Silivri siyasetine şöyle bir genel bakış attığınızda iktidar olan CHP, iktidar olmak için çalışan Ak Parti ve siyasi misyonunu sürdürmek ve savunmak adına var olan bir MHP görüyoruz. Demokrat Parti İlçe Başkan ve yönetiminin taktire şayan çabaları ancak var ile yok olmak arasındaki mücadelelerini ifade ediyor. Siyasete direkt veya dolaylı bir varlık ile etkileri maalesef yok.
CHP'den başlayalım. Büyük ölçüde Silivri halkının geleneksel duruşu ve daha az yöneticilerinin çabaları ile kazanılan yerel seçimin ardından zor bir süreç gözleniyor. "Aman iktidarlar daha ne olsun” demeyin. İktidar olmanın en zor tarafı bu imtiyazı yitirmek korkusudur, kaygısıdır. Ki CHP'de bu kaygıya sahip çok kişi tanıyorum. Bu konuda en kendinden emin kişi Özcan Işıklar. Güvendiği ‘dağlar'a kar mı yağar, güneş mi doğar bunu ilerleyen süreçte hep birlikte göreceğiz. CHP'de kaygılananların çok olduğunu söyledim de aynı zamanda sorumluluk alıp bu kaygılarını aşmak için çalışanlar ise az. Sadece kendi aralarında konuşmak ve endişelenmekle hiçbir şeyi değiştiremeyeceklerini çoğu biliyor aslında. Ama nedense harekete geçmiyor. Şu da var, geçirilemiyor. CHP'nin Silivri'de kazanması kolay, kaybetmesi zor. Kolayı dururken, kaybetmeyi başarabilirler ki, öyle de büyük bir potansiyel barındırıyorlar. Ama CHP kaybederse bunun nedenleri asla ve asla ne Ak Parti ne de bir başkası olur. Sadece ve sadece kendi iç sebeplerinden dolayı Silivri'de bayrağını bir kez daha indirir.
CHP Silivri'de hakim olan umutsuzluk aşılması gereken bir durum. Sıkı bir disiplin, planlı, programlı bir çalışma gerekiyor. CHP artık yeni siyasi ortamın koşullarına ayak uydurmalı. Silivri'de üç beş tanınmış ailenin desteği ile kazanılacak zaferlerin dönemi geçti. Yapılan çalışmalar, ‘yaptıklarımız kadar yaptırtmadıklarımız da önemli' söylemleri yetmeyebilir. Ne CHP ne de bir dönem daha belediye başkanı seçilmek isteyen Özcan Işıklar'ın kaybedecek vakti kalmadı. Zaferin hantallaştırdığı bölümlerini iktidar acilen harekete geçirmeli. Tabi eğer iktidar kalmak istiyorsa…
Gelelim Ak Parti'ye… Para var, iman var, umut var… Huzur var diyemeyeceğim, siyaset ile huzur pek bir arada barınan durumlar değil. Parti içi muhaliflerin tepkisi her geçen günle birlikte artmasına karşın yönetim daha da başarıyla bunları kamufle etmeyi başarıyor. Muhalifler daha belirgin gündeme geleceğine mevcut yönetim çalışmaları ile bu kanaldan gelen bilgileri bastırıyor. Karakaş'ın haklarında parti içinde ‘ateş olsalar cürümleri kadar yer yakarlar' tarzında söylemlerde bulunduğu buna karşın basına tam aksine yapıcı ve hoşgörülü tutum içinde açıklamalarda bulunduğu iddia ediliyor. Karakaş'ın en karakteristik özelliğidir; nabza göre şerbet vermesi. Başkaları tepkilerini alenen ifade etmeyi seçerken o kritik durumlarda düşüncelerini içine atmayı eğliyor.
Ak Parti içindeki muhaliflerin zaten yıkıcı bir tutumu da yok. Varlıkları bu partinin gerçekliğine katkı sundu. Yoksa hep aynı tip düşünüp hareket eden insanların bir arada olduğu partinin demokratlığı epey tartışmalı olurdu. Muhalifler son süreçte özellikle Karakaş'a ayrı bir hareket ve azim kazandırdı. Yoksa çok rahatlamış olurdu. Muhalifler bastırdıkça, yeni yönetim ve Karakaş kendilerini ispat etmek için dört kolla çalışmalara sarıldı. Bunun için İlçe Başkanı onlara kızacağına teşekkür etmesi gerektiğini de düşünsün. Fikirlerini kişisellikten arındırarak her iki taraf da değerlendirmeli, eğer gerçekten tek ve asıl amaçları Ak Parti'nin iktidarıysa.
Ak Parti tabanı iktidar hedefiyle çok daha güçlü motive oluyor. Genel seçim sonuçları umutlarında tavan yaptırdı. İktidar olmak yolunda inanç melesi çok önemli bir faktör ve Ak Parti bu avantaja sahip. Partiyi tek dalgalandıracak süreç belediye başkan adayının belirlenmesi olabilir. Her durumda parti içi sorunların dışarıya asgari ölçüde yansıması, çatlak seslerin yükselmesi önünde ciddi bir baraj oluşturacak.
(MHP ve DP ile yarın devam edelim…)
GERÇEK!
Günümüzde gerçekleri üç şey belirler; Güçlülerin halkın bilmek istedikleri. Zayıfların yaptığı hatalar. Ve de insanların inanmak istedikleri…
Bol kazançlı, mutlu ve huzurlu
bir hafta olsun!