Silivri ile tanıştığımda yerel basın mensubu anlamında Belediye Başkanıydı Selami Değirmenci. Sene 2001 bugünkü gibi yine bir milletvekilliği adaylığı gündemi vardı heyecanla sürdürülen. “Belediye Başkanlığını bırakıyorum milletvekili adayı olacağım” diyordu, kendisinden sonra başkanlık adaylığı ile ilgili başkan yardımcısı Özcan Işıklar’ı işaret ediyordu. Sözler verilmiş, anlaşmalar yapılmıştı ama ne Değirmenci aday, ne de başkanlık koltuğunu Işıklar’a bırakması kolay oldu.
“Ne zaman ne yapacağı belli olmaz” deyince ben, gönül koydu belki de… Ama yalan söylemektense gerçeği ifade etmeyi tercih ettiğim için hala öyle düşündüğüm ısrarını belirtmeden geçemeyeceğim.
Plan, program, kuralların adamı değil Değirmenci. Mücadeleciliğiyle hayran bıraktığı gibi bir çırpıda inşa ettiği her şeyi yıkabilecek ölçüde o mavi gözlerinin nasıl karardığına defalarca şahitlik ettik.
Ortaköy mahalle temsilcisi Değirmenci’yi “Siyasetin okulu yok ama siz CHP’yi bir siyaset okuluna çevirdiniz” derken ne kadar haklıydı. Siyasette yapılması gerekenler kadar yapılmaması gerekenleri de öğretti Değirmenci. Belki birçoğunu o da bizimle yaşayarak, yaşatarak öğrendi.
Gülü dikeniyle sevdiğimiz gibi Silivri’nin yetiştirdiği Selami Değirmenci’nin yanında olmamız gerektiğini görev biliyorum. Bunu bir basın mensubu kadar Silivrili olarak da gönül rahatlığı ile söyleyebilirim. Gülen yüzünü de, kızgın olanı da çok iyi biliyorum. Ama Selami Değirmenci gibi isimleri Silivri kolay yetiştirmiyor. Biz destek olalım isterse de Genel Merkez olmasın veya seçilmesin. Aynı desteği başka bir göreve adaylığını koyduğunda sürdürebileceğimi sanmıyorum ama bu şansı Değirmenci’ye de Silivri’ye de borçluyuz.
Yolun Silivri’yi Ankara’da temsil etmen konusunda açık olsun “Tozu dumana katan Başkan”!
Devamı 12 Ocak 2011 tarihli Hürhaber Gazetesi'nde