Sovyet Hükümeti tezahür etmekte, sizin bağımsızlığınızı kabul eden, size bu istiklal mücadelenizde ve siyasi dünyada destek olan yeni bir partner buluyor olmanızdır. Çanakkale zaferinin önemi burada çok net bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Dünya tarihinin akışını değiştiren bir olaydır. Geniş çerçevede incelendiğinde bu zafer, yeni bir Rusya ve yeni bir Türkiye'nin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
Rusya'nın İstiklal Savaşımızda bizlere yapmış olduğu askeri ve mali yardımlarına gelecek yazılarımda Rus arşiv belgelerine dayanarak aktarmaya çalışacağım, bu süreçte yapılan Rus yardımlarının aslında Türkiye'ye bir minnet borcu olarak algılanması son derece doğal karşılanmalıdır. Çünkü biz bu yardımın bedelini Çanakkale'de aziz şehitlerimizin kanları ile peşin peşin ödendiğini çok iyi biliyoruz.