Sosyolog ve Aile Danışmanı - Aleyna Çalış

Çocuk ve ergenlikte cinsel eğitimin önemi

    Cinsellik, bireyin karşı cinsle yakınlaşması ve bu yakınlaşmanın sonucu olarak bedensel ve duygusal anlamda doyuma ulaşması şeklinde tanımlanmaktadır. Cinsellik sadece fizyolojik gelişimle ilgili olmayıp duygusal ve zihinsel gelişimle de yakından ilgilidir. Cinsellik, duyguların ve zekanın birlikte kullanılmasını gerektirir. Duygusallık kendimize ve çevremizdeki diğer insanlara karşı hissettiğimiz olumlu duygu durumudur. Çevremizdeki diğer insanlarla aramızdaki bağı güçlendirir.

    Zekâ ise düşünmeyi, yorum yapmayı, olaylar arasında bağ kurmayı, seçenekler oluşturmayı, neden sonuç ilişkilerini anlamayı ve uygun tercih yapma özelliğini güçlendirir. Zekâ ve duygunun birlikte bulunması, insanı diğer canlılardan ayıran önemli bir özelliktir. İnsanın cinsellik anlayışı, ancak o zaman hayvanlarda bulunan cinsel içgüdüden  farklı olarak duygu ve düşüncelerin ortaklaşa yer aldığı bir hale gelir. Çocuklukta başlayan cinsellik kavramı, ergenlik dönemi ile birlikte son şeklini alır. Ergenlik döneminden sonra çocuğun cinsel özellikleri kolay kolay değişmez. Önemli olan çocukluktan itibaren sağlam temelleri oluşturmaktır.

CİNSEL EĞİTİMİN ÖNEMİ

   Çocuk, birbirleriyle paralel gelişen bazı gelişim boyutlarıyla bir bütündür. Bedensel, ruhsal, sosyal, zihinsel ve cinsel gelişim bu boyutları oluşturur. Bu gelişim alanları içinde, cinsel gelişim dışındaki diğer boyutlar ve yapılması gerekenler belli iken, cinsel gelişim göz ardı edilmekte ve yok sayılmaktadır.

   Genel anlamda cinsel eğitim; çocukların ve ergenin bedensel, duygusal, sosyal, zihinsel ve cinsel gelişimlerini takip etmek, kız ve erkek rollerini kabul etmesine, kendi cinsinin özellikleri ve karşı cinsin özellikleri ile bir bütün içinde yaşamasına yardımcı olmak amacıyla verilen  bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmalarıdır. İnsanların toplumsal rollerinin incelenmesi yoluyla karşılıklı sevgi ve güven içinde sorumluluk bilinci geliştirmelerine yardımcı olmaktır. Ailenin cinsel eğitim konusunda gösterdiği duyarlılık çocukların cinsel gelişiminde olumlu etkiler yapmaktadır. Gerek anne, gerek baba tarafından verilecek cinsel eğitim, çocukların ve ergenin başka kaynaklara yönelmesini engelleyecektir. Cinsel eğitim doğumdan başlayan ergenlik dönemini de içine alan uzunca bir süreçtir. Cinsel eğitime başlamak için belli bir yaş bulunmamasına rağmen, anne babalar, çocukları okul öncesi dönemdeyken (3-4 yaş dolaylarında) ilk sorularla karşılaşırlar. Açıklamalar sade bir dille ve bilimsel kaynaklardan yararlanarak yapıldığı takdirde gelecekte karşılaşılabilecek olası zorluklar yaşanmayacaktır.

CİNSEL EĞİTİM AİLEDE BAŞLAR

   Cinsel eğitim ailede başlar, okulda devam eder. Her ailenin en önemli hedefi; çocuklarını her anlamda sağlıklı yetiştirmek, sonraki yaşamında kendisi ve çevresiyle barışık, başarılı ve mutlu yaşamasını sağlamaktır. Devamında ise, ileride kuracakları  kendi aile yaşamlarında  da aynı anlayışı devam ettirmeleridir. Çocuğun her alandaki gelişiminde olduğu gibi, cinsel eğitiminde de aileye oldukça büyük görevler düşmektedir. Çocuğun kişiliğine temel oluşturacak özelliklerin çoğu ailede oluşmaktadır. Bu da ancak çocukların yaşına uygun bir şekilde, gerektiği kadar bilgilendirilmeleri ile mümkündür. Çocuğa ve ergene bilgi verirken ailenin yapısı göz ardı edilmemelidir. Sağlıklı bilgi verilmesi her aile tipinde aynı düzeyde olmamakta, bazı ailelerde yeterince sağlanamamaktadır. Elbette her ailenin bu konuda bilgili ve bilinçli olması beklenemez. Önemli olan öğrenmeye ve bilgiye açık olmalarıdır.

   Demokratik aile ortamında yetişen çocukların, cinsel gelişim sürecinde sorun yaşama olasılıkları azdır. Merak ettiklerini rahatlıkla sorabilir ve uygun yanıtlar alabilirler. Kendilerine olan güvenleri nedeniyle  ve ne isteyip ne istemediklerini rahatlıkla ifade edebildikleri için cinsel tacize uğrama olasılıkları çok azdır. Çünkü bunu önleyebilirler. Herhangi bir duygusal açlık yaşamadıkları için, bu anlamda kendilerini kullandırmaları söz konusu değildir. Sağlıklı kız/erkek arkadaş iletişimini rahatlıkla kurabilirler. Aile dışında yaşadıkları olayları  (okulda, arkadaşlar arasında vb.) rahatlıkla aile üyeleriyle paylaştıklarından, sorun çıktığında sağlıklı yönlendirme yapmak daha kolaydır ve hatalı davranışları zamanında önlenebilir.

 

 

 

YORUM YAP