Silivri Belediyesi eski Başkanları'ndan Selami Değirmenci gazetemize gündemi değerlendirdi. CHP kulislerinde tartışılan yemek ve Abdullah Yıldırım'a gerçekleştirdiği ziyarete kadar her şeyi en ince detayına kadar anlatan Değirmenci, tüm bunların altında CHP'yi nasıl başarıya taşıyacaklarının fikir alışverişlerinin yattığını söyledi.
Işıklar'ın, açıkladığı anketin doğru olması durumunda önseçimden yana tavır almasında bir sakınca olmaması gerekliliğine de vurgu yapan Değirmenci, "Kaldı ki anket sonuçlarının doğruyu yansıtmadığı aşikâr. Bu nedenle panik içinde. Önseçimle aday olmaması durumunda Işıklar'a kesinlikle destek vermem. Bir oyum var sadece onu atarım” dedi.
Önseçim yapılması durumunda başarılı bir sonuç alacağına inandığını da sözlerine ekleyen Değirmenci bir de büyük iddiada bulundu: "Kamuoyu araştırmalarında en yakın rakibime iki kat fark atmazsam zaten aday olmam!”
DEĞİRMENCİ: IŞIKLAR BİR PARANOYA İÇERİSİNDE
Silivri Belediyesi eski Başkanlarından Selami Değirmenci gündemi değerlendirdiği açıklamalarında oldukça çarpıcı ifadelere yer verdi. Değirmenci açıklamalarında şöyle konuştu: "Sayın Belediye Başkanı göreve geldiğinden bu yana çok farklı bir ruh haline büründü. Kendisine destek veren herkesi dışlar bir pozisyon aldı. Herkeste kusur aramaya başladı. Ve herkesin de kendisine karşı olduğuna kendini inandırmaya başladı. Bu tam anlamıyla bir paranoya. Yanında olanlar ise zaten en büyük handikabı. Uzaklaştırdığı kişiler ise kendisine yardımcı olmak istiyordu. Gerek Yıldırım, gerek Kandemir, gerek ben ve diğerleri, bu anlayıştaydık.
"KİMSENİN DÜŞÜNCELERİNE ÖNEM VERMEDİ”
Hiçbir zaman başkalarının düşünce ve önerilerine kulak asmadı. Her zaman ‘ben en iyisini bilirim' anlayışıyla yoluna devam etti. Bu devam edişinde, gidişatın da iyi olmadığı ortada.
Biz olumsuz bakabiliriz. Ama burada önemli olan Silivri kamuoyunun nasıl baktığı. Dolayısıyla yerel seçimlere 1 yıl kala doğal olarak bir arayış da başladı. Ama bu arayışın temelinde, ‘kesinlikle Işıklar olmasın' anlayışı yatmıyor. Veya ‘Işıklar olmasın da Ali ya da Veli olsun' anlayışında da değiliz.
"HERKES KENDİ PARASINI ÖDEDİ O YEMEKTE”
Geçtiğimiz günlerde genç arkadaşlarımızın öncülüğünde yediğimiz yemeğin altında yatan da durum değerlendirmesi yapmaktı. Kaldı ki, bu yemek kimse tarafından verilmedi. Herkes kendi hesabına katıldı. 10-15 kişi beklenirken, katılım kısıtlanamadı ve gelenlerle birlikte bu sayı 42-43'lere ulaştı. Katılanların hepsi kendi özgür iradesiyle, kişisel görüşünü ortaya koydu. Oradaki konuşmalarımızın temelinde, belediye başkan adayına halkın karar vermesi yatıyordu. Geçmişte uygulanan parti içi demokrasi tekrarlansın ve yapılacak olan ön seçim ile adayın belirlenmesi üzerine sohbetlerimiz oldu.
"IŞIKLAR BAŞARILIYSA, ZATEN KARŞISINA BAŞKA BİR ADAY ÇIKMAZ!”
Sayın Belediye Başkanını, toplum eğer çok başarılı buluyorsa, zaten karşısına başka bir aday çıkmayacaktır bu durumda. Geçmişte böyle oldu. 89 ve 99 yıllarında benim karşıma aday çıkmadı. Belediye Meclis Üyeleri önseçimle belirlendi. Ama dediğim gibi, başarılıysa karşısına başka aday çıkmayacaktır. Eğer ki çıkıyorsa, bu da bir ihtiyaç olduğunu gösterir.
"ÖNSEÇİM HARİCİNDE IŞIKLAR'A DESTEK VERMEM”
Şu an CHP'de 3 bin 700 civarında bir üye sayımız var. Bu üyeler kime karar verirse o çıkacak olan karara herkes saygı duymak zorunda kalacak. Normal şartlarda Özcan Işıklar'a destek vermeyecek birisi olarak şahsi fikrim, önseçimde Özcan Işıklar çıkar ise herkesten fazla destek vereceğimi buradan taahhüt ediyorum. Ama bu önseçimle olmaz da geçmiş dönemde olduğu gibi aday merkez yoklaması ile yapılırsa, o da kendi bilecekleri bir şey. Elbette ki biz partiliyiz ve gider oyumuzu veririz. Bunun dışında kimse bizi çalışmaya zorlayamaz. Gönlüme yatmayan ve Silivri'ye yararlı olacağına inanmadığım bir insana destek vermem.
"ÖNSEÇİMLE ÇIKACAK İSME CAN-I GÖNÜLDEN DESTEK VERİRİZ”
Bizim arzu ettiğimiz önseçimden ne adaylık konusunda adı geçen Abdullah Yıldırım, ne Yılmaz Kandemir ne Yavuz Çengel ne de kamuoyunda zaman zaman gündeme gelen diğer isimler rahatsızlık duyar. Çünkü toplumun desteğini yanına alabilmenin yolu buradan geçiyor. Bu anlamda saydığım bu arkadaşlarımızda buna katkı sunacaklardır. Önseçimle kim çıkarsa, bizlerde can-ı gönülden çalışacağız.
"ADAYI GENEL MERKEZ BELİRLERSE, HERKES SONUÇLARINA KATLANMAK ZORUNDA KALIR”
Sayın Belediye Başkanı şu an parti yönetimine hâkim. Geçtiğimiz ilçe kongresini açık farkla da aldılar. Bu bağlamda şişirme üyeler de yaptılar. Biz bu üyeleri de kabul ediyoruz olası bir önseçimde. Biz onların yaptığı üyelerle dahi olsa önseçimde, sağlıklı bir sonuç alacağımıza inanıyoruz. Özcan Bey'in de bunu benimseyeceğini düşünüyorum. Bu şekilde eli çok daha güçlü olacak. Önseçimle aday çıkması durumunda, sandıktan çıkma şansı da çok daha fazla olacak. Ama aksi olup, 2009 yılındaki gibi Genel Merkez'in kararıyla aday olursa, herkes sonuçlarına katlanır.
"PARTİMİZ İÇİN GEÇMİŞ KIRGINLIKLARI GERİDE BIRAKMAK ZORUNDAYIZ!”
Eğer Silivri'de bir birlik sağlanamazsa, AKP gibi güçlü bir iktidara karşı seçim almak çok zor olur. Bu birliği sağlamak zorundayız. Sayın Abdullah Yıldırım'a gerçekleştirdiğimiz ziyaretin altında yatan neden de bu zaten. Geçmiş kırgınlıkları bir kenara bırakıp, elbirliği içinde hareket etmediğimiz takdirde, bunun kimseye yararı olmayacağı çok açık bir şekilde önümüzde duruyor.
"YILDIRIM İLE İLK KEZ GÖRÜŞMÜYORUM Kİ!”
Ben Sayın Abdullah Yıldırım ile de ilk defa görüşmüyorum ki. İlçe Başkanı olduğumuz dönemden itibaren birleştirici tavrımızı hep sürdürdük. Dolayısıyla, Abdullah Yıldırım, Yavuz Çengel, Erdoğan Ataç ve benzeri isimlerle görüşmekte hiçbir sakınca görmüyorum. Sonuçta bizler partiliysek ve her oya ihtiyacımız varsa, bir araya gelip durum değerlendirmesi yapmamızdan daha doğal bir şey olamaz.
"KİMSE KİMSENİN ADAMI DEĞİL”
Benim Abdullah Yıldırım ile görüşmüş olmam ne benim ona, ne de onun bana destek olacağı anlamını taşımaz. Partide birlik ve beraberliğin nasıl sağlanabileceğini konuşacağız. Herkes kendi mücadelesini verecek. Hiç kimse, kimsenin adamı değildir. Veya birilerinin sponsorluğunda ve onlara bağlı kalınarak yapılan toplantılar değildir. Olmadı, bundan sonra da olmayacak.
"MÜCADELESİNİ KENDİ KAYNAKLARIYLA YAPSIN, KAMU KAYNAKLARIYLA DEĞİL”
Belediye Başkanı arkadaşımız, kamu kaynaklarını sürekli olarak parti içi mücadelesinde kullanıyor. Ben bunu doğru bulmuyorum. Biz geçmişte hiç böyle yapmadık. CHP'de böyle bir gelenek yoktur. Kendisine rakip gördüğü insanlara karşı kamu kaynaklarıyla mücadele etmesi ne etik ne de ahlakidir. Birilerini toplayabilir, birilerini konuşturabilir oralarda. Ama bu karşısındaki safları daha da sıklaştırır. Ona tavsiyemiz, eğer bu mücadeleyi sürdürecekse kendi şahsi kaynaklarını kullansın.
"ANKET SONUÇLARI GERÇEK İSE,NEDEN PANİĞE KAPILIYOR?”
Belediye Başkanı olmuş, kendisini çok başarılı bulan, yaptırdığı ankette halkın yüzde 60'ının memnuniyetini kazanmış, kendi oyunun partinin oyunun 9 puan önünde olduğunu söyleyen bir insanın yapılan bu toplantılardan dolayı paniğe kapılmasına hiç gerek yok ki. Böyle bir durumda kim ne yaparsa yapsın, ne konuşursa konuşsun sizin çok rahat olmanız gerekiyor. Elbette, açıklanan anket sonuçları da gerçekse! Gerçek olmadığı ise zaten aşikar!
"TAHRİKLER DEVAM EDERSE, MUTLAKA BİR KARŞILIĞI OLACAKTIR”
Belediyeden finanse edilen ve sözüm ona gazeteci olan kişilere de yazılar yazdırmaya, internet sitelerinden birilerine hakaret ettirmeye gerek yok. Bu tür olaylar karşılık verilmesine sebep olur. Ortamı gerer ve ona da faydası olmaz. Hepimizin söyleyecek sözleri var ama boğazımızda düğümleniyor. Bildiklerimizi konuşamıyoruz. Yeter ki partimiz zarar görmesin diye. Eğer bu tahrik edici tavırlar devam ederse, mutlaka bir karşılığı da olacaktır.
"ÖNSEÇİMDE BEN DE VARIM!”
Benim kafamda yapılacak olan önseçime girme düşüncesi var. Özellikle delege seçimleri ve sonrasında yapılan kongrede ‘Lanet olsun! Artık siyaset yapılmaz' dedim. Siyasetle ilgilenmeyeceğimi de çok kez ifade ettim. Ama o günden bugüne kadar geçen süreç içindeki gelişmeler benim önseçimde aday adayı olarak çıkmama sebep oldu. Çünkü o gün karşımızda olanlar bile, birlik beraberlik içinde olunmaması durumunda, mevcut yönetim ile başarı sağlanamayacağını ifade etmeye başladılar. Kaldı ki, aday aday olmak, adaylık anlamına da gelmiyor. 3 bin 70 üye var. Kimisi hiç denenmemiş birini, kimisi siyaseten tecrübeli bir ismi istiyor. Buna karar verecek olan da işte o partililerimizdir. Bu en güzel ankettir aslında anlayana. Bundan korkmamalıyız, çekinmemeliyiz ve gocunmamalıyız. Çıkacak her sonuca saygı duymamız lazım.
"İKİ KAT FARK ATMAZSAM ADAY OLMAM!”
Ciddi firmalarla yapılacak olan kamuoyu anketlerinin doğru sonuçlar vereceğine inanıyorum. Bazı arkadaşlarımız bu anketlerde yönlendirilme yapıldığını söylüyor. Evet doğrudur. Siz anketin sonuçlarını çarpıtarak kamuoyuna sunarsanız ayrı bir konu. 1994-99 ve 2004 seçimlerinde benim yaptırdığım anketler hala elimde. En çok yanılma oranı 1,5 puan oldu. Dolayısıyla ben sağlıklı bir sonuç çıkacağına inanıyorum. Hatta önseçimden de çok daha sağlıklı bir sonuç çıkacağına inanıyorum. Ben kamuoyu araştırmalarına da ön seçime de varım. Kamuoyu araştırmalarında en yakın adayı en az iki kat fark atmazsam ben aday olmam. Bu kadar da net konuşuyorum. Önseçimle de çok rahatlıkla kazanacağıma inanıyorum.” Tolga EMEK