Yazdıklarınızın, yazacaklarınızın hiçbir fayda sağlamayacağını düşündüğünüz anlarda yazmaktan vaz geçersiniz. Bu sıralar sık sık bu ruh halini yaşar oldum. Benim yazmama gibi bir seçeneğimin olmasını büyük bir nimet kabul ediyorum. Bu işi meslek edinmiş gazeteci camiasının böyle bir lüksü yok. Ne durumda olurlarsa olsunlar yazmak zorundalar. Yazdıkça gerginlik, kırgınlık, moral bozukluğu yaşasalar ve yaşatsalar da yazmak zorundalar. Yazmamanın daha kötü sonuçlar vereceği korkusuyla yazmaya devam etmek zorundalar. Anlıyor ve hak veriyorum. Allah yardımcıları olsun.
Kumar oynamak zeka işidir desem, teşvik ettiğim düşünülmesin. Bırakıp, kurtulabilmek güçlü olabilmenin göstergesidir. Kumar oynayanları takip edenler için aynı şeyleri söylemem mümkün değil. Işıklar’ın kumar maceralarını seçimden önce Ak Parti Değirmenköy mitinginde yarım saat dinledim. Benim anlamadığım, hissedemediğim bir tesiri var mı diye dolaştım, araştırdım. Sonuç Işıklar’a oy olarak geri döndü. Seçmen tarafından fazlasıyla satın alınmış bir hikayeyi tekrar anlatmanın mantığını çözemiyorum. Haber değeri bulanı acemilikle suçlamayacağım ama anlatılanların yanında en ehven-i şer bulmanın duygusallığının yaşandığını sanıyorum. El öpme, öptürmeyle başlayan serüvenin geldiği noktayı ibret verici buluyorum. Yazmaktansa yüz yüze tartışmayı (mümkünse üçlü) tercih ediyorum ve "Ne İsa’ya, ne Musa’ya, ne Muhammed’e” başlıklı bir yazı istemiyorum!
CHP’nin kısıtlı da olsa yaptığı ön seçim her türlü kutlamayı hak ediyor. Gelişmesini ve yaygınlaşmasını diliyorum. Sonuçları konusunda aynı şeyleri yazamam. Kılıçdaroğlu’nu partisinde iktidar yapmış gözükse de memleketi yerine İzmir’den aday olma cesaretini ve mütevaziliğini gösteren genel başkan koskoca bir partinin bir mezhep örgütüne dönüşmesine göz yumdu. Deniz Baykal’ın Antalya aşkının törpülendiğini görmek ve olağanüstü temizlik yapabilmek genel müdürlükten öte beceri ve kabiliyetlerinin göstergesi.
Önümüzdeki seçimde Silivri’yi temsil noktasında Kaynarca’yla yetineceğiz. Altıncı sıraya yükselen vekilimiz bakanlık yolunda hızla ilerliyor. Tabanla olmaktansa tavanla siyaset yapmanın netice verdiğini ispatlamış olmanın mutluluğunu yaşıyor olmalı. Kutluyor ve hayırlı olsun diyorum. Diğer partilerde listede yer bulanların seçilebilecek sırada olmamaları Silivri için kayıp. Gönülden olmasa da çalışıyor gözüküp bir sonraki döneme yatırım yapmalarında fayda var.
Belediye Meclisimizin her iki kanadındaki karışıklık devam ediyor. İlçe yönetimlerinin başarısı diyeceğim ama çiçeği burnundaki Göçengil’e haksızlık etmiş olurum. Sol kanattaki karışıklıkta Işıklar’ın büyük payı ve emeği var.
Sağ kesimdeki karışıklığın ise birçok sebepleri var olduğu biliniyor ve anlaşılıyor. Kafa karışıklığına eklenen söz karışıklığını bir takım suçlamalar ve laf cambazlığıyla giderme gayretinin Işıklar’dan geri kalır tarafı yok. Asarım, keserim, siyasi hayatını bitiririm tehdit ve tavırlarıyla yapılan siyaset Silivri’deki iktidarı yıpratmak yerine kendini yıpratıyor.
100. günü geçiştiren Işıklar ikinci dönemin birinci yılını da şöyle böyle kutlamış oldu. Çarşamba günü gerçekleştirilen program yaptıklarından daha çok yapacaklarının açıklamasını amaçlamıştı. Aynı gün içinde Sevginar’ın moralini bozan başkan, kendi moral bozukluğunu gizlemeyi başardı. Yeterli bulmadığı gövde gösterisi bile yüzündeki tebessümü gideremedi. Bindirilmiş kıtanın tezahüratı onu dahi güldürdü. Bir yıl önce konuşarak, dokunarak kazanan Işıklar ikinci dönemini aynı şekilde tamamlayacak gözüküyor. Rakip partideki aymazlık devam ederse üçüncü dönemini garantilemenin rahatlığını yaşayacak. Bir daha bir daha kazanırsa eh kendini başarılı da bulacak.
Patrona katılıyorum. İlk dinleyenler için ağzından bal damlayan siyasetçi, aynı konuları ısıtıp ısıtıp önümüze getirdiğinde çekilmez oluyor. Anlattıklarının büyüsüne kapılan Işıklar, gerçekleştirdikleriyle büyülemek zorunda. Bugün anlatılanlar için netice alınmaması halinde, 2018 yılında hizmet yerine "hayal ticareti yapan başkan” olarak yazı kaleme almayı düşündüğümün bilinmesini isterim.
Fenerbahçe Üniversitesi konusundaki çabalarını takdir ediyor, rahatlamanın hiç umulmadık yerden gelmesine seviniyorum. Kızdığımız, şüphe duyduğumuz gizli kahramanların topluma verdikleri hizmeti göz ardı etmeyelim. Dilerim önümüzdeki öğretim yılında eğitime başlanır.
Işıklar-SİAD ziyaretleri katılamadığım son iki kuruluşla tamamlandı. Bu konuda yazacaklarımı yapılacak geniş toplantı sonrasına saklıyorum. Finalde Işıklar’ın anlattığı iki fıkra nakledildi. Fil bakımıyla ilgili olanını kendiyle alakalı hale getirip sonuç almasını bir kere daha zekice buldum. Kendine gösterilen anlayışı, kellemi alır mı korkusu yaşayanlara da gösterme yiğitliğini ve zekasını bekliyorum. Bu duygu ve düşüncelerle Belediye Meclisimizin nisan ayı ikinci oturumunu takip etmeye gidiyorum.
Demokrasi şölenini her gün, her şartta ve bilhassa 8 Haziran günü yaşamak ve hazmetmek dileğiyle.
Kumarsız, küfürsüz kalın; demokrasisiz kalmayın.