1071'den beri huzur bulamadığımız bu coğrafyada özlediğimiz rahatlığı hiç yaşayamayacağız. Biraz nefes alsak iç ve dış düşmanları dize getireceğiz ama fırsat vermiyorlar. Osmanlı zamanında iç isyanlarla başlayan süreç, Kurtuluş Savaşı sırasında cemiyetler eliyle yürütüldü. Musibetler karşısında birleşebilen millet özelliğimiz sayesinde ekilmeye çalışılan ayrılık tohumları defedildi. Sağ-sol, Alevi-Sünni bölünmelerinden netice alamayanlar Asala'yı devreye soktu.
Azınlıkları tahrik edemeyen azgınlar et-tırnak olmuş insanları birbirine düşürüp yıllarca sürecek teröre imza attılar. PKK şemsiyesi altında birleşen tüm pislik ve niyeti bozuklar akan kanla beslendiler. Sünnetsizlerden netice alınamayacağı anlaşıldı, dindarlar maşa olarak kullanıldı. Dini kalkan yapıp; ticari ve siyasi itibar kazanan milli geçinen yobazlar tepeden tırnağa hepimizi kandırdılar. Toplumun bütün hücrelerine nüfuz ettiklerine inandıklarında darbe üstüne darbe, en sonunda da askeri darbeye yeltendiler. Dini vicdanı bir yana bırakıp, ABD adına katliam yaptılar.
Bugün üç harfliler çoğunlukta olmak üzere, alfabenin bütün harflerinden oluşmuş terör örgütleri el ele verdiler, başlarına da çatı örgüt ABD geçti hain planları uygulamaya çalışıyorlar. Ama kahroluyorlar, kahrolacaklar. Ordumu çökerttiklerini zannederken, daha güçlendiğini anladılar. Suriye'den, Irak'tan atmaya çalışıyorlar. En son kendini korumaktan aciz Irak yönetiminin havlamasına bel bağladılar.
Yurtta Sulh Komitesi yönetimi olarak aklımızda sadece TRT Spikeri kaldı. Darbe gerçekleşseydi emin ve duyurularını alkışlamak zorunda kalacağımız insanları hiç öğrenemeyeceğiz. Bu çapulcuların yanında Talat Aydemir bile daha delikanlıydı. En az beş kişiden oluşan üst yönetim sırra kadem basarken, siyasi uzantıları araziye uyup kendilerini unutturma çabasındalar. YSK olarak kısaltamıyorum seçim kurulu gibi anlaşılacak. Atatürk'ü çağrıştıran bir isimle katliam yapan vatan hainlerini önder kabul edenler içimizde cirit atıyorlar.
Düşünüyorum da darbeye ilk muhatap olan ve başkanları için sokağa dökülüp, meydanlara çıkanlar Fenerbahçelilerdi. Galatasaraylı fanatikliğiyle şike yapmışlardır kanaatiyle önemsememiş olmaktan utanıyorum. O gün için can almadılar ama hukuk darbelerinden birine imza attılar. Balyoz ve Ergenekon davalarıyla askeri sindiren FETÖ, FB üzerinde de gücünü test etmekten çekinmedi.
Bir önceki Pazar Silivri FB Şubesinin Gencoğlu çiftliğinde pikniği vardı. Bir GS'li olarak aralarında olmaktan mutlu oldum. Onların da şikayetçi olduğunu sanmıyorum. Çoluk çocuk güzel bir gün geçirildi. Her geçen sene gelişerek devam edeceğine inanıyorum. Darbeye ilk göğüs geren camia olarak hepimizden daha bilinçli olduklarını söyleyebilirim. Şüphe duyduklarını çağırmadıkları gibi üye bile yapmadıklarını düşünüyorum. Darbe savar ve FETÖ üyesi avında bu tecrübeden yararlanmak lazım. Bilhassa siyasi partilerimiz örnek almalı. Aydın kardeşim toplu fotoğraf çağrısında “Gelmeyen GS'li olsun” yerine FETÖ'cü olsun deseydi ben de katılırdım. 2020 yılına kadar kayıt yapıp öğrenime başlayacak üniversiteyi hasret ve hararetle bekliyorum.
FB'deki darbe savar ve arınma işlemi niyedir bilinmez siyasi partilerimizde gerçekleşmiyor. Yenikapı ruhuyla el ele verip toplu temizlik beklenirken, Yenikapı'dan 14 Temmuz'daki ruh haline hızlı dönüş yapıldı. Üç ay içinde çekilen acıların unutulması çok acı. Şehitlerimize saygı çok daha acil ve akıllı davranışlar gerektiriyor. FETÖ kırıklarını, kırıntılarını, uzantılarını içinde barındıran, besleyen siyasi partiler memleketi yönetmekte aciz kalacaklardır. Kefenimizle yola çıktık sözünü takdir ediyorum ama bunu söyleyenlerin vatan evlatlarının kefen giymelerine vesile olanlara müsamaha göstermelerine anlam veremiyorum.
Olağanüstü bir dönemden geçerken radikal adımlar bekliyorum. Fakat Ak Parti yetkililerinin ve hatta başbakanın açıklamalarına bakıyorum da kendimi Silivri imamı sanıyorum! Siyasi partilerin bilhassa Ak Parti'nin arınmasını talep etmeye devam edeceğim. Ak Parti içinde örgüt elemanlarının varlığı bilinirken Ak Partililerin öldürülmelerine seyirci kalmak benim kanıma dokunuyor. Normal kabul edebilecek yetkilinin aklından şüphe ederim. İşin özeti başta PKK ve FETÖ olmak üzere bütün örgütler Ak parti içindeki uzantılarından cesaret alıyorlar. İştiraklerde çalışanların mecburi katılımıyla danışma meclisi yapar gözükmek örgüt tesellisi ve çırpınışı olarak kabul ediyorum. Hiçbir Ak Partili şehidime saygısızlık yapanlarla aynı çatı altında olmayı kabullenmez.
Hafta sonu katıldığım düğünde katılımcıların bir kısmından şüphe duyulması ne kadar acı. Düğün sahibine bunları bunları niye çağırdın diye soramadım. Valinin masasındaki kişilerden bile şüphe duymak acıların en büyüğü. Devlet biliyor ve göz yumuyor ise ben ne yapabilirim. Her tarafı donatan darbe karşıtı pankartlarla teselli bulmak zorundayım. Pankartları göstermelik damat, kardeş ve şahsi hataların kamuflesi olarak görüyorum. Vicdan sızlamasına şahit olabilsem rahatlayacağım. Ne kadar suçlanırsam suçlanayım, altını çizerek yazıyorum. Bir sonraki darbe Ak Parti tabelalarının Yurtta Sulh Partisi olarak değiştirilmesi olacaktır. Bunu seyredenler bu vebalin altında ezilecekler. 40 yıl süren savaş bir 40 yıl daha sürecek olursa hesabını bu dünyada soramazsam, işin öbür tarafı var.
Şehidime saygı göstermeyene sevgisiz ve saygısız kalın.