Neresinden tutsanız elinizde kalacak bir mevzu… Bir olan taş ocağı sayısı çıkmış dörde. İhaleyi alana kadar kedi olan iş adamlarımızın, sonrasında aslana dönüşünü tahmin etmek için müneccim olmaya gerek yok. Bir mahalleden günde 1000 kamyonun geçmesi ne demek Allah aşkına ya?! Çalışma saatlerine kendiliğinden uyan yoktur zaten böyle bir beklenti de söz konusu değil de; 24 saat dağı patlat, patlatamadığında kırma makinalarıyla çalışmanın sonucunda ne bekliyoruz ki… Sular bitmiş, kalanlar kirlenmiş, sebzeler toz toprak içinde, çiçekler zaten çoktan ölmüş… Şehirde yıllarca çalışıp köyüne sakin bir hayat için dönenleri bekleyen; trajedi. Bu yıkımın girdabına gün gün alıştırılan ve kaderlerini kanıksayanlara ne demeli… Kamyonlar 5 km fazla gitmesin diye mahallenin içinde hayat ölüyor… “Mahalleye park yapıldı ama çocuklar yolun karşısına geçip oynayamıyor” diye anlatıyor Hatice Nigar Başpınar… Devlet iş adamlarıyla rantı paylaşmış, vatandaş kaderine küssün! Doğa, tarih, canlılar ölüyor, yok oluyor kimin umurunda… “İlkokul mezunuyum ben kızım. Hemşirelik yaptım, emekli oldum 40 yıl sonra köyüme döndüm” diyor Hatice Hanım… O ilkokul eğitimi ile kim bilir ne yaralar sardı, hastalar iyileştirdi… Hayatının son demlerinde huzur için döndüğü köyünü saran “hastalığı” iyileştirmek için sıvamış kolları şimdi de… 4 tane taş ocağına karşı bir başına kadın! “Korkmuyor musun diye soruyorlar bana” diyor… Cesaretine hayran kaldım… Tası tarağı toplayıp geldiği gibi gider bizim bildiğimiz insanlar… Ama o öyle değil, “Beni yalnız bırakmadığınız için teşekkür ediyorum” diye diye tamamladı ziyaretini… (Bırakacağımız kadar bırakmışız zaten bunun ayıbı da bize yeter!) Biz sizin yaptığınızın binde birini yapabilsek Silivri sözde değil, özde bir Cennet olurdu zaten… Siyasilerden hiç umudum yok kendi başlarındaki püsküllü belayla uğraşıp dururlar… Taş ocağını işleten şirketler babalar gibi ruhsatları da almıştır ama sevgili Kaymakamım duyarlılığınıza ihtiyacımız var…
GEÇEN HAFTADAN KALANLAR
*AK Parti İstanbul 3. Bölge Milletvekili ve Silivri sorumlusu Nurettin Nebati'nin İBB Başkanı Kadir Topbaş'ın ilçemiz ziyareti programında bulunduğu tespitler arasında şu dikkatimi çekti; “Biz 15 Temmuz'da bir travma yaşadık tamam. Ama asıl travmayı 15 Temmuz'u atlattığımızı görenler Batılı ülkeler yaşıyor...”
Bu denli kötülüğümüzü isteyen düşmanlarımız olduğuna mı üzülelim, en ağır kazıklarını atlatabildiğimiz kabiliyetine mi sevinelim ben kararsız kaldım; ikincisine odaklanın derim yine de…
*AK Parti İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarca aynı programda konuşmasının sonunda “FETÖ'cüleri ihbar edin” derken Silivri'den en yoğun ihbar trafiğinin hakkında işlediğinden haberdar mı, değil mi merak ettim! “Hiçbir şey 15 Temmuz öncesi gibi olmayacak. Her şey daha iyi olacak…” öngörüsüne katılmak ve bunun gerçek çıkmasına çok inanasım var…
Kaynarca'nın Topbaş ile ilgili övgü dolu sözleri, oy kaygısı taşımaksızın ortaya koyduğu hizmet aşkına şahitliğini belirtmeden geçmek olmaz. Silivri'nin kanayan yarası; kültür merkezi eksikliğine de dikkat çekişinin altını çizelim.