Obsesyon, kişinin isteği dışında ortaya çıkan ve bilinç alanına zorla giren ısrarlı düşünceler, imajlardır. Kompulsiyonlar ise, eyleme yönelik bir zorlama olarak tanımlanmaktadır. Örneğin; çizgilerin üzerine basmazsam başıma kötü bir şey gelecek şeklindeki bir düşünce obsesyonu ifade ederken bu çizgilere basarak eyleme geçme de kompulsiyonu ifade etmektedir. Çocuklarda bazen obsesyon tanımlanmaksızın kompülsiyonlar daha yoğun görülebilir. Obsesif kompulsif bozukluğu (OKB) olan çocuklar, saplantılı düşüncelere karşılık olarak, yaşadıkları kaygıyı (anksiyeteyi) hafifletmeye yardımcı olması adına tekrarlayıcı davranışlarda bulunur.
Ebeveynleri tarafından psikolojik değerlendirilmeye getirilen 7 yaşındaki bir çocuğun, iki aydır, zihni, “kötü mikroplar” olduğu düşüncesiyle meşguldür. Başlangıçta elleri görünür şekilde kirli olduğunda endişe duyuyordu. Bu kaygı ilerledi ve “kirli” bir şeye temas etmiş olabilecek herhangi bir objeye dokunursa mikrop bulaşacağından dolayı endişe etmeye başladı. Mikroplar ve bulaşma konusundaki kaygısını hafifletmek için ellerini defalarca yıkamaya başladı.
Burada da olduğu gibi çocukluk çağındaki en yaygın kompulsiyon el yıkma ve temizliktir. Bunun ardından kontrol etmek, saymak, tekrar etmek, dokunmak ve düzeltmek gelmektedir. En yaygın obsesyonlar ise, bulaşma korkusu ve aile üyelerinden birinin başına bir şey geleceği korkusudur. Ergen ve yetişkinler bu durumu anormal olarak değerlendirebilirken çocuklar bunun saçma bir şey olduğunu düşünemeyebilirler.
Yapılan araştırmalarda OKB semptomlarının, yedi yaş gibi erken bir dönemde ortaya çıkabileceğini göstermektedir. Erkek çocuklarında daha fazla görülmekle birlikte, bu çocukların diğer aile üyelerinde de bu psikolojik sorun görülmektedir. Uzun saatler üretken olmayan bir biçimde ödev yapan, yazdıklarını sürekli silip yeniden yazan, kelimelere, harflere, ayrıntılara takılmaktan ödevlerini bitirmekte güçlük çeken çocuklar, yıkanırken bol su ve sabun tüketen, tuvalet kağıdını bol kullanan, yıkanmaktan kızarmış elleri olan, odalarına başkalarının girmesini ve eşyalarına ellenmesine izin vermeyen, bazı aktivitelerden kaçınmayı seçen çocukları obsesif kompulsif bozukluk açısından değerlendirmek gerekmektedir. Çocuklardaki OKB ebeveyninin de aynı bozukluğa sahip olmasından dolayı belki ebeveyni tarafından dikkat çekmeyebilir.
Bu bozukluğun tedavisinde, eşlik eden anksiyete ve depresif belirtiler ile baş etme becerilerinin geliştirilmesi, aile ve arkadaş ilişkilerinin düzenlenmesi, kaçınmaları azaltma konuları üzerinde ağırlık verilmektedir. En yaygın şekilde kullanılan tedavi yöntemlerinden biri maruz bırakma (yüzleştirme), çocuğun veya ergenin yaşadığı veya tanık olduğu önemli bir olay karşısında, bu olayı yeniden yaratarak ya da canlandırarak travmanın etkisinin yavaş yavaş kaybolmasını sağlamaktadır. Çocuklarda bu yöntemi oyun terapisi ile gerçekleştirmek oldukça etkilidir. Çocuk seçtiği oyuncaklar ile yaşadığı olayı canlandırarak korkuları ile yüzleşir ve zamanla OKB'nin kaybolması beklenir.
OKB bazen bir psikolojik bozukluk olarak değil de, kişilik olarak da karşımıza çıkabilmektedir. Eğer bahsedilen semptomlar uzun süreli ve yoğun değilse bunu bir bozukluk olarak algılamamak gerekmektedir. Bir bozukluk olabilmesi için günlük hayatınızı ve aile, arkadaş ilişkilerini olumsuz yönde etkilemelidir.