Sevginar Sali

Çile...


Çocukluğumdan hatırladığım en can sıkıcı uğraşlardan biri annem veya rahmetli babaannemin iplik çilesini yumak yapmaktaki uğraşına yardımcı olma vazifesiydi. Sonra yaşımız büyüdükçe o iplik çilelerini yumak yapmaya kendi başımıza gayret ettiğimiz örnekler eklendi hayatımıza… İpin ucunu bulmak ve akışını sağlamak en zor kısmıydı…
***
Dakikalardır bilgisayarın başında duruyorum ama yazıya nereden başlayacağımı bir türlü bulamıyorum…
Sonra Hazal yetişti imdadıma;
"Bütün hayatımızı yersiz çekingenliklerle mi geçireceğiz Olric? Cesareti yalnız kafamızda mı yaşayacağız?”
Oğuz Atay / Tutunamayanlar
Paylaşımıyla…
***
Ne söylemek istediğimi biliyorum da nasıl söyleyeceğim konusunda sıkıntım var…
Tarkan’ı ne kadar çok ve eskiden beri sevdiğimi yazmıştım sanıyorum birkaç defa, takip edenler bilir. Uyuşturucu kullandığı iddiasıyla tutuklandığı davadaki ifadesini okuyunca şaşırıp kaldım. Stres, başarısızlık korkusu, yalnızlık ile açıkladığı gerekçelerle kötü günlerinde madde kullanımına yöneldiği ifadelerini ağzım açık okudum… Başarısızlık!? Yalnızlık!? Ne isteyip de elde edemez ki bu kadar ünlü bir pop star?!
Anlıyoruz tabi, zamanla ama…
Bakma eylemini, görme fiiline dönüştürmeyi başardığımızda… Herkes de o sınırı geçemiyor maalesef…
Konuyu yerele bağlayacağım… Aslında ‘Bizzat kendisine söylemek daha mı yerinde olur’ diye de düşünmedim değil…
Ama Başkan Bey, dinlemeyi sevmiyor bir…
İki ne yaşadığını sadece onun fark etmesi yetmez, hepimizin bilmesinde yarar var…
Ben ondan daha mı iyi biliyorum, ayrıca nasıl bilebilirim ne yaşadığını ve hissettiğini? Tahmin ediyorum, görüyorum ve tuhaf bir şekilde biliyorum işte… Telefon açıp, "Bu tarif ettiğin kişi ben değilim” diyebilir, daha önce demişliği var… Ama hissettikleri konusunda ben mi onun fikrini daha çok değiştirdim o mu benimkini tartışılır!?
Elde ettiği seçim zaferinin ardından sadece kendini düşünen bir insanın zil takıp oynaması, mutluluktan kendini kaybetmesi lazımdı… Başkan Bey’i mutsuzluk ve endişeden kaybetmezsek iyidir… İlk dönemin zorluğu hakkında hemfikirdik. İkincisi bizim gözümüzde daha kolay onunkinde daha da zor… İlk döneminde neyi başardığını anlamaya çalışıyor henüz yaşadığımız süreçte. Çünkü hatalarını büyüten (çok azını itiraf etse de), başarılarını un ufak eden bir kişiliği var aslında. Dışının değil, içinin ne söylediğini esas almak lazım. Tıpkı yaptıklarından ziyade söylediklerinin onu tarif etitği gibi... Anlattıkları gerçekte yapmak istedikleri, eylemleri gücünün yettikleri...
Bu kadar insanın destek ve güveni karşısında eziliyor, bunlara layık olamamak endişesiyle baş etmeye çalışıyor… İçinde duygusal bir tufan yaşanırken, dışarda başarı ve kazanmanın huzurunu yansıtmak ikilemi arasında gerildikçe geriyor…
"Sen yanlışsın/ kötüsün ama ben sana iyilik yapacağım sen de bunun altında kalıp küçüleceksin ben büyüyeceğim” yaklaşımı vardır Işıklar’ın… Beklediğinden daha büyük iyilik görünce afallıyor… Tıpkı Silivri halkının kendisine sunduğu destek karşısında şimdi hissettikleri gibi… Onun Silivri’ye yaptığından daha büyük veya eşit şekilde iyilikle karşılık aldı bunun altından nasıl kalkar arayışı veya kalkamazsa endişesi aklını, duygularını ele geçirmiş durumda…
Cesaret duygusunu seçimlerde çok bonkör kullandı, bu aralar cimriliği tuttu veya kalmadı, hesapsız kullanıştan dolayı tükendi! Işıklar’ın eksik yönlerini kabul etmesi, bir konuda karar vermesi biraz zaman alıyor… Eee kabul etmeden telafi etmek, karar almadan eyleme geçmek de çok mümkün değil…
***
İplik çilesinin ucunu bulacak, bir an önce bulmak zorunda deyip stresini daha da çok arttırayım… Biliyorum, farkındayız sıkıntılı bir iş…
Seçimlerde benimsediği sürekli taarruz hali savaşta belki gereklilik ama artık muharebe bitti, üstelik kazandı! Rahatlamak ve ortalığı rahatlatmak lazım…

Hazır bu akşam da kandil… Manevi yönden de destek bulmuşken, derin bir nefes alalım hepimiz… Regaib Kandili güzellikler ve iyilikler getirsin dünyamıza.
Ve 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlu olsun… Çalışan herkes emeğinin karşılığını adaletli bir biçimde huzur içinde alsın!

YORUM YAP