Referanduma 13 gün kala AK Parti İlçe Başkanı Rıfat Kutlu ile saha çalışmaları ve halkın oyuna sunulacak Anayasa değişikliğinin gerekçelerini konuştuk. 16 Nisan'da oylanacak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini değerlendiren Kutlu, “Genel olarak bakacak olursak belediye başkanlığı seçme sistemiyle aynıdır. Silivri Belediyesinin halk tarafından seçilmiş bir belediye başkanı var, bir de meclis tarafından seçilmiş ikinci bir başkan olduğunu düşündüğünüzde çift başlı sistemle yönetilen bir Silivri Belediyesinde herhangi bir hizmetin, çalışmanın, istikrarın doğabileceğine ihtimal verebiliyor musunuz?” diye sordu ve 16 Nisan'da oy kullanan vatandaşların Evet ve Hayır sonuçlarının kimleri mutlu edeceğini düşünmelerini istedi.
AK Parti İlçe Başkanı Rıfat Kutlu, “Bugünkü cumhurbaşkanı yetkisi gelecek sistemdeki cumhurbaşkanı yetkisinden aslında çok daha güçlü. Bunun örneğini 7 Haziran seçimlerinde yaşadık. Cumhurbaşkanımız meclis seçimlerinin yeniden yapılması kararını onayladı ama kendi koltuğunda oturmaya devam etti… 16 Nisan'da Evet oyları çoğunluk çıkarsa bundan sonra; cumhurbaşkanı seçimlerin yenilenmesine karar verirse meclisle birlikte kendisi de seçime gidecek!” diyerek tek adamlık ve yetki artışı eleştirilerine de cevap verdi. Kutlu, Hürhaber'in 16 Nisan ile ilgili sorularına yanıt verirken anayasa değişikliği ve Türkiye'nin istikrarı açısından süreci değerlendirdi.
“SİYASETTE İSTİKRAR, DEVLETİMİZE GÜÇ KATACAK”
Sevginar SALİ: 16 Nisan'da halkı oyuna sunulacak olan Anayasa değişikliği ülkemiz ve vatandaşlar açısından nasıl bir yarar sağlayacak?
Rıfat KUTLU: Ülkemiz şu anda parlamenter sistemle yönetilmekte. Güçlü iktidarların olmayacağı durumlarda koalisyon hükümetleriyle temsil edilen, koalisyon hükümetlerinin de anlaşamaması sebebiyle sürekli istikrarın bozulması nedeniyle yeniden seçime gidilmesinden aslında yorulmuş bir ülkenin evlatlarıyız hepimiz. 94 yıllık cumhuriyet tarihimizde yaklaşık olarak 67 hükümeti eskitmiş bir ülkeyiz aynı zamanda. Amerika'ya baktığımızda 200 küsurluk tarihinde yaklaşık 45 tane hükümet değiştirmiş olması bir ülkenin gelişmesi, büyümesi ve güçlü olması noktasında o ülkeyi yöneten siyasetin ve siyasi mekanizmaların istikrarına ne kadar ihtiyaç duyduğunun göstergesi. Böyle bir sistem inşallah 16 Nisan'da vatandaşlarımızın oyları ile Evet geçerse, 2019'dan sonra artık ülkemiz bu sistemle yönetilmeye başlayacak. Bunun ardından inanıyorum ki 15 yıldır AK Parti iktidarında bir güç merkezi haline gelen Türkiye Cumhuriyeti, daha kuvvetli bir devlet, millet ve irade ile yönetilecek ve çok daha fazla güçlenecek. Mustafa Kemal Atatürk'ün de ifade ettiği gibi bu ülkeyi muasır medeniyetler seviyesine çıkartacak adımları 15 yıldır yaptığı gibi atmaya devam edecek.
“BÜTÜN VATANDAŞLARIMIZIN EVET VE HAYIR TERCİHLERİNE SAYGI DUYUYORUM”
Sevginar SALİ: Vatandaşların en çok karşı çıktığı, Evet için onları ikna etmekte en sık anlatmak zorunda kaldığınız anayasa değişiklik
maddeleri hangileri?
Rıfat KUTLU: Öncelikle bütün vatandaşlarımızın Evet ve Hayır tercihlerine saygı duyduğumu belirterek bu sorunuza cevap vermek istiyorum. En nihayetinde demokrasinin de değişmez ilkelerinden birisidir bu.
“ORTAK BİR MUTABAKATLAANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ İSTERDİK MAALESEF CHP VE HDP KATILMADI”
Anayasa değişikliği paketi TBMM'de görüşülmeye başlandığında biz iktidar partisi olarak diğer bütün siyasi partilerin görüş belirttiği, komisyon çalışmalarına katıldığı, işin mutfağında görev aldıkları ve meclisin ortak mutabakatıyla halkın huzuruna çıkan bir anayasa değişikliği olmasını istedik ama maalesef CHP ve HDP bu çalışmalara aleni bir şekilde katılmayacaklarını ifade ettiler.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin ve milletvekillerinin mecliste desteklemesi ile 1982 ile yönetilen bugünkü anayasamızın 18 maddesiyle ilgili bir takım idari değişiklikler halkın önüne getirildi. Halkın bu süreçte 18 maddeyle ilgili yaklaşık 2 aylık bir zaman dilimi içinde hem ulusal basında, hem yerel basında sizlerin hem de burada siyasi propaganda yapan siyasi partilerin vesilesi ile, bölgelere gelen milletvekillerinin halkla buluşmaları ile ben defaten bilgilendirildiğini düşünüyorum. 18 maddenin tamamına da net bir şekilde kanaat kılarak Evet de derse Hayır da derse en azından halkımızın farkında olarak bu işe sahip çıktığını görüyorum.
“TEMEL İLKE ANAYASADAKİ SEÇME VE SEÇİLME YAŞINI BİRBİRİNE EŞİTLEMEK”
Bu çerçevede sahada karşılaştığımız belki de en önemli konulardan bir tanesi halkımızın, “18 yaşındaki bir gençten milletvekili mi olur?” sorusu. Bunu da saygıyla karşılıyoruz ama bu değişiklik her siyasi partinin 18 yaşında birisini muhakkak milletvekili yapmak zorunluluğunu ortaya koymuyor. Bu sadece anayasada eşitlik ilkesinden hareketle seçme ve seçilme yaşını denkleyen bir düzenleme. Daha önce 30'du, AK Parti döneminde seçilme yaşı 25'e indirildi, şimdiki sistemde de 18'e indiriliyor. Gençlerimize ‘siz muhtar, belediye meclis üyesi, belediye başkanı, milletvekili seçebilirsiniz ama seçilme hakkına sahip değilsiniz' demek bir kere anayasanın eşitlik ilkesine aykırı. Bu düzenleme 18 yaşında bir kişiyi illa milletvekili yapma zorunluluğunu doğurmuyor. Bu yasanın çıkmasındaki temel ilke anayasadaki seçme ve seçilme yaşını birbirine eşitlemek. Vatandaşlarımıza da bu çerçevede ifade ediyoruz. Ecdadımızdan hareketle bu ülkede birçok şeyi gençler yapmıştır. Mesela son yaşadığımız 15 Temmuz hadisesi buna en iyi örnektir. Meydana çıkıp eline bayrağı ilk alan hep o yaştaki gençlerdi. İnanıyorum ki yine bu bayrağı, ülkemizin onurunu, gururunu aynı şeref ve kararlılıkla taşıyacaklardır.
“MİLLET TARAFINDAN SEÇİLENHİÇBİR KİŞİNİN TEK ADAMLIK NOKTASINDA BİR YETKİYLE DONATILMAYACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM”
Özellikle ana muhalefetin bilinçli bir şekilde halkı yönlendirmeye çalışmasından kaynaklı tek adamlık üzerinde karşı tarafın yoğunlaştırmaya çalıştığı bir yaklaşım da var. CHP Genel Başkanı dahi aslında yapmış olduğu gafla bu sistemin ülkemizde aslında ne derece ehemmiyetle var olması gerektiğini ifade etti. Çünkü orada iki başlılık vardır. Bugünkü sistemde yürütmede bir taraftan Cumhurbaşkanı diğer taraftan Başbakan meclisin başkanı olarak görev yapıyor. CHP Genel Başkanı bu yetki karmaşasını, “Cumhurbaşkanı farklı bir siyasi partiden Başbakanın farklı bir siyasi partiden seçilmesi durumunda yaşanacak kaosları millete niye anlatmıyorsunuz?” sözleriyle ifade etti. Biz aslında millete tam da ülkenin koalisyonlara teslime edilmemesi gerektiğini, koalisyonlardan istikrar doğmayacağını, ülkemizin geçmişte çok acı bedeller ödediğine şahitlik ettiğimizi anlatıyoruz. Millet tarafından seçilen hiçbir kişinin tek adamlık noktasında bir yetkiyle donatılmayacağını düşünüyorum çünkü orada bulunan kişi, millet adına o temsiliyeti kabul etmiş kişidir.
“BU SİSTEM BELEDİYE BAŞKANLIĞI SEÇME SİSTEMİYLE AYNIDIR”
Genel olarak bu sisteme bakacak olursak belediye başkanlığı seçme sistemiyle aynıdır. Yerel seçimlerde halkımız bir sandıkta oyunu belediye başkanına, diğer sandıkta da o belediyenin meclisine oy veriyorsa bugünkü sistemde de halk bir taraftan gidip cumhurbaşkanlığına diğer taraftan da seçmek istediği siyasi partinin milletvekilliğine oy vererek ülkeyi böyle bir sisteme kavuşturacaktır. Belki yerel siyasette daha fazla yoğrulduğumuz için bu örneği vermek istiyorum. Silivri Belediyesi'nin halk tarafından seçilmiş bir belediye başkanı var, bir de meclis tarafından seçilmiş ikinci bir başkan olduğunu düşündüğünüzde çift başlı sistemle yönetilen bir Silivri Belediyesi'nde herhangi bir hizmetin, çalışmanın, istikrarın doğabileceğine ihtimal verebiliyor musunuz? Bugünkü sistem aslında birebir aynı olmasa da neredeyse Belediye Başkanlığı seçiminin aynısı. Haliyle eğer bu bir tek adamlık doğuruyorsa bugün halk tarafından seçilmiş bütün belediye başkanlarına da tek adam ifadesini kullanabiliriz. Eğer bu bir diktatörü doğuracaksa, ki hiçbir diktatörü halk sandıkta seçmez, bugün bütün belediye başkanlarına da aynı benzetmeyi yakıştırabiliriz o zaman diye düşünüyorum. Halkın oyu ile seçilen hiçbir sistemde tek adamlık, diktatörlük sisteminin olmayacağı zaten aşikâr. Bunu ifade edenler de zaten buna inanmıyor ama bir şekilde halkın kafasında algı oluşturma noktasında sanki hiçbir yetkisi olmayan, bir cam fanus içinde sadece oksijen alarak siyasi koltuğunu devam ettiren bir cumhurbaşkanına bir anda eline bütün ülkenin yönetiminin yetkisinin verildiği bir sisteme gireceğimizi ifade ediyorlar.
“BUGÜNKÜ CUMHURBAŞKANI YETKİSİ GELECEK SİSTEMDEN DAHA GÜÇLÜ”
Oysa bugünkü cumhurbaşkanı yetkisi gelecek sistemdeki cumhurbaşkanı yetkisinden aslında çok daha güçlü bir sistem. Bunun en büyük örneğini 7 Haziran seçimlerinde yaşadık. Cumhurbaşkanımız meclis seçimlerinin yeniden yapılması kararını onayladı ama kendi koltuğunda oturmaya devam etti ama yeni gelecek sistemde; cumhurbaşkanı seçimlerin yenilenmesine karar verirse meclisle birlikte cumhurbaşkanlığı için de seçim yapılacak. Haliyle bu çerçevede baktığımızda Başbakanlık makamı ortadan kalkacağı için onun yetkilerini Cumhurbaşkanına devreden bir sistem. Onun dışındaki diğer bütün odaklarda bugünkü sistemden yetkiler noktasında daha daraltılmış bir sisteme geçişimizin ifadesidir.
“SANDIK EN İYİ ANKETTİR”
Sevginar SALİ: Kamuoyuna yansıyan bazı referandum anketleri var. Silivri özelinde Evet oyları %35-40 civarında görünüyor. İl Başkan Yardımcınız %55 hedef koydu. Aradaki farkı nasıl kapatmayı düşünüyorsunuz?
Rıfat KUTLU: AK Parti bu ülkede 15 yıldır iktidarı temsil eden bir parti. Böyle bir siyasi hareketin bütün belde ve taşra teşkilatları da aynı istikrarı yakalamak adına mücadele ediyor. Bizde hiçbir zaman ‘%20 oy alsak yeter' hedefi yoktur, biz her zaman %50 artısını düşünürüz. Bu çerçevede de halkla sürekli iç içe olarak bu hedefi yakalamaya çalışıyoruz. Bugünkü hedefimizde de yine aynı rakam söz konusu. Tabi birçok anket yapılıyor. Bu konuda da maalesef bir bilgi kirliliği oluştu. Bir televizyon kanalında izlediğiniz ankette Hayır %60 çıkıyor, bir başkasında Evet %70 çıkıyor. Aslında sandık en iyi ankettir, öyle derler. Dolayısıyla bu anketin sonucunu 16 Nisan'da göreceğiz. Silivri'de de bu kampanyayı başlattığımız zaman dilimi içinde 18 maddeyle ilgili özellikle ana muhalefetin yanlış yönlendirmesiyle halkın kafasında bir takım soru işaretleri vardı ama şu anda arazide bu işin mutlak suretle olması yönünde çok olumlu tepkiler alıyoruz.
“SİLİVRİ'DE HEDEFİMİZ SANDIKLARDAN GÜÇLÜ BİR EVET ÇIKARMAK”
Böyle bir sistemin bu ülkede olmamasını isteyen başta Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere Türkiye'nin üzerinde güçlü bir mengenenin sıkılmaya çalışılmasına, ben inanıyorum ki bu milletin 16 Nisan'da vereceği çok güçlü bir cevap olacaktır. Biz Silivri'de herhangi bir anket çalışması yaptırmadık. %15-16 oranında kararsız seçmenin kitlesinin olduğu bir ilçedeyiz. Önümüzde 12 günlük bir zaman dilimi söz konusu. Siyasette 12 gün çok uzun bir süreçtir. Evet veya Hayır açısından kim daha fazla etkili politika yaparsa millet ona yönelecektir. Bizim Silivri'de hedefimiz sandıklardan güçlü bir Evet çıkarmaktır.
“TÜRKİYE'NİN GELİŞMESİNDEN KORKANLAR HAYIR İÇİN MÜCADELE EDİYORLARSA YURTTAŞLARIMIZ HAYIR KARARLARINI GÖZDEN GEÇİRMELİ”
Sevginar SALİ: Evet'in Silivri'de en güçlü savunucusu olarak bu son süreçte, Referanduma
13 gün kala hala Hayır demeyi düşünenlere özel bir mesajınız olacak mı?
Rıfat KUTLU: Tekrar ifade etmek istiyorum Hayır demek isteyen vatandaşlarımızın oy tercihlerine saygı duyuyorum. “Ben parlamenter sistemle yönetilmek istiyorum o yüzde Hayır diyorum” yaklaşımı dışında Hayır'cıların sunduğu gerekçeler bugünkü sistemi doğurmayacak gerekçelerdir. “Sabah bir kalktınız lokantalar kapanmış, “Muhtarları fesih etme yetkisine sahip olacak” şeklindeki söylemler aslında bu ülkede ana muhalefet eksikliğinin ne derecede olduğunu da ortaya koymuş oluyor. Sayın CHP Genel Başkanı muhtarlığın fesih edilmesi yetkisine bakmış olsaydı bunun hangi mecrada, kimler tarafından yapıldığını görmüş olacaktı.
Türkiye Cumhuriyeti'nin birlik ve beraberliğine kast eden, yaklaşık 30 yıldır anaların ağlamasına, huzurun bozulmasına sebep olan yine bununla birlikte bu ülkenin gelişmesinden korkan Avrupa Birliği ülkeleri Almanya ve Hollanda başta olmak üzere Belçika, Fransa (ki bunlar aynı zamanda buradaki terörist gruplara da Avrupa'da kucak açan ülkeler) bu ülkede Hayır çıkması için mücadele ediyorlarsa bizim kendi yurttaşlarımız Hayır kararlarını tekrar gözden geçirmelerini, ne için Hayır dediklerini tekrar değerlendirmeleri gerektiğini düşünüyorum.
“EN GÜZEL CEVABI O SANDIKLARDAN ÇIKARTMAK ADINA MÜCADELE EDİYORUZ”
Sevginar SALİ: Referandum süreciyle ilgili kendi teşkilatınıza bir mesajınız var mı? Partinin önemli isimlerinin çalışmalarda yer almasıyla ilgili
değerlendirmede bulunur musunuz?
Rıfat KUTLU: Bütün Silivrili hemşerilerime, Silivri AK Parti Teşkilatımızın içinde yer alan bütün değerli ağabeylerime, kardeşlerime teşekkürlerimi sunuyorum. Biz aynı havayı 1 Kasım seçimlerinde de yakalamıştık. Bugünkü referandum seçiminde de aynı sistemdeyiz. AK Parti'mizin kuruluşundan bugüne kadar görev almış olan bütün ilçe başkanları, belediye başkanları, meclis üyeleri, kadın kolu ve gençlik kollarımızla, üyelerimizle, mahallelerdeki ve beldelerdeki bütün dinamiklerimizle şu anda arazide ülkemizin daha güçlü duruşu için, Hollanda ve Almanya'ya verebileceğimiz en güzel cevabı o sandıklardan çıkartmak adına mücadele ediyoruz.
Yaklaşık 2 haftalık zaman dilimi kaldı önümüzde. AK Parti Teşkilatları olarak yoğun arazi çalışmalarına yatkın, bunu başarabilmiş bir teşkilatız. 15 Temmuz'da yaklaşık 30 gün boyunca meydanlarda, emniyet teşkilatı önünde hasırların üstünde sabahlamış bir teşkilatın mensupları olarak 13 günlük zaman diliminde inanıyorum ki bütün enerjilerini harcayarak bu seçime hazırlanıyorlardır. Biz bu çerçevede şu ana kadar Silivri'mizde birçok program gerçekleştirdik. Vatandaşlarımız, sivil toplum örgütlerimiz, hemşeri derneklerimiz, esnaflarımız her biriyle hangi kararı verirlerse versinler yeni gelecek sistemle ilgili bilgilendirmeye çalıştık. Yoğun bir şekilde bu çalışmalarımızı devam ettireceğiz.
SOYLU, TOPBAŞ VE GÜMRÜK BAKANI GELİYOR
Sevginar SALİ: 12 Nisan'da İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Silivri'ye gelecek. Bu süreçte başka önemli programlarınız olacak mı?
Rıfat KUTLU: Bakanlarımızın programları gerçekten çok yoğun. Her bakanımız günde hemen hemen 2-3 şehri ziyaret ediyor. Keza Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız da dahil olmak üzere 2-3 şehir ve ilçeyi ziyaret ederek Referandum çalışmalarına yoğun bir şekilde devam ediyorlar. Bu çerçevede 12 Nisan'da İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu'yu inşallah Silivri'de ağırlayacağız. Rutin milletvekili programlarımızın dışında Büyükşehir Belediye Başkanımız, Gümrük ve Ticaret Bakanımız da Silivri'de ağırlayacağımız diğer partili siyasi büyüklerimiz...
“MHP'Lİ YURTTAŞLARIMADURUŞLARINDAN DOLAYI SEVGİ VE ŞÜKRANLARIMI SUNUYORUM”
Sevginar SALİ: MHP ile referandum sürecindeki iletişiminiz, Evet çalışmanız nasıl ilerliyor?
Rıfat KUTLU: Ben MHP'li bütün yurttaşlarıma duruşlarından dolayı sevgi ve şükranlarımı sunuyor, kendilerine teşekkür ediyorum. Malumunuz bu anayasa taslağı TBMM'de MHP'nin önerileri ile meclise sunuldu ve halkın gündemine geldi. AK Parti ve MHP'nin desteği ile meclis sandıklarından çıkıp halkın önüne gelen bir taslak. Bu çerçevede arazide bir AK Partili milletvekili veya siyasetçi nasıl bu işe yoğunlaştıysa MHP'li arkadaşlarımız da kendi bölgelerinde çalışmalarını samimiyetle gerçekleştiriyorlar. Böyle ortak bir mutabakatın çıkmasından sonra Silivri MHP İlçe Başkanımızla, Ülkü Ocakları Başkanı ve MHP teşkilatları ile bir araya geldik ve bu konudaki ortak hedeflerimizi ifade ettik. Buradan Genel Başkanların da almış olduğu kararla her siyasi parti seçim propagandasını kendi siyasi parti çatısı altında yürütmesi kararı çıktı. Bir taraftan MHP, diğer taraftan AK Parti teşkilatlarının çalışması ile inşallah Silivri'de güçlü bir Evet'in sandıklardan çıkacağına inanıyorum. MHP'nin başta İlçe Başkanı ve teşkilatları olmak üzere her yurttaşımıza da bu çalışmalarında başarılar diliyorum.
“EVET VE HAYIR ÇIKARSA KİMLERİN SEVİNECEĞİNİ KIYASLAMAK GEREK”
Sevginar SALİ: Referandum sonucu Hayır çıkarsa ne olacak?
Rıfat KUTLU: Referandum sonucunun Hayır çıkması elbette bu ülkenin sonu olmayacak. Hollanda'da Sosyal Politikalar Bakanımızın konsolosluğumuza gidişinin engellenmesinden sonra basına yansıyan bir fotoğraf vardı. Hollanda polisinin tasması elinde olan köpeği tarafından bacağından ısırılan yere yatırılmış bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının olduğu fotoğraf. Ben o fotoğraftan çok etkilendiğimi ifade etmek istiyorum. Bir siyasi partinin ilçe başkanıyım ama burada siyasi kimliğimin dışında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak konuşmam gerekirse 16 Nisan'da sandığa gittiğimde o gün Hollanda'da konsolosluk önünde yatırılıp üzerine köpek salınan o yurttaşımızı düşünerek Evet mührünü basacağım. Haliyle 16 Nisan'da sandıktan Evet çıkarsa kimlerin sevineceğini, Hayır çıkarsa kimlerin sevineceğini birbirine kıyaslamak istiyorum. Bugün mecliste grubu bulunan siyasi partileri bir kenara bırakıyorum; bu ülkede 16 Nisan'da Hayır çıktığında eğer PKK, FETÖ, Hollanda sevinecekse, Almanya bu ülkeyi aşağılayacak ifadelerle sevinç çığlıkları atacaksa ben bu millet o sandıkta neye, nasıl oy vermesi gerektiğini iyi irdelemiştir diye düşünüyorum. Bu bizim kendi iç meselemiz. Yurttaşlarımız Hayır diyebilir. Hayır çıktığında sokağa çıkıp sevinebilir de ama o bahsetmiş olduğum terörist gruplar ve bu ülkeyi kendi kıskacından çıkarmak istemeyen Avrupa Birliği ülkelerini 16 Nisan gecesi sevindirmemek, Türkiye Cumhuriyeti'mizin birliğini, diriliğini ifade etmek adına vatandaşlarımızın sandıklardan güçlü bir Evet çıkartacaklarına inanıyorum. Hayır çıkma ihtimalini çok düşünmüyorum ama ola ki çıkarsa desteklediğimiz sistemin sandıktan çıkamamasına üzülmem ama PKK, FETÖ, Almanya, Belçika, Fransa, Hollanda'nın o gece sevinçten çığlıklar atmasına gerçekten çok üzüleceğimi ifade etmek istiyorum.
“ONUNLA AYNI DAVANIN İÇERİSİNDE YER ALMAKTAN GURUR DUYUYORUM”
Sevginar SALİ: Cumhurbaşkanı ile Büyükçekmece buluşmanız çok yorumlandı. Bu görüşmeyi bir de sizden dinleyelim…
Rıfat KUTLU: Cumhurbaşkanımızın programları çok yoğun. Yaklaşık 16 yıldır aynı siyasi hareketin içinde yer almamıza rağmen kendisi ile birebir görüşme fırsatı program yoğunluğundan mütevellit çok gerçekleşmiyor. Ona sevgimiz, hasretimiz hakikaten ciddi bir orana da ulaşıyor. Hem partimizin Kurucu Genel Başkanı olmasını hem de ülkemizin bugünkü durumunda o güçlü iradesi ve duruşunu çok takdir ediyorum. Çok sevdiğim bir lider. Onunla aynı davanın içerisinde yer almaktan gurur duyuyorum. Silivri ilçemizde bir miting programı çerçevesinde kendisini ağırlamak istediğimizi ifade ettik. Kendisi de çok memnun olacağını ama kararsız seçmen kitlesinin yoğun olduğu, nüfus sayısı büyük ilçelerde programlara katılmasının daha doğru sonuçlar doğuracağını ifade etti. Bu çerçevede de bunu kendi sosyal medya hesabımda paylaştım. “Silivrili bütün hemşerilerimize, teşkilat mensuplarımıza çok selamlarımızı iletin, Allah yardımcınız olsun, çalışmalarınızda başarılar dilerim” ifadelerini kullandı. Biz de kendisine aynı temennileri ileterek konuşmamızı bitirmiş olduk.
“HALKIMIZIN TERCİHİ NEYSE BAŞIMIZIN GÖZÜMÜZÜN ÜSTÜNDEDİR”
Sevginar SALİ: 1 Kasım'la referandum seçimi arasında nasıl bir fark var?
Rıfat KUTLU: Sadece seçimde değil, seçimden sonra da hareket halinde olan bir teşkilatız. Ben yaklaşık 1,5 yıldır AK Parti İlçe Başkanlığı koltuğundayım. Bu benim 2'nci seçimim olacak. Bugüne kadar AK Parti'nin yaşamış olduğu bütün seçimlerde ya Gençlik Kolları Başkanı ya Teşkilat Başkanı ya Büyükşehir Meclis Üyesi son 2 seçimde de İlçe Başkanı olarak aktif bir şekilde partimizin arkasında durmaya çalışıyorum. Biz seçim olmazsa sıkılırız diye düşünüyorum. Teşkilat olarak bu atmosfere kendimizi alıştırdık. Aslında referandum seçimleri diğer seçimlere nazaran çok daha zor geçer. Çünkü oy tercih sayısı 2'ye düşer. Bu manada da iktidarın karşısında doğal olarak yer almaya çalışan belli gruplar oluşur. Referandum sürecinin ülkemizin tamamında bir barış, kardeşlik havası içinde yaşanmasından son derece memnun olduğumu bir yurttaş olarak ifade etmek istiyorum. Cumhurbaşkanımızın Sarıyer'de Hayır çadırında karşılanması ulusal medyaya da taşındı. Orada seçim propagandası yapan vatandaşlarımızla bir araya gelmesi aslında bu atmosferin net bir şekilde ifadesiydi. Yine oradaki vatandaşlarımızın Cumhurbaşkanımızla özçekim çekilmeye çalışması, gülümseyerek karşılaması aslında Genel Başkanlarının ifade ettiği diktatör kelimesinin dışında bir görüntüde olduğunu, o fotoğrafı okumasının bilen herkes farkına vardı. Bu bir siyasi mücadele, ben CHP Genel Başkanına o çerçevede saygı duyduğumu ifade etmek istiyorum ama toplumdaki hiçbir yurttaşın düşüncesine saygı duymaksızın, birilerini diktatör, Sultan Süleyman gibi kılıcını vurduğunu yere indirecek bir biçimde empoze etmeye çalışmanın çok yanlış bir hareket olduğunu düşünüyorum. Biz bunu yeri geldiğinde burada yaşıyoruz. Kandil vesilesi ile Silivri Belediye Başkanımızın da olduğu stantta seçim propagandası yapan arkadaşlarımıza başarılar diledik, kandillerini kutladık. Hakeza onlar da aynı dilekleri bize ilettiler. Haliyle herkes kendi çalışmasını yapacak. Halk zaten kime oy vermesi gerektiğini biliyor. Sandıkta da halkımızın tercihi neyse başımızın gözümüzün üstündedir.
“BÜTÜN SİLİVRİ YURTTAŞLARIMIZI ÜLKEMİZİN GÜÇLÜ VE DİNAMİK BİR SİSTEMLE YÖNETİLMESİ AÇISINDAN EVET OYUNU VERMEYE DAVET EDİYORUM”
Sevginar SALİ: Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Rıfat KUTLU: Referandumun ülkemizin dirilişine, kardeşliğine, huzuruna vesile olmasını diliyorum. Gerçekten bir siyasi parti tercihi çerçevesinde değerlendirilebilecek bir mevzu değil. Levent Kırca'nın bir parodisinde bu ülkenin acı gerçeğini birçok yurttaşımız izlemiştir diye düşünüyorum. Çaycı genel müdüre çay götürüyor, hükümet değişti diye müdürün görev yeri değişiyor, iniyor yeni müdür kahve istiyor, çıkana kadar o müdür de değişiyor. Biz gerçekten böyle bir ülkede yaşadık. Bu ülkede geçmişte SGK'nın batması, devletin memuruna maaş dahi veremeyecek duruma düşmesi, birçok devlet kurumunda işçilerin greve gitmesi, 1999 depreminde Türkiye'ye gönderilen yardım paralarının o gün ödenemeyen memur maaşlarına aktarılmasında da ben temel gösterge olarak o koalisyon hükümetlerini ifade ediyorum. Düşünün darbe teşebbüsü yaşanıyor, tanklar meydana çıkıyor, F16'lar halkın üzerine kurşun sıkıyor ama bir Cumhurbaşkanının bir Başbakana anayasa kitapçığını fırlatması kadar eğer ülkede bir etki oluşturmayıp 17 tane bankanın batmasına, gecelik faizlerin yüzde bilmem kaçlara çıkmasına vesile olmuyorsa bu ülkenin istikrarlı, tek iktidar tarzıyla yönetilmesine bağlıyorum. Koalisyon hükümetlerinde üstgeçitlerin temel atma törenine katılan cumhurbaşkanları, başbakanlar vardı. Sosyal medyadan girip o dönemin cumhur- başkanları, başbakanlarına baktığımızda bir E-5 karayolu üzerindeki üst geçidin temel atma törenine katılan bir Başbakana şahidiz ama bugün bakıyorsunuz sadece İstanbul'da Marmaray, Avrasya Tüneli olmak üzere Marmara denizinin altında Anadolu yakasını Avrupa yakasına bağlayan çok önemli projeler var. Yine 3'ncü Boğaz Köprüsü ve Havaalanı bu projelerden. 81 ile havaalanı, üniversite, hastane, duble yollar, okulların yapılması ancak istikrarlı, güçlü ve tek iktidar dönemlerinde yaşanabilecek mevzular. Sadece Silivri'mizi örnek gösterirsek 2002 yılında okul sayısı 20 küsurken bugün 80 küsur okulun yapılması yine bu manada istikrarın, milletin huzuruna, yaşam tarzına, refahına vesile olması açısından ne derece önemli olduğunu gösteriyor. Ben AK Parti Silivri İlçe Başkanı olarak bu referandumda elbette Evet tercihini kullanacağım. 18 maddenin tamamını kafamda hiçbir soru işareti kalmadan özümsediğimi düşünüyorum. Bütün yurttaşlarıma da bunları anlatıyorum ama hiçbir gerekçem olmasa, anayasa maddeleriyle ilgili az da olsa kafamda karışlıklılar olsa dahi ben bu referandumda Hayır çıksın diye mücadele eden az önce bahsetmiş olduğum Avrupa ülkelerine bir cevap olsun diye güçlü bir şekilde Evet vereceğime inanıyorum. Bütün Silivri yurttaşlarımızı ülkemizin güçlü ve dinamik bir sistemle yönetilmesi açısından Evet oyunu vermeye davet ediyorum.