Meslek aşkı damarlara işledikten sonra uzaktan da olsa Silivri’deki gelişmeleri takip etmek farz.
Öztekler Mevzusu'nun gündemde olduğu Cuma günkü oturumdan sonra ancak kafama dank etti. Karakaş'a söz hakkı verilmeyince nasıl içerlediysem… Gündemin en önemli maddesinden bir haber konu takibi, takipsizliğini gerçekleştirmişim anlaşılan. İktidar dönemlerinden muhalefete en ağır miras kalan mevzulardan biri Öztekler (bilenler bilmeyenlere nedenlerini açıklasın ben yazmaktan sıkıldım çünkü).
Şimdi düşünüyorum Silivri Belediyesi AKP Grup Sözcüsü Metin Karakaş, karşımıza çıkıp aslında Öztekler mevzusundan kaçmak için bir bahane bulup balon gibi önümüze koydu ve biz buna kandık mı?
Evet, Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar bir hata yaptı ama Karakaş bunu şüpheler doğuran durum için kullandıysa hem iktidarı akladı hem de kendini Öztekler'e verilen plan rantından daha ağır bir vebale soktu. Demokratik haklarının çiğnenmesi nedeniyle alındığı söylenen meclise girmeme kararı şüphelerin oluştuğu yöndeki gibi gerçekte Öztekler'in planını iptal etme sürecinden uzak kalınmak için tertiplendiyse Karakaş dışında AKP'nin diğer üyeleri bu konunun ne kadar bilincindeydi asıl bunu merak etmeye başladım.
Karakaş, kamuoyunu bu konuda yanlış yönlendirdiyse onlara gerçek sebeplerini açıkladı mı acaba?!
Işıklar'ın muhalefete söz hakkı tanımaması durumunu demokratlığına tıpkı güzel bir yemeğin üzerine düşmesine engel olunamayan ezik bir sinekle anlatmıştım. Aynı durum Karakaş'ın demokrasi konusunda verdiği hassasiyet için geçerli. Muhalefetin söz hakkı savunuculuğu üzerinde aynı mide bulundıran manzara gözler önüne geliyor.
Kuşkü ve şüphe güven duygusunu saran virüs gibidir. Etkin bir tedavi yapmadığınız sürece en müsait durumda tekrar tekrar nükseder. Gözünüz hep üzerinde olmalı. İşte bu yüzden basın ve onun yönlendirmesiyle kamuoyu Karakaş'a inanmak için artık çok daha fazlasına ihtiyaç duyacak. Kaldı ki Silivri siyaset sahnesinde AKP'nin inandırıcılık ve güvenirliğe herkesten çok ihtiyacı var. Çünkü CHP'nin kadrolarına en kötü ihtimal inanmasak ve güvenmesek bile partinin hatırına, geleneklerimizden vazgeçmeyiz.
Ve de muhalefetin ikiyüzlülüğü konusunda içimize düşen kuşku tamamen yalan bile olsa Işıklar, AKP'ye söz hakkı tanımama krizini lehine çevirdi. Etkiye bakınca tepki çok büyüktü ve aradaki orantısızlık görünenin dışında başka nedenler aramaya kamuoyunu itti. Ve bu nedenler ortaya çıktıkça ortalık daha da bulandı.
Yani AKP son meclise katılmamakla bu fikri ilk duyduğumda da düşündüğüm gibi hata etti. Şimdi Şubat ayı oturumuna kadar Öztekler konusundaki kuşku içimizi kemirecek! Karakaş'ın açıklama yapma zorunluluğu doğdu. AKP'nin tepkisi kısıtlanan demokratik haklarına mı, Öztekler konusundan kaçış planı mı!? Kaldı ki kimse bir yere kaçamadı. Işıklar, usta bir manevra ile iki tane baba konuyu Şubat meclisine ustalıkla kilitledi. Özetle, yatsıda falan söndüğü iddia edilen ışıklar'ın yanma ve yakma konusundaki kararlılığını ben bile hissettim. Karakaş'ın hissetmemesine imkan yok!
DEĞİRMENCİ HENÜZ
PİŞMAN DEĞİLMİŞ!
Bu aralar kandırılmış hisseden ben, yanılan ben, yanlış tespit yapan yine ben! 2009 bitti ya 2010 eskisini aratacak mı ne?! Erdoğan Ataç'ın adaylık açıklamasından sonra kendi adaylığı konusunda Selami Değirmenci'nin sessizliğini pişmanlığına yordum. Al işte o da hata! Tüm yerel basında bangır bangır adaylık açıklamaları ile kongreye doğru dört nala ilerleyen bir süreç. Değirmenci'ni bizde yayınlanan açıklamasına bakılırsa, değil attığı adımdan pişmanlık, üzerine üzerine gitme konusunda sonsuz bir inanç var. Daha önce Yılmaz Kandemir'in Silivri'ye belediye başkan adaylığı ile ilgili yazmıştım, bu kadar adaylık hayal kırıklığının ardından zerre kadar aklımdan tekrar denemek geçmez diye. Kandemir, Başkan olmasa da yardımcılığı ile 2009'a kadar yetişemediği bir mertebeye erişti. Bakarsınız Değirmenci de şeytanın bacağını bu kez kırar! Önde aşması gereken tek engel yok yalnız. Engelli koşu parkuru CHP'nin 17 Ocak konrgesi Değirmenci için… Erdoğan Ataç'la başlayıp, Yavuz Çengel ile devam ediyor, araya Özcan Işıklar'ı da bi zahmet sıkıştırın… Sos ilavelerini damak tadınıza göre yapabilirsiniz… Değirmenci bunu da inkar etmesine karşın soyunduğu son yarışın kendisi için CHP'de bir var olma mücadelesi olarak düşünmekten kendimi alamıyorum. Ya var olacak ya da yok! Yeni bir yara daha açılırsa gerçekten hayati tehlike nüksedecek! Bir can ne kadar kan kaybına dayanır ki!?
Belediye başkan adayı olmasını hiç istemedim ama ilçe başkanlığı konusunda, Selami Değirmenci ikna konusunda daha başarılı, sergilediği mücadeleye saygı bile duyulabileceğini düşünüyorum.
CHP'de karar verecek olanın taban olduğu konusunda kaygılarım var. Bunun CHP'ye neye mal olacağı konusunda da endişelerim. Değirmenci'nin bu görevde yapabileceklerini merak ediyorum, Ataç, mantığın ta kendisi!
SİLİVRİ BELEDİYESİ'NİN
ÇALIŞAN GAZETECİLER
GÜNÜ FİYASKOSU
Allah aşkına bu ne akıl, bu ne mantık!? Ömer Çetin ve Özcan Işıklar, eski kankalarına hava atacak diye Çalışan Gazeteciler Günü'nde tertipledikleri Ahmet Hakan Coşkun'lu kokteyl fikri kadar saçma birşey daha duymak istemiyorum. Bütün işlerinizi yerel basına yaptırın, bayram kutlamalarının onur konuğu epey tartışılan bir ulusal basın aktörü olsun. Coşkun'un bize ne anlatması beklenirdi acaba, köklü dincilikten sosyetik çevrelere dalışı mı? Yoksa kimin teknesine binersek onun düdüğünü çalmayı mı? Herkesin yaşam tarzı ve düşüncesi onu bağlar da, bizim yerel yöneticilerin aklı başına ne zaman gelecek benim merak ettiğim asıl konu bu. Siz insan kullanmayı çok iyi bildiğinizi mi sanıyorsunuz? Ki yaptığınız saçmalıkları algılamayacak kadar saftrik yerine koyuyorsunuz? Halktan kopuk oluşunuzun en bariz örneği halkla ilişki kurmayı bilmiyorsunuz. Halkla bilmediğiniz gibi basınla da bu münasebetin nasıl kurulacağından haberiniz yok. Umarım Ahmet Hakan Coşkun'la Özcan Işıklar ve Ömer Çetin, Çalışan Gazeteciler Günümüzü kendilerine göre güzel bizim çalışan gazeteciler için anlamsız bir şekilde kutlamıştır. Onlara da bu yakışırdı zaten! Yerel basından kaçıp, Ahmet Hakan Coşkun'lu teselliler inşallah yerel yönetim süreçlerini kolaylaştırır, yerel basın ve hakla ilişkilerine katkısı olmadığı gibi zararı olduğu kesin. Rica edeceğim, Ahmet Hakan Coşkun'u ağırlamak istediğinizde bir daha yerel basına bayramında etkinlik falan düzenliyoruz ayakları yapmayın.
Benim kafam bu aralar epey karıştı!
Birşeyden emin olamama durumun sebebini kendimde aramayacağım siyasetçilerin tutarsızlıklarına mal etmeyi düşünüyorum. Böylece işin içinden başarıyla sıyrılma planları kuruyorum. Allah aşkına bi net olun! Ve de bizi kandırabilecek kadar küçük görüp, aklımızı küçümsemeyin.