Değerli eğitimciler, anne ve babalar ve sevgili öğrenciler,
Bu yazımda, yeni eğitim öğretim yılının başlamasına sayılı günler kala velilerimiz, öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz için her zaman önemli bir sorun teşkil eden, uzaktan eğitim olgusuyla daha da önem kazanan “evde ders çalışma” konusunda yaşanan sorunları ve çözüm yollarını incelemeye çalışacağım.
Şu yakınmalar sizlere pek de yabancı gelmese gerek:
- Okuldan gelir gelmez çantasını fırlatıp sokağa çıkıyor veya televizyonun karşısına geçiyor. Saatlerce televizyon izliyor.
- “Öğretmenim ders vermedi.” diyor.
- Ders çalışmak yerine saatlerce cep telefonu ile oynuyor.
- Beş dakikalık ev ödevini yaptırıncaya kadar aile boyu saatlerce uğraşıp perişan oluyoruz.
- Çocuğumuza ders çalıştırmak mümkün değil.
- Ödevlerini yaptırıncaya kadar saçımızı başımızı yoluyoruz.
- Ağlıyor, sızlanıyor, kıvranıyor.
- Başladığı ödevi gece yarısına kadar bitiremiyor.
- Çok isteksiz. Sorumsuz. “Ders çalış!” demekten bıktık usandık!
- Ne kadar ceza verirsem vereyim yine çalışmak istemiyor, ödüllendirmek de işe yaramıyor.
- Bu çocukla nasıl baş edeceğimizi bilemiyoruz.
- Okumayı sevmiyor. Yazmayı hiç... Ödevlerini yaptıramıyorum. Ders çalıştıramıyorum.
- Gece yarısına kadar oyalanıyor. Yatma saati gelince ödevi aklına geliyor. Uykusu geldiği için de yapıp yetiştiremiyor. Başlıyor ağlamaya...
- Ödevlerini biz yapmak zorunda kalıyoruz. Her gün aynı sorun...
Değerli veliler, yukarıda belirttiğim yakınmalara benzer çeşitli yakınmaları yıllardır pek çok öğrenci velisinden duyuyoruz. Velilerimiz, çocuklarının ders çalışma konusundaki isteksizliği ve yetersizliği yüzünden üzülüyor ve ne yazık ki sürekli bir huzursuzluk ve mutsuzluk hali de yaşıyor.
CEVABI ARANMASI GEREKEN SORULAR
Hangi çocuklar, ders çalışmak, öğretmeni ve ailesi tarafından kendisine verilen ödevleri yerine getirmek istemez? Bu sorunun cevabının bilinmesi çok önemlidir öncelikle. Nedeni belli olmayan bir davranışı irdelemek, bu davranış olumsuz bir davranış ise değiştirip olumlu bir davranışa dönüştürebilmek mümkün değildir. Velilerimizin şikâyetlerini dile getirdiği cümleler birer sonuçtur. Çözüm, nedenleri bulup ortaya çıkarmakta yatmaktadır.
Şu soruları kendimize sormamız gerekiyor:
Biz, çocuğumuza yetebilecek ve ona her konuda yardımcı olabilecek yeterlilikte birer yetişkin miyiz?
Çocuğumuzu yaşının gerektirdiği olgunluğa ulaştırabildik mi?
Çocuğumuza sorumluluklarının neler olduğunu ve bu sorumluluklarını yerine getirmenin yaşam boyu nasıl bir önem arz ettiğini anlatıp bunları içselleştirmesini sağladık mı?
Kendi yapması gereken işleri kendisine bırakıp ona güvenerek ve güvendiğimizi hissettirerek beceri ve öz güven kazanmasına yardımcı olduk mu?
Kişilik kazandırıp benlik duygusunu geliştirdik mi?
Yaşamda karşılaşabileceği sorunlar hakkında bilgilendirip zorluklara karşı cesaretlendirebildik mi?
Kendimiz çocuklarımıza ve toplumsal yaşayış sürecinde diğer insanlara karşı sorumluluklarımızı ve görevlerimizi yeterince yerine getirebildik mi? Bu konuda çocuğumuza nasıl bir model olabildik?
Çocuğumuza toplumsal, insani ve ailevi değerleri kazandırabildik mi?
Çalışmanın önemini ve değerini kavratabildik mi?
“Aynası iştir kişinin, lâfa bakılmaz.” sözünün anlamına uygun davranıyor muyuz?
Çocuğumuza yasakladığımız davranışları ve işleri kendimiz yapıyor muyuz?
Çocuğumuzun hedeflerini belirlemesini ve bu hedeflerine ulaşabilmesi için neler yapması gerektiğini öğretebildik mi?..
Bu soruları kendimize sorduktan sonra aldığımız cevaplar bizi tatmin ediyor mu acaba?
BUĞDAY EKEN DARI BİÇEMEZ
Bravo bana, bravo biz ebeveynlere! Yukarıda belirttiğiniz şeylerin hepsini eksiksiz yerine getirdik diyebiliyorsanız ne alâ! Diyemiyorsanız “Çocuğum ders çalışmıyor!” feryadı boşunadır. Çocuğunuzun ders çalışmaması son derece normaldir. Durum basittir. Ektiğinizi biçiyorsunuz demektir. Hemen bir düşünürün sözü geliyor aklıma: “Çocuklar, yeni dökülmüş beton gibidir. Üzerinden ne geçse iz yapar.”
Doğumundan itibaren çocuğumuzu nasıl yetiştirmişsek çocuk bize aynı şekilde geri dönecektir. Buğday ekenin darı biçmesi beklenemez değil mi? Doğduğu andan okula başlama yaşına kadar aşırı bir korumacılık tutkusu içerisinde her işi anne ve babası tarafından görülen, sorumluluklarını yerine getirmesine izin verilmeyen, yemeği kaşıkla ağzına verilen, çantasını hazırlamasına ve taşımasına, ayakkabılarını giymesine, şapkasını takmasına, elinden tutmadan merdivenden inip çıkmasına, parkta koşup oynamasına izin verilmeyen çocuğun okul çağı başladıktan sonra ev ödevlerini yapmak istemesini, saatlerce masa başında oturup metanet ve sabırla ders çalışmasını beklemek boşunadır. Bu durum çocuğun alışkın olmadığı ve baş edecek güç bulamadığı bir durumdur. Çünkü her işi başkası tarafından görülmüş, el bebek gül bebek, neredeyse bir fanus içerisinde yetiştirilmiş çocuğa “çalışmak” zor gelecektir. Çocuk, önceden olduğu gibi kendisine verilen okul ödevlerinin de ailesi tarafından yapılması beklentisi içerisinde olacaktır. Onların sorumlu olduğu işleri yapmak yerine, onlara rehberlik etmek ve zorlandıkları yerlerde destek olmaktır doğru olan.
Gelelim esas meselemize:
ÖDEVLERİNİ DEĞİL DANIŞMANLIK YAPMALI
“Çocuğum neden evde ders çalışmıyor?” sorusuna cevap aramadan önce çocuğunuz niçin çalışmalı? Nasıl ve nerede çalışmalı? Ne kadar çalışmalı? Çalışmaya ne zaman ve nereden başlamalı? Nasıl motive edilmeli ve heveslendirilmeli? Ders çalışması için nasıl bir ortam sağlanmalı ve hangi şartlar yerine getirilmeli?.. Bu sorulara cevap aramamız gerekiyor öncelikle.
Çocuğunuzun verimli ders çalışması konusunda sıkıntılar yaşıyor olabilirsiniz. Ama bu sorun çözümsüz de değildir. Çocuğunuza karşı tutarlılık gösteren belirli bir davranış biçimi geliştirip evinizde çocuğun verimli ve isteyerek ders çalışmasını teşvik edici çeşitli düzenlemeler yapabilirsiniz.
Özellikle okula yeni başlayan çocuklar düzenli şekilde ders çalışma alışkanlığı kazanabilmek için velilerinin desteğine çok ihtiyaç duyarlar. Başlangıçta bu desteği vermek, ders çalışırken onun yanında, yakınında bulunmak şeklinde olmalı, sonraki süreçte çocuğunuza danışmanlık görevi yapma şekline dönüşmelidir. Ders yaptığı süre içinde sürekli onun yanında bulunmak zaten pratikte de mümkün olmayacaktır. Çocuğunuz belirli bir zaman sonra kendi başına çalışmayı öğrenmelidir.
ÇOCUĞUNUZUN VERİMLİ DERS ÇALIŞMASI İÇİN:
Çocuğunuzun severek, isteyerek ve verimli bir şekilde ders çalışmasını ve ödevlerini yapmasını istiyorsanız şu huşulara dikkat etmeniz gerekiyor:
ODAKLANMAYI ENNGELLEYEN FAKTÖRLER
Ders çalışma, dikkati toplamayı ve çalışılan konuya “odaklanmayı” gerektiren bir faaliyettir. Odaklanma zorluğu durumunda ders çalışma faaliyeti çocuğa zor gelecek ve isteksiz olacaktır. Öncelikle çalışmaya odaklanmasını engelleyen etkenler araştırılıp ortadan kaldırılmalıdır.
Çalışma ortamının yetersizliği, çocuğun moral motivasyon eksikliği, sağlık sorunları, çevreden gelen olumsuz etkiler, çocukta dikkat eksikliği, öğrenme güçlüğü, yavaş okuma ve algılama, aile içerisindeki iletişim problemleri, çok fazla televizyon izlemesi, bilgisayar oyunları, çevresi tarafından anlaşılmaması, varsa okulda yaşadığı çevrede arkadaşlarıyla yaşadığı olumsuz yaşantıları, değer görmeme vb. durumlar dikkate alınmalıdır. Bu tür sorunlarının çözümü için gerekli çalışmalar ivedilikle yapılmalıdır.
ÇOCUĞUNUZUN AMAÇLARINI BELİRLEMESİNE YARDIMCI OLUN
Çocuğun ders çalışma “amacını belirlemesine” yardımcı olunmalıdır. Çocuğa niçin ders çalışması gerektiği ve yaptığı çalışmanın kendisine ne kazandıracağı kavratılmalıdır. Hedefi belli olmayan bir çalışmaya çocuk istekli olmayacak, bu çalışmanın da çocuğa bir yararı olmayacaktır. Öğrenme de kalıcı olmayacaktır. Niçin çalışması gerektiğinin bilincinde olan bir çocuğun çalışma isteği de fazla olacaktır. Neden çalışması gerektiğini, yani amacını belirleyen çocuk daha çok ve istekli, verimli, düzenli çalışmaya yönelecektir.
KAPASİTEYİ ZORLAMAYIN
Çocuğun kapasitesi ve performansı da önemlidir. Çocuklara başaramayacakları, zorlanacakları işleri yüklemek ve yapmalarını beklemek doğru değildir. Taşıyamayacağı ağırlıktaki ödevler çocuğun şevkini ve performansını düşürecek, bir süre sonra çocuk çalışmayı tamamen bırakacaktır. Çocuğumuzdan kapasitesinin üzerinde bir başarım beklememeliyiz.
ANTİPATİK GELEN BİR İFADE : “DERS ÇALIŞ!”
Anne-babaların, çocuğa sürekli "ders çalış” demek yerine onun çalışmasını sağlayacak ortam ve imkânlar oluşturmaları veya çalışma isteğini artıracak yöntemleri bulmaları daha etkili olacaktır. Unutulmamalıdır ki “ders çalış” ifadesi çocuklar için mükemmel ve sihirli sözcükler değildir. Sürekli tekrarlanması halinde çocuklar için duymak istemedikleri en antipatik ifadelerden biri haline gelmektedir.
BOŞUNA ÜMİTLENMEYİN, İLHAM GELMEYECEK!
Ders çalışma isteği şairin şiir yazması için lazım olan ” ilham” gibi gelen bir istek değildir. Ders çalışma isteği durup dururken gelmez. Gelmesini beklemek de boşunadır. Çocuğu ders çalışmaya itecek duygu ancak ve ancak belirlediği hedefe ulaşma ve sorumluluklarını yerine getirme isteği ve duygularıdır.
HEDEF ODAKLI ÇALIŞMA
Öncelikle çocuk hedefine odaklanmalıdır. Böylelikle hedef odaklı bir çalışma yapacak ve çalışmasını daha kaliteli ve verimli bir şekilde, daha kısa zamanda tamamlayacaktır. Çocuk ailesiyle çatışma yerine çalışmaya yönelecektir.
Derse uzun zaman ayırıp çok çalışmak yerine iyi bir konsantrasyon sağlayarak, zamanı iyi kullanarak etkin çalışmak başarı ve verimliliği artıracaktır. Aslında kısa zamanda yapılabilecek bir çalışmayı çok uzun zamana yayarak yapan çocukların genellikle dikkat problemi olan çocuklar olduğunu söyleyebiliriz. Bu çocukların dikkat sorunu üzerinde durulmalıdır.
ARKADAŞLARA DİKKAT
Çocukların tüm zamanını derse ayırması doğru değildir. Oyun oynamaları, sosyal kültürel, sanatsal, sportif vb. etkinliklerde bulunarak, arkadaşlarıyla birlikte vakit geçirerek sosyalleşmeleri çok önemlidir. Ancak ödev ve sorumluluklarını yerine getirmeyen, çalışmamayı ilke edinmiş arkadaşlar çocuğumuza yarardan çok zarar getirecek, bütün zamanını oyun ve eğlenceye ayırmasına neden olarak derslerinden ve çalışma isteğinden uzaklaşmasına neden olabilecektir. Olumlu davranışları ağır basan akranlarıyla arkadaşlık kurması da büyük önem taşımaktadır.
ALGI NE DURUMDA?
Her çocuğun derse yoğunlaşabildiği ve algılarının açık olduğu saatler farklı olabilir. Çocuğun okuldan henüz geldiği, yorgun veya aç olduğu, uykusuz olduğu, ruhen sıkıntılı veya üzgün olduğu saatlerde verimli çalışması ve istekli olması beklenemez. Çocuğun en zinde ve algılarının açık olduğu zamanlarda ders çalışmaya yönlendirilmesi gerekir.
ÇOK DEĞİL, PLANLI ÇALIŞMA
Her çocuğa düzenli ve planlı çalışma alışkanlığı kazandırılmalıdır. Çocuğun istekleri de dikkate alınarak belirli bir esneklik de taşıyan günlük ve haftalık planlar hazırlamak verimli çalışma açısından gerekli ve önemlidir. Hafta içi ve hafta sonu günlerin planları ayrı ayrı yapılmalıdır. Hafta sonu günlerin planında dinlenme, eğlenme, oyun ve çeşitli ders dışı etkinliklere daha fazla yer verilerek ruhsal ve bedensel yönlerden rahatlaması sağlanmalıdır.
ÇALIŞMADA ÖNCELİK SIRASI VE ZAMANI PLANLAMA
Evde yapılacak çalışmalar, süresi ve zorluk derecesi de dikkate alınarak önem sırasına göre yapılmalıdır. Aciliyeti olan konular öncelikle ele alınmalı, zorlanılabilecek konular sona bırakılmamalıdır. Hangi konuya daha çok ve daha uzun süre, hangi konuya daha az çalışılacağına önceden karar verilerek çalışma zamanı iyi planlanmalıdır.
DİNLENME VE BESLENME VE SAĞLIK
Çalışma bölümlere ayrılmalı ve mutlaka belirli zamanlarda ara verilerek dinlenmesi sağlanmalıdır. Kesintisiz ders çalışmak çocuğu hem yorar, hem sıkar hem de bazı sağlık sorunlarına yol açabilir.
Sağlıklı beslenme çok önemlidir. Çok fazla yemek yedikten sonra veya karnı aç olduğu zamanlarda çocuğunuz verimli çalışamaz.
Çocuğunuzun görme, işitme gibi sağlık sorunları varsa bu sorunları acilen çözmeniz gerekir. Bu tür sorunları olan çocuklar okuma ve yazma ödevlerinde zorlanacak ve isteksiz davranacaktır.
Çocuklar akşam mutlaka erken yatmalı ve ihtiyaç duydukları süre kadar düzenli uyumalı ve erken kalkmaya alıştırılmalıdır.
ÇALIŞMA ORTAMI VE OLUMSUZ UYARANLAR
Çocuğunuzun ders çalıştığı ortamdaki bütün olumsuz uyarıcıları ortadan kaldırmalısınız. Bilgisayar, tablet, televizyon, cep telefonu gibi çocuğunuzun dikkatini dağıtabilecek teknolojik ürünleri çalışma odasının dışına çıkarmalısınız.
Çalıştığı ortamın derli toplu ve rahat hareket etmeye ve çalışmaya uygun olmasını sağlamalısınız. Çalışma masasının, sandalyesinin çocuğunuzun yaşına ve fiziksel özelliklerine uygun olmasını sağlamalısınız.
Ortamın ışığının gözü rahatsız etmeyecek şekilde az veya çok olmamasına dikkat etmelisiniz. Işığın geliş yönünü (sol arkadan) ayarlamalısınız. Ayrıca çalışma ortamının ısısı da uygun olmalıdır. Odası arada sırada havalandırılmalıdır.
Çalışma sırasında kullanmaya ihtiyaç duyduğu bütün araç gereçleri kolay ulaşabileceği yakın yerlerde ve bir arada bulundurmalı ve hazır tutmalısınız. Aksi halde çocuğunuz bir şeyler lazım oldukça sık sık ayağa kalkacak, sağda solda aranacak, vakit kaybedecek ve konuya ilgisi ve dikkati dağılacaktır. Daha sonra odaklanma sorunu yaşayacak, çalışma süresi de uzayacaktır. Odasında her zaman taze ve yeterince su ve temiz bardak bulundurulmalıdır. Eğer ayrı bir çalışma odası yoksa evin en uygun köşelerinden biri çalışma alanı olarak hazırlanmalıdır. Aile bireylerinin sohbet ettiği, televizyonun açık olduğu yer ve zamanlarda, yerdeki halı üzerine, koltuk üzerine yatarak, uzanarak çalışmasına izin verilmemelidir.
EN ÖNEMLİ PEKİŞTİREÇ: KONU TEKRARLARI
Okul dönüşünde veya uzaktan eğitim sürecinde öğretmen konuyu anlattıktan sonra işlenen konular defterler ve kitaplar, alınan notlar incelenerek, okunarak gözden geçirilmeli ve mutlaka tekrar edilmelidir. Tekrar öğrenmede en önemli pekiştireçtir ve öğrenilen bilgiyi kalıcı kılar. Tekrar yapan öğrenci eksikliklerinin de farkına vararak bu eksiklikleri tamamlama fırsatı bulur. Gerek yüz yüze eğitimde gerekse uzaktan eğitimde not tutma alışkanlığı kazandırılmalıdır.
OKUMA ALIŞKANLIĞI KAZANDIRMA VE KİŞİSEL KİTAPLIK
Öğretmenin verdiği okuma ödevleri dışında her çocuğa mutlaka düzenli olarak okuma alışkanlığı kazandırılmalı ve bu alışkanlık hayat boyu devam etmelidir. Çocuk kitap okumayı rutin bir görev olarak algılamamalı, yeme, içme, oyun, uyku gibi hayatın olağan faaliyetlerinden biri olarak görmelidir. Okuma alışkanlığı kazanan öğrencilerin okumayanlara göre hemen her derste daha başarılı oldukları görülmektedir. Çünkü okuma çocukların hayal kurma, kurgulama, algılama, düşünme, sorgulama, yargıya varma, anlama ve problem çözme gibi yeteneklerini de geliştirmektedir.
Her çocuğun odasında veya odası yoksa evin uygun bir bölümünde yaş grubuna, gelişimine ve ilgi alanlarına uygun kitaplardan oluşan kendine ait bir kişisel kitaplığı bulunmalıdır. Kitap seçimi yapılırken çocuğun fikri mutlaka alınmalı onun tercihlerine de önem verilmelidir. Çocuk ders çalışırken bu kitaplıktan da yararlanabilmelidir.
ÖDEVLER VERİLİRKEN...
Öğretmenler ise öğrencilerine ödev verirken bu ödevlerin yapılma süresini ve zorluk derecesini iyi hesaplamalıdır. Öğrencilerinin bireysel farklılıklarını, ekonomik ve sosyo-kültürel imkânlarını dikkate almalıdır.
Eve verilen çalışmalar ev ortamında ve aile desteği ile yapılabilecek tarzda olmalı, çocuğa evde geçireceği zaman içerisinde oynamaya, dinlenmeye, ailesiyle vakit geçirmeye zaman bırakılmalıdır. Okuldan eve döner dönmez çalışma masasına oturup gece yarısına kadar ve hafta sonları sabahtan akşama kadar ders çalışmak zorunda bırakılan bir çocuktan dersleri, okulu, sınıfı, kitapları ve öğretmenini sevmesini beklemek biraz haksızlık olur.
Veliler, çocuklarının yanında okulları, sınıfları ve sınıf arkadaşları, öğretmenleri ve okul çalışanları hakkında olumsuz sözler söylememeli ve olumsuz yargılarda bulunmamalıdırlar. Bu tür davranışlar çocuğun okula, öğretmeni ve arkadaşlarına karşı olumsuz tutum geliştirmesine neden olabilir.
UZAKTAN EĞİTİM SÜRECİNDE NELERE DİKKAT EDİLMELİ?
Kabullensek de kabullenmesek de, beğensek de beğenmesek de önceden sadece adını duyduğumuz “uzaktan eğitim” kavramı artık hepimizin yaşamında bir gerçekliğe dönüşmüş bulunuyor. Mart ayı ortalarında milyonlarca öğrenci ve öğretmen, velilerimiz, bir anda uzaktan eğitim sürecinin içinde buluverdi kendisini.
Siz, değerli velilerimize bu zorlu süreçte dikkate almanızın faydalı olacağına inandığım bazı tavsiye ve görüşlerimi de kısaca sıralamak istiyorum:
- Öncelikle bu süreçte evinizin artık çocuğunuzun okulu görevini de üstlendiğinin bilincinde olarak imkânlarınız ölçüsünde uzaktan eğitimde çocuğunuzun yararlanabileceği gerekli teknik donanımı ve internet bağlantısını sağlamaya çalışmalısınız. (Bilgisayar, cep telefonu, tablet, tv vb.)
- Canlı sınıf uygulamasında öğretmenlerinizin sizlere gönderdiği haftalık canlı ders programlarını mutlaka incelemeli ve ders saatlerini dikkate alarak çocuğunuzu derse hazır hale getirmelisiniz.
- Çocuğunuza hangi dersin ve eğer bildirilmişse hangi konuların işleneceğini önceden bildirmelisiniz. Çocuğunuzu derse motive
- Çocuklarınıza canlı ders sırasında okulda ve sınıfta ders işleniyormuş gibi davranışlarına dikkat etmelerini söylemelisiniz. (Yayın sırasında gürültü yapmama, söz almadan konuşmama, öğretmenin sözünü kesmeme, mazeretsiz şekilde dersi terk etmeme, sorulan sorulara saygı ve nezaket kuralları içerisinde cevap verme vb.)
- Uzaktan eğitimin yapıldığı iletişim platformları üzerinden verilen etkinlik, çalışma ve ödevleri özenle ve verilen süre içerisinde tamamlamalarını sağlamalısınız.
- Uzaktan eğitim sürecinde karşılaştığınız ama çözemediğiniz sorunlar için öğretmenlerinizden ve okul yöneticilerinden yardım
- Ders sırasında çocuğunuz için gerekebilecek olan kitap, defter, kalem, sözlük vb. tüm araç ve gereçleri ders başlamadan makul bir süre önce hazırlayınız.
- Çocuğunuzun canlı ders sırasında sizin yardımınıza ihtiyacı varsa bu durumu öğretmeninizle daha önceden görüşünüz.
- Çocuğunuzun yaptığı çalışmaların incelenmesi isteniyorsa öğretmeninizin belirttiği süre ve saatlere dikkat ederek kararlaştırılan iletişim kanalıyla gönderiniz.
- Okul veya öğretmenleriniz tarafından gönderilen mesaj ve çalışmaları düzenli olarak takip ediniz. Televizyon yayınlarını, kaçırdıysanız ders tekrarlarını mutlaka izletiniz.
- Çocuğunuzun tüm çalışmalara etkin şekilde katılımını sağlayınız. Çocuğunuzun katılmadığı her ders veya çalışmayı o gün okula gitmemiş gibi değerlendirmelisiniz. Unutmayınız ki eğitim uzaktan olsa da yapılan her çalışma çocuğunuzun eğitim geleceği açısından hayati önem taşımaktadır.
- Uzaktan eğitim süreci hiçbir şekilde bir tatil dönemi değildir.
KENDİ BAŞINA...
Değerli ebeveynler, ders çalışma, çocuk eğitiminin bir parçasıdır. Nasıl ki eğitim belirli hedefleri olan planlı bir faaliyet ise ders çalışmasını, ödevlerini yapmasını istediğimiz çocuğumuzun da hedeflerini belirlemesine yardımcı olmalı ve ona planlı ve düzenli bir şekilde ders çalışma sorumluluğunu ve alışkanlığını kazandırmalıyız. Çocuğumuzun evde ve kendi başına ders çalışması uzaktan eğitim sürecinde daha büyük bir önem arz etmektedir.
Ancak şunu unutmamalıyız ki çocuğumuzun sağlığı, mutluluğu ders çalışmaktan daha önemlidir. Hem manevi hem de maddi sorunları çözülmemiş, sağlık sorunları yaşayan, mutsuz ve sorunlar yumağı içinde boğuşan çocuğunuzun ders çalışması ve başarılı olması imkânsız değilse bile çok zordur.
Öncelikle onun sevgi ihtiyacını karşılamalı, değer vermeli ve bazı önemli değerlerle donatmalı, kendine güven duygusu kazandırmalı ve sorumluluklarının farkına ve bilincine vardırmalısınız. Okulu, öğretmeni ve arkadaş çevresi ile iletişim halinde olmalı, sık sık gözlemlemelisiniz.
EĞLENEREK ÇALIŞMA, ÇALIŞARAK EĞLENME
Eğlenerek çalışmayı ve çalışırken eğlenmeyi, çalışmaktan zevk almayı öğretmelisiniz. Çalışmayı eğlenceli hale getirmenin yollarını bulmalı ve öğretmelisiniz. Bunları yaparken hoşgörülü ve çok sabırlı olmak zorundasınız. Gerisi kendiliğinden gelecektir. Tembel çocuk yoktur. Çalışmaya isteksiz çocuk vardır. Onu istekli hale getirmek ve çalışmayı sevdirmek de sizlerin ve bizlerin olumlu işbirliği ile sağlanacaktır.
2020-2021 eğitim öğretim yılında, yüz yüze eğitim ile okullarına ilk adımlarını atacak olan ana sınıfı öğrencileri ve birinci sınıf öğrencilerimize, uzaktan eğitim ile yollarına devam edecek olan daha üst sınıflardaki ve tüm eğitim kademelerindeki öğrencilerimize, velilerimize ve tüm meslektaşlarıma sağlık ve başarılar diliyorum. Yeni eğitim -öğretim yılımız hayırlı olsun!