Yoğun bir hafta sonunun ardından siyasetçiler, yeni haftanın ilk günü daha sakindi. Onların sakinliği bizim gündemimize de paralel olarak yansıyor.
Havaların ısınması ile devam eden yoğun yarış daha da yorucu hal aldı. Yaz psikolojisi tatil beklentisini de tetikliyor. Bu aralar kimi görsem, “Şu seçim gelse de geçse” modunda. Bir taraftan da sonuçlardaki belirsizlik üzerine her geçen gün yeni senaryolar yazılıyor, değerlendirmeler yapılıyor. Pek çokları “CHP’nin bir şey yapmasına gerek yok Silivri oyunu gider onlara verir” genellemesini öne sürse de gözlemlediğim kadarıyla öyle bir rahatlık kimsede yok.
AK Parti için Silivri zorluğu bir yana Trakya bölgesinde kendini anlatmakta ve kabul ettirmekte yaşadığı güçlük diğer tarafta. Kaldı ki 9 yıla dayanan iktidarın temsilcileri bu süreçte üzerlerine düşen yıpranma payını da ziyadesiyle yaşadı kaçınılmaz olarak. İktidar, icraatlarını anlatma avantajını sunarken, bir yandan da bu süreçte yıpranma dezavantajını bonus olarak ekliyor. Yapılan düzenlemelerin çoğunluk tarafından memnuniyetle karşılanması kazanç getirirken, her düzenleme kendi mutsuz, hoşnutsuz kesimini kaçınılmaz olarak oluşturuyor.
Silivrili AK Partililer yerel aday ve Hükümet icraatlarını uzun uzadıya anlatma imkanı ile moral bulsa da rakibi küçümseme hatasına, hani şu yerel seçimlerde yaptıklarını, bu kez düşmeme konusunda kararlılık ifade ediyor.
MHP’de genelde kopan fırtınaların aksine (ki bu süreç de MHP’nin yelkenlerine rüzgar oluyor, gemilerini batırdığı veya batıracağına dair yorumlar giderek azaldı, neredeyse yok gibi) ilçe teşkilatı milletvekili adayları ile son derece uyumlu bir çalışma içerisinde. Meral Akşener, faktörünün önemini 3. Bölge oylarının dağılımında her geçen gün daha çok kişiden duyuyorum. Akşener’e kişisel ve politikacı özelliklerinden yola çıkarak hayır diyecek kimseyi bilmiyorum. Tabi siyasi nedenler ve partisinden dolayı, kişisel tercihi başka yönde olanlar seçimini farklı adreslere yönlendirecek.
Tüm bu gelişmelerin bize anlattığı da şudur; AK Parti ile CHP kazanamadıkları veya kaybettiklerini nerede ve kimde arayacakları, Silivri bazında, yeterince açık sanıyorum.
Devamı 24 Mayıs 2011 tarihli Hürhaber Gazetesi'nde