Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Türk Tabipler Birliği isimlerinden “Türk” ve “Türkiye” isimlerinin kaldırmasını değerlendirerek, yargının bağımsız kalan son ayağının korunması ve bunun bir milli görev olduğunu savundu.
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye Barolar Birliği ve Türk Tabipler Birliği isimlerinden “Türk” ve “Türkiye”nin kaldırma emrinin amacının meslek örgütlerinin birliklerini bozarak iktidara bağımlı hale getirmek olarak açıkladı. Konuya ilişkin yapılan basın ve kamuoyu açıklamasında şu sözler yer aldı: “Sayın Cumhurbaşkanı, kamusal niteliği olan iki meslek örgütünün isimlerinden “Türk” ve “Türkiye” sözcüklerinin kaldırılmasını, milli olmadıkları gerekçesiyle, emretti. Türkiye Barolar Birliği ve Türk Tabipler Birliği kamusal nitelikleri nedeniyle, yasayla kuruldukları günden beri bu sıfatları onurla kullanıyorlar. Her iki kuruluşun kuruluş gerekçesi; avukatların ve doktorların görevlerini hukuka uygun olarak yapmalarını sağlamak, bu amaçla düzenlemeler yapmak ve denetlemektir. Her iki meslek örgütünün kamu hizmeti niteliğinde bir görevi yerine getirdikleri bir gerçek.
“CEZALANDIRMA YÖNTEMİNİN ASIL AMACI ÖRGÜTLERİN BİRLİĞİNİ PARÇALAMAK”
Bu cezalandırma (!) yönteminin asıl amacının, avukatların ve doktorların kendi meslektaşları arasında var olan örgütlerinin birlik ve bütünlüğünü parçalamak olduğu bir süreden beri biliniyordu. Siyasal iktidarın, her ilde birden fazla baro, birden fazla tabip odasının kurulmasına olanak veren yasa değişikliğiyle yeni bir ayrışmanın temelini atacağı ifade ediliyor. Her alandan kendisine bağlı kuruluşlar oluşturan iktidar, kendisine karşı muhalefet yapan bu iki saygın kurumu da bölmek için çalışıyor.
“İKTİDAR, ONLARI KENDİNE BAĞIMLI HALE GETİRMEK İSTEMEKTE”
Yargının üçayağından ikisi olan hâkimleri ve savcıları kendisine bağımlı kılan iktidar, bağımsızlıklarını korumayı başaran baroları ve Türkiye Barolar Birliği'ni de iktidarın barosu ve birliği haline getirmek istemektedir. Bunun çok tehlikeli bir bakış açısı olduğu çok açık. Her partinin, her dini ve etnik grubun barosunun kurulması gibi bölücü bir yaklaşım, ulusal birliğimizi bir kere daha ayrıştırmak anlamına gelecektir. Adil yargılanma hakkına, insan haklarına ve demokrasiye, ayrıca ülke ve toplum menfaatine aykırı olan böyle bir düzenlemeden mutlaka vazgeçilmelidir.
Bütün milli konularda olduğu gibi, yargının bağımsız kalan son ayağını da korumak milli bir görevdir diye düşünüyoruz. Aynı tehlike Türk Tabipler Birliği için de söz konusudur.
İktidarın siyasetine bağlı barolar gibi, iktidara bağlı tabip odaları bağımsızlıklarını kaybedeceklerdir. İnsan hayatını doğrudan ilgilendiren, doktorluk ve avukatlık gibi kutsal iki mesleği yıpratmayı, toplum açısından fevkalade sakıncalı buluyor; siyasal iktidarı bu tehlikeli gidişten vaz geçmeye davet ediyoruz.”
Haber Merkezi