Sevginar Sali

Dayanılmaz Hafifliği

SÖZ GÜMÜŞSE,
SÜKUT ALTINDIR!
Silivri Belediyesi, Pazartesi günü Şubat Ayı'nın ilk meclis birleşimini gerçekleştirdi. AKP, Ocak'ın 2. oturumunu protesto ederek katılmadıktan sonra Şubat için iktidara bir güzellik düşündüğü beklentisini boşa çıkarmadı. Işıklar'ın sağ, solu, karşısında duranlar gözbebeklerine kilitlenmişken, yüzünün defalarca nasıl allak bullak olduğunu fark edebilmişimidir?!
İktidar kanadında CHP'nin yeni İlçe Başkanı Selami Değirmenci, Muharrem Aydoğan, Erdoğan Ataç gibi ağır konuklar yerlerini almıştır.
Muhalefet tam kadro. AKP'nin yönetiminde o kadar insan kaldığını tahmin bile etmiyordum. "Sen misin bizim seçilmişlerimize söz hakkı tanımayan" dercesine gözlerini dikmişler Işıklar'ın her hareketini ölçüp biçiyorlar.
Çıkışta gördüm, tam da Işıklar kime, niye teşekkür ediyor bu kadar üniversite konusunda derken Fener Köy Muhtarı, izleyici koltuklarında yer bulamasa da yapılan sandalye ilavesiyle koridorda tam da Başkanın görüş merkezindeymiş. Başkan işbirliğinden tem vuruyor, Eren her fırsatta "Kimse köyümün arsalarını bedava veremez" diye veryansın ediyor.

Neyse filmi başa saralım. AKP'liler "Birimize söz hakkı tanımazsan biz 12 kişi konuşuruz" mesajı, Işıklar sabır sınavı verdirdi. Muhalefet üyeleri tek tek planladıkları gibi önergelerini okuma müsaadesi verilmezse arızanın Allah'ını çıkarmaya hazır vaziyette beklediklerini hissettirdi. Işıklar durumu çabuk kavradı, iyi idare etti. Önerge kısmını hasarsız, olaysız tamamladık.

Gıda Bankacılığı konusunda söz hakkı isteyen AKP'li Belediye Meclis Üyesi Osman Umuç öyle bir çıkış yaptı ki, Adil Abiye' katılmıyorum, Osman Nuri Karabulut'u hatırlatmayı bırakın tozunu attırdı. O sessiz, sakin kişiliği, gülen yüzüyle tanıdığımız kibar insan gitmiş yerine kötü bir dublörü gelmiş. Kızıyor mu, heyecanlanıyor mu, ne diyor anlamak mümkün olmadı. Metin Karakaş arkasından toparladı da az biraz ızdırabını algılayabildik.
Aslında mesele başkaymış. Yerel seçimler öncesinden Osman Umuç/Murat Yıldız rekabetini hatırlayacaksınız. Yıldız'ın Ramazan'da kamyon tepesine çıkarak erzak dağıtmasıymış dert olan. Seçimlerde Yıldız'ı destekleyenler erzakı aldı, Umuç'u destekleyenler alamadı küçük kıyamet alemetlerinin sebebi bu. Bana mantıklı geldi ama Umuç bunu inkar etti: "Kişilerle işim yok!" diyerek.

(Not: Ben hala üstte yazdığım gibi düşünüyorum ama Osman Umuç dün aradı ve yaptığımız görüşmeden, erzakların kime ve nasıl dağıtıldığını önemsemediğini yapılacak yardımların şekli, yöntemi belirlenirken muhalefetin fikrinin de alınması gerektiğini ifade etmek istediğini söyledi. Silivri'yi birlikte yönetmek iddiasında olanların, karar ve uygulamaların belirlenmesi sürecinde de bu birlikteliği gözetmesi gerektiğini savundu.
Buna kim itiraz edebilir ki "Dediğim dedik, çaldığım düdük" anlayışındaki iktidar dışında?
Ben Pazartesi günkü konuşmasından bunu anlattığını anlamadım açıkçası. Daha doğrusu emin olarak çok az şey anladım. Ama Umuç, kendini ifade edemeyen biri değil. Sanıyorum heyecan ve duygularının kontrolü üzerinde biraz durmalı. Çünkü iyi anlaşılamadığınızda ne kadar doğru bir şeyi ifade etmeye çalışırsanız çalışın boş.
Mecliste çok sesliliği her zaman savundum. Son yaşananlar da bir talihsizlikti umarım diğer söz almaya niyetlenenlerin benzeri sonuçlar çekincesiyle cesaretleri kırılmaz. Ama bir meclis üyesi konuştuğunda hem kendini iyi ifade etmesi hem de anlaşılabilir olması gerekiyor.)

Kim kimi neyle eleştiriyor şimdi bir dönüp bakmak lazım. AKP'nin 5 yıl boyunca hangi CHP'linin yada kendilerine oy vermeyeceklerinden emin oldukları kimin kapısını çalıp erzak verdiği görülmüş, işitilmiş.
Bu siyasetçiler enteresan insanlar, kendi yaptıklarını bir başkası yapınca mesele oluyor.
Ama bir yerel yönetimin bir öncekinin hatalarını tekrar etmesi aranan bir özellik değildir vatandaşın gözünde. Murat Yıldız'ı o kamyonun tepesine çıkartan Özcan Işıklar değildir bundan adım kadar eminim ama hesabını vermek ona düştü. Işıklar böyle bir şey yapmayı bırakın, gördüğü yerde durdurur. Ya da iktidar uğruna görmezden mi gelir? O her fırsatta eleştirdiği sadaka kültürüne o da mı boyun eğer?!

Neyse Osman Umuç, kendisini tanıdığını sananları şaşırtmayı sürdürürken saydı da saydı. Üslubu meclis kurallarını aşma sınırında gidip geldi, isyanını dile getirişi kendisini haklıyken haksız duruma düşürdü.

Özcan Işıklar son toplantıda hayatının önemli sınavlarından birini verdi. Müdahalede bulunmak için çokça sebebi vardı, ama bunu yapsa AKP grubu kendilerine yapılan 2. bir yanlış olarak algılamaya hazır bekliyor. Bunun için Başkan, "Ben bir daha size söz hakkı tanımamazlık yapmam"ı resmen ilan etti. Zaten ilkinde de çok bilinçli bunu yaptığına kesinlikle inanmıyorum.
Işıklar, muhalefetin yaptıklarını başarıyla idare etti. AKP aklına koyduğunu yapmaktan memnun, Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, muhalefete karşı "Söz gümüşse sükût altındır" kazancındaydı.
Bu arada AKP'nin tepkisi de bir kereye mahsusmuş. Endişeye mahal yok 2. bir karara kadar.

DEĞİRMENCİ'YE SALDIRMANIN


İnsanlar iktidar olunca aklını mı yitiriyor acaba? Bu nasıl bir siyasi üsluptur? Değirmenci'nin 3-5 destekçisi bir araya gelse "Bizim başkanımızı çizeni biz de çizeriz" dese CHP'nin kadroları nasıl bir siyaset anlayışı ile gündemde olur?!
Yıldırım, söz konusu demecinde "Değirmenci'nin ciğerini biliyorum" demiş. O zaman bu yaptığı, konuştuğu lafların üzerindeki etkisini de biliyor ve olacakları göze alıyor demek ki?! Değirmenci'yi bir kenara bırakalım, biri benimle ilgili böyle bir demeç verse ben cevabını vermeden rahat edemem! CHP İlçe Başkanı iyi dayanıyor. Dayanmalı da! Ama susması verilecek cevabı olmayışından değildir bundan kuşku duyan kimse yoktur!
CHP Silivri İlçe Merkezi'nin panosunda haber olduğu gibi kesilip, biçilip yerleştirilmiş. İlçe Yönetimi diyor ki; "Bakın iktidara taşıdığımız kadroların, partinin örgüt başkanıyla ilgili ne kadar parlak fikirleri var!"
Değirmenci'ye saldırılar, kaybettiği gücü sağlamasına çok iyi geliyor. Yıldırım da o Değirmenci'nin üzerine atmayı planladığı çizilklerle kendini yerle bir ediyor.
Ama Yıldırım'ın zararı sırf kendine deyip de geçemiyoruz kenara. Çünkü Özcan Işıklar, kongre sonrasında "Bu tür olaylar yaşanmayacak" sözünü verdi defalarca yeni örgüt yönetimi ve kamuoyuna. Tutamayacağı bir söz olduğunu bilse yine de verir miydi acaba?! Şimdi herkes diyor ki; "Başkan Işıklar, Başkan Yardımcısına söz geçiremiyor"... Bunun altına yapılabilecek ve yapılan muhteşem yorumların açılımını ben yapınca kabahat oluyor. Varsın kendileri düşünsün!
Işıklar bu konudaki zaafı nedeniyle partisinin İlçe Başkanıyla her an karşı karşıya gelme ponatsiyeline de katkı sunuyor. Yani süreç daha önce de yazdığım gibi aleyhine işliyor.
Yıldırım, Değirmenci ile ilgili hayallerini kendine saklamadığı ölçüde ertelemek zorunda. Bu ara CHP'nin İlçe Başkanı yerine hayallerinin odağına belediye ile ilgili vazifelerini koysa hakkında ve herkes için en hayırlısı olur.
Ama belki de "Işıklar'ı o koltuğa ben oturttum, gerekirse ben indiririm" diye düşünüyordur.
Özcan Işıklar'ın bir sözü vardı; "Silivri'nin efeliğine değil, hizmetkarlığına adayım" diye. Biz ezberledik, aklımızdan çıkmamış ama ona iktidar bahşettiğini sananlar hiç işitmemiş!

YORUM YAP