Erkut Uysal

Dahilik

Söyleyecek kelimelerinin çok olması mı önemli, yoksa neyi, nerede, ne zaman söylediğin mi? İnsan, konuşmak ister, söylemek, yazmak ister. Altı boş düşüncelerin kelimeleri de boş olur. Bu yüzden anlatmak istediğin konuda önce bilgin olmalı sonra bir fikrin. Çağımızın en büyük sorunlarından biri haline gelen “her konuda bilgi” sahibi olan insanlardır. Herkesin her şeyi bilmesi gibi bir durum söz konusu olmadığına göre her şeye fikir yürütmesi cahilliğin başlı başına net bir göstergesidir.
Mahkemelik bir durum ile karşı karşıya kaldığınızda ilk işiniz, davanıza bakacak bir avukat bulmak değil mi? Çünkü haklı olduğunuzu kanıtlamanız lazım, bunu kanıtlayabilmek içinde yasaları bilen, yasaya uygun işlem ve yazışmaları gerçekleştirebilecek bir avukata ihtiyacınız var. Böyle bir durumda neden gidip de Mali Müşavire başvurmuyorsunuz? Çünkü mesleği o değil, işi o değil… Medeni kanunu bilmez, ceza kanununu bilmez; mesleği değil.
Gündelik yaşantımızda bunları bilip uyguluyoruz da neden ülke yönetimine gelince işin ehli olanları aramıyoruz? Yıllarca bu ülkede işin ehli olmayanlar baş konumlara getirildi, bugün beğenmediğimiz eğitim sistemimiz, işin erbabı olmayanlar tarafından hazırlandı ve bizlere sunuldu. Biz de mecburen kabul ettik. Ya tutarsa diye yapılan değişiklikler o gün tuttu hepimiz deliler gibi alkışladık. Bağıra, çağıra kutladık. Ama bir sonrasını hiç birimiz düşünmedik sadece anı yaşadık. 10 yıl sonrasını göremedik. Çünkü günü kurtarmıştık.
Şimdi diyeceksiniz ki dahilik bunun neresinde? Dahilik yaptığın işin 10 yıl sonrasını görebilmekte. Şimdi den 10 yıl sonrasını hesaplayabilmektedir dahilik. Yaşamının her anında bunu yapabilen insanları, bir izleyin ve karşılaştırma yapın… Haklılık payımı göreceksiniz… Hatta çok uzağa gitmeden bir örnek verelim… Mustafa Kemal ATATÜRK… Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük dehalarından biri kabul edilir Atatürk. Neden mi? ‘Kurutuluş Savaşı' yaşanırken o ‘harf inkılabı' düşünüyordu. Hakkında idam fermanı çıkartıldığında o ‘kadınların seçme ve seçilme hakkını' getirmeyi planlıyordu. Dahilik budur, strateji budur. Bugün ektiğiniz bir tohumun 5 sene sonra ağaç olacağını sakın unutmayın.
Bakan çıkıp açıklamasını yaptı; “ABD'li şirketten danışmanlık hizmeti alacağız” dedi. Halk bir şaşkınlık içerisinde “Ne oluyor? Biz ABD'yi protesto etmiyor muyuz?” dedi. Çok geçmeden Sayın Cumhurbaşkanı beyanat vererek “Hizmet almıyoruz. İptal edildi” dedi. Şimdi işin daha kötüsü ne olacağını kimse bilmiyor… Bu noktaya gelmemizin nedeni ne peki? Dış güçler mi? Kesinlikle değil. Bu ülke kurulduğundan beri coğrafi konumundan dolayı, bereketli topraklarından dolayı zaten dış güçlerin hep hedefindedir. Bugün bunu sorun diye karşımıza çıkarmak akıllı bir açıklama olarak gösterilemez. Yani bu sorun bugün de var, geçmişte de vardı, gelecekte de var olacak. Bu ülke az önce saydığımız sebeplerden dolayı dış güçlerin baskını hep yaşayacak. Fakat sen buna ne kadar hazırsın, ne kadar bu durum için planlarını yaptın? Bunlara bakılacaktır. Dahilik test edilecektir.
Sorunları hepimiz biliyoruz, hem yerelde hem de genelde bu insanlara artık sorunları anlatıp anlatıp durmayın siyasiler. Çözümünüz ne onu anlatın lütfen. İşsizlik aldı başını gitti, enflasyon arttı, her şeye zam geldi… Bu sorunları bizde biliyoruz çözümünüz ne peki? Biz başa gelirsek bunları çözeceğiz. Tamam, da nasıl çözeceksiniz bize de anlatın. Cevap yok… Bu şekilde ne seçim kazanılır nede gelecek kurulur. Bu da benden yerel siyasilere küçük bir tüyo olsun…
Dahilik gözünüzün açılması ümidiyle… Güzel haftalar...

  1. Gaye soydan Gaye soydan

    Herkesin bildiği gibi Bora sadece Özcan'ın yedeğidir, tüm gayretlerine rağmen aday yapılmayacağı kesinleşince yedeğini sürdü, on senenin faturası kabarık dosyaları ona emanet edilecek, zaten akçeli işlerde kalkan görevi görüyodu, bunun için oradaydı bundan sonra gelirse aynen devam edecek. Gelebilirse tabii, Özcan veya Bora'nın aday yapılması bütün parlatmalara rağmen seçimi akpartiye kazandırır, ziyanı yok, Borayı da Özcanı da oraya monte eden zaten onlardı

YORUM YAP