Bitmiyor, bitmeyecek… Nasıl bitsin ki?!
Silivrispor'un olağan üstü kongresi o kadar çok şey gösterdi ve yaşattı ki; hazmı kolay olmuyor…
Dün Yetgin Çavdar, basın mensuplarının karşısına çıktı… Beni yalancı çıkartmamak için olmadığını hepimiz biliyoruz, lanse etme şekli her ne kadar gazetecilik tarafımı şımartsa da… Zarif yaklaşımı için teşekkür ediyorum…
Ne yazık ki mevzumuz derin, halimiz küçük mutluluklara sevinemeyecek kadar acı…
Bazı işlere inanmak istemiyorsunuz, konduramıyorsunuz ama bu onların gerçek olduğu durumunu değiştirmiyor…
Çavdar, “Rahatsız oldum, huzursuz oldum…” derken aynı duygunun toplumun belli kesiminde de hakim olduğunun farkında… Olayın içine girmeden olağan üstü kongre sürecinin Silivri'ye yansımasını değerlendirdi…
Şampiyonlukta emeği geçen eski yönetime teşekkür ederek başladığı sözlerini “Şampiyonluğu getiren yönetime yapılanlar kamuoyunu üzdüğü gibi beni de üzdü” şeklinde sürdürdü. Silivrispor genel kurulunda Kalko'ya yapılanları ‘linç' olarak tanımlarken, “Aynı şeyler 25 yıl önce bana yapıldı. Bu tarz sahneler Silivri'de uzun zamandır yaşanmıyordu gördük ki geriye dönüş var…” şeklinde sitemlerini iletti. “Nerede demokrasi, nerede özgürlük?” diye sorarken, Silivri'de herkesin konuşmaya hakkı olduğunu, bu hakkın sadece belli kesimlere ait olmadığını vurguladı. Ümit Kalko, konuştu tabi… Genel Kuruldan önce bu faslı biraz abarttığı için kongrede üzerine yansıyan şimşeklerin sertlik derecesi epey yüksekti! Her ne olursa, ne pahasına olursa olsun yine de genel kurulda konuşturulmalıydı! Çavdar'a katılıyorum bu ‘konuşma hakkı' falan değil ‘insanlık hakkıydı'…
Çavdar, Kalko ve yönetimine yapılanlara itirazını dile getirirken, Silivri'nin demokrasi geleneğinin geri götürüldüğünü, huzur ve toplumsal barışın yok edildiğini savundu… Bu kaygıyı ülke ile ilgili ziyadesiyle taşırken, Silivri'de bunu bir kişiye bile düşündürmek lüksümüz yok!
Haksızlık yapanla aynı düşüncede olmamızdan dolayı sessiz kalmak bana da doğru gelmiyor. Çünkü hayat öyle bir şey ki sustuğumuz tüm haksızlıkları süreç içerisinde bize yaşatıyor ve sonra çağlık çığlığa bedel ödüyoruz! Bu kişilere göre olan veya değişen bir şey değil; hayatın dengesi! Aynı amaca hizmet etsek bile, ona bizi taşıyan yolu haksızlık taşlarıyla döşersek son noktada elde ettiğimiz neticeden memnun olacağımız bir şey kalmaz ortada…
Çavdar'ın şu söylemine de katılmamak mümkün değil; “Şampiyonluğu sağlayan ekibi, yönetimi getiren Işıklar… İlla ‘Ben getirdim, ben göndereceğim' diyorsan bunun da bir yolu, yordamı, usul, erkânı var…”
Gelelim meselenin AK Parti boyutuna…
Çavdar, Hüseyin Turan'ın Kalko karşıtlığını üstü kapalı geçiştirdi (SKM Başkanlığı kardeşliği hatırına; yoksa eski ‘kan kardeşlerin' birbirinden bu konuda eksik kalır yanı yok, fazlası var bana sorarsanız…), İl Yönetim Kurulu Üyesi Metin Karakaş'a ithafen, “İl Yönetim Kurulu Üyemizin oraya gelmesini kınıyorum!” derken üslubu sert, görüşü ayrıntılıydı. Bu konunun İl Başkanlığı ve Genel Merkez nezdinde değerlendirileceğini de sözlerine ekledi… Disiplin sabıkamı hortlatmayacağım : ) Çavdar, Karakaş'ın Ümit Kalko'ya linç girişiminde bulunanların yanında yer almasını “Utanç verici” olarak tanımladı…
Çavdar'dan farklı olarak ben belediye başkanının neden bu işlere karıştığını anlıyorum, hak vermesem de… Karışma şeklinin usulüne ve biçimine itiraz babında söyleyecek çok şey var tabi. Hiç karışmaması en ideali de karıştıktan sonra geri çekilmeyi başaramadı… Kalko'yu getirirken, Işıklar'ın müdahalesini kabul etmek, onu gönderirken itiraz etmek hakkımızı elimizden alıyor gibi geliyor bana… Yine dönüyoruz; usul hatasına; orada yanlış çok büyük kabul! Hiçbir hata asla tek taraflı değil, yanlışın fazlası kimde derseniz büyük olanda, yetki ve gücü daha çok olandadır derim her daim…
Kaldı ki Işıklar, Kalko'yu Silivrispor'un başına getirmekle hata yaptığını kabul ediyorsa ki ediyor; bu yanlışı düzeltirken daha özenli ve doğru davranmalıydı!
Evet, Silivri'de yeni siyasetçilerin yetişmesine olanak tanınmıyor… Şu ayrıntıyı da unutmamamız lazım bugünün hakim siyasetçilerine de konumlarını kimse altın tepside sunmadı. Hak verilmez alınır hesabı…
Yetgin Çavdar ile hiçbir zaman olmadığı kadar aynı noktada buluşmanın garip huzuru içinde bu satırlara noktayı koyuyorum… Hiç hayra alamet bir durum değil bu… Silivri'de bir şeylerin ters gittiğine işaret aslında : ) Kalko sadece Silivri'nin azılı siyasi rakiplerini aynı safta birleştirmedi, benle ‘radikal AK Partili' Çavdar'ı da aynı noktada buluşturdu... Yok ya bizim fikir birliğimizde daha büyük katkı Işıkların'ın galiba : )
Silivir'de başka önemli gündem olmadığı için mi, yoksa bu konu gerçekten en önemli sorunumuzu oluşturduğu için mi haftalardır bunu tartışıyoruz iyi düşünmek lazım... Günlerde, ev sohbetlerinde bile artık Silivirspor kongresi çerçevesinde yaşananlar, Kalko mu, Işıklar mı haklı tartışılıyorsa mevzu çok derin demektir : )
Adalet ve sulh sağlanmadan; huzursuzluk da bitmez bu konuda da kapanmaz!