Eğitmen ve Yazar Nagihan Şanlı

Cehalet her şeyi bilmeyi gerektirir

Cehalet, çoğu zaman bilgisizlikle eş tutulur. Ancak gerçek cehalet, sadece bilmemek değildir; bilip de yaşamamak, harekete geçmemektir. Çağlar boyu bilgiye ulaşmanın zorluğu, cahillikle bilgeliğin arasındaki farkı belirgin kılmıştı. Ancak bugün bilgiye ulaşmak birkaç saniyelik bir internet araması kadar kolay. Öyleyse, bu kadar bilgi çağında neden hala cehalet var?

Çünkü bilgiye sahip olmak, onu anlamak ve hayatımıza geçirmekle aynı şey değildir. Cahil olmak bilgisizlik değil, bilgiyi kullanamamaktır. Cehalet, aslında her şeyi bilip hiçbirini içselleştirememe durumudur. Her şeyi bilmek, insanı ne bilge yapar ne de alim; aksine, bildikleriyle çelişen bir insanı daha da tatminsiz ve eksik hissettirir.
Ebu Cehil, bunun en çarpıcı örneklerinden biridir. “Cehil” lakabını, bilgisiz olduğu için değil, sahip olduğu bilgiyi kullanmadığı için almıştır. Peygamberimizin getirdiği hakikati en iyi bilenlerden biri olmasına rağmen, onun kalbi bu hakikate kapalıydı. Bildiklerini hayatına taşımadığı için tarihe “cehaletin babası” olarak geçti.
Her şeyi bilsen, Rabbini bilmesen yine cahilsin. Çünkü hakikat, insanın sadece zihniyle değil, kalbiyle de kavrayabileceği bir gerçektir. Rabbini bilmek ise bilgeliğin en yüksek mertebesidir.
Bilgi çağında yaşıyoruz, ama bu çağda bilginin değeri hiç olmadığı kadar düşmüş durumda. Çünkü bilgiye ulaşmak kolaylaştıkça, onu kullanmanın ve anlamlandırmanın zorluğu göz ardı edilir hale geldi. Bilgi bir güçtür, ama bu güç, harekete geçmediği sürece sadece bir yüktür.
Bilgi, insanı dönüştürmüyorsa, bir tefekkür kapısı açmıyorsa, onu taşımak sadece ağırlaşan bir çanta gibidir. Oysa gerçek bilgelik, sahip olduğumuz bilgiyi yaşamaktır. Çünkü hakikat insanın sadece zihnine değil, kalbine ve davranışlarına da dokunduğunda anlam kazanır.
Bugün cehalet, bilgi eksikliğinden değil, irade eksikliğinden kaynaklanıyor. Bildiğimiz doğruları uygulamamak, hakikati görmekten kaçmak cehaletin en modern versiyonudur. Kendi mutluluğumuzun anahtarını elimizde tutarken kapının önünde beklemekten başka bir şey yapmıyoruz.
Oysa bilgi, bizi özgürleştirmek için vardır; aksi halde, bizi daha çok bağlayan zincirlere dönüşür. Tıpkı Ebu Cehil'in sahip olduğu bilgi gibi… Ona ulaştı, ama onu dönüştürmek yerine yok saydı. Çünkü bilmek cesaret ister, hele ki bilginin hakkını vererek yaşamak daha da büyük bir cesaret ister.
Gerçek alim, her şeyi bilen değil, bildiği şeyi hayatına taşıyan kişidir. Hayat, bilginin taşındığı bir alan değil, bilginin yaşandığı bir meydandır.
Öyleyse, bilgimizi hayata geçirelim. İrademizi doğru kullanarak hakikate yol alalım. Çünkü gerçek bilgelik, bilmek değil, bildiğini yaşamaktır.
Niyet; Bildiklerimle yaşamaya, bilmekten bilgeliğe ulaşmaya niyet ediyorum.

YORUM YAP